İhtilaf, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye konu alım taahhüdünün davalı şirket bakımından bağlayıcı olup olmadığı, satış bedelinin belirli olmamasının davalıyı alım taahhüdünden kurtarıp kurtarmayacağı, kurtarmayacak ise davalının alım yükümlülüğünü ihlal edip etmediği ve ihlal halinde davalının davacıya ödemekle yükümlü olduğu sözleşmesel ve seçimlik nitelikteki cezai şart miktarının tespiti ile sözleşmede öngörüldüğü şekliyle tahsili halinde davalı şirketin ekonomik mahvına neden olup olmayacağı noktalarında toplanmaktadır. Ancak sözleşmede öngörülen cezai şart miktarının ve davalının ekonomik mahvına neden olup olmayacağının tespiti tarafların defter ve kayıtlarının incelenmesini gerektirdiğinden ve bu husus hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir hal olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirmesi mümkündür....
Bu durumda satıcı tazminat hakkını saklı tutar" hükmü yer almakta ve yine aynı sözleşmenin Cezai Şart başlıklı bölümünün 1. maddesinde "Taraflar yukarıda belirttikleri yükümlülüklerin herhangi birisine uymadıkları takdirde 100.000,00 TL cezai şart ödemeyi baştan kabul etmiş sayılır." hükmü kesin ve net ifadelerle belirlenmiş olup ihtilafa gerek kalmayacak şekilde cezai şart bedeli ve koşulları belirlenerek imza altına alındığı, davalının sözleşmede belirtilen 60 günlük süre içerisinde ipotek bedeli borcunu ödemediği sabit olduğundan cezai şart bedelinden sorumlu olduğu anlaşılmakla, mahkememizce, davanın kabulü ile Bursa 4.İcra Müdürlüğü 2021/......
nin ortakları olduğunu, taraflar arasında 23.10.2010 tarihli protokolün imzalandığını, müvekkilinin şirketlerdeki hisselerini davalıya veya onun göstereceği kişilere devrettiğini, protokol hükmü uyarınca davacının şirketler nedeniyle bankalara olan teminat ve kefaletlerinin kaldırılmadığını, hisse devir bedeli için davacıya teslim edilmesi gereken çeklerin verilmediğini, davalıya ait iki adet kooperatif hissesinin devredilmediğini, protokol hükümlerinin yerine getirilmemesi durumunda 500.000 TL cezai şart öngörüldüğünü ileri sürerek, davalının edimlerini zamanında ve eksiksiz olarak ifa etmemesinden kaynaklanan zararları için şimdilik 50.000 TL, 500.000 TL cezai şart, iki adet kooperatif hissesi karşılığı 500.000 TL'nin ticari reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir....
, şirket genel kurulunda davalı ibra edilmiş ise de, şirkete bilindiğinden daha fazla zarar verdiğinin anlaşılması üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, bu takibin tebligat usulsüzlüğü nedeniyle iptal edildiğini ancak davalının belgede öngörülen cezai şartın tahsili için tahkim yoluna başvurduğunu, hakem heyetinin davacıların 1.000.000 USD cezai şart ödemeye mahkum ettiğini, ancak cezai şartın fahiş olduğunu, bu miktarın davacıların ekonomik geleceğini tehlikeye atacağını, talep edilmese bile hakimin bu durumu resen dikkate alması gerektiğini, cezai şart talebinin de haklı olmadığını, davalının hisse devri karşılığı 850.000 USD tutarında bir ödeme aldığını, hakem heyetince davacıların beyanlarının dikkate alınmadığını, bu nedenle davacıların hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, bazı delillerin toplanmadığını ileri sürerek, usul ve yasaya aykırı kararın iptalini talep ve dava etmiştir....
a aktarıldığını, davalı şirketlerin hileli işlemler ile alacağın tahsilini imkansız hale getirdiğini belirterek iflas talebinin ilanına ve muhafaza tedbirlerinin alınmasına, davalı şirketlere alacağın faizi ile birlikte ödenmesi için muhtıra gönderilmesine, ödenmesi halinde İİK'nın 37 ve 117 maddeleri uyarınca iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP Davalı ... Ltd.Şti vekili cevabında; davacının alacak iddiasını, müvekkili şirketin eski ortağı ... ile arasında yapılan hisse devri sözleşmesine dayandırdığını, alacaktan eski ortağın sorumlu olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, eski şirket ortağının da şirket hissesini bedelini alarak devrettiğini ve müvekkili şirketle ilişkisinin kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... Ltd....
Davacının dayandığı ve tarafların kabulünde olan sözleşmeye göre davacı davaya konu taşınmazı devir/kiralama amacıyla tanıtım yetkisini almış bunun karşılığında ücret ödenmesi kararlaştırılmıştır. Yine sözleşmenin 6.maddesine göre sözleşmeden süresi dolmadan feshedilmesi halinde telalliye bedelinin iki katının cezai şart olarak kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu hükmün işletilebilmesi için davalının sözleşmeden açıkça dönmesi ya da bu anlama gelmek üzere taşınmazı kendisinin kiraya vermesi / devretmesi gerekir. Davacının sözleşmeye aykırılık için dayandığı olgu davacının şirketteki hissesini devretmesidir. Sözleşme incelendiğinde taşınmazın davalının yetkilisi olan şirket tarafından hali hazırda kullanıldığı anlaşılmaktadır. Hisse devri şirket devri anlamına gelmemekte olup taşınmazı kullanan hala aynı tüzel kişidir, taşınmaz el değiştirmemiştir. Bu sebeple davacının davasının yerinde olmadığı görülmüş ve davanın reddine karar vermek gerekmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kabulünün usul ve yasaya uygun olduğu ancak 6098 sayılı Kanun 182/son cümlesi gereği öngörülen fahiş cezai şarttan tarafların menfaat dengesi gereği bir miktar tenkis yoluna gidilmesinin yerinde olacağı gerekçesi ile davalılar vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulü ile 300.000,00 USD cezai şart alacağının davalı ..., 300.000,00 USD cezai şart alacağının davalı ...'den dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4.a maddesi uyarınca Devlet bankalarınca 1 yıllık vadeli USD mevduata verilen en yüksek oranda temerrüt faizi işletilerek davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin tenkis nedeniyle reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, bankaya yazılan müzekkere cevabında davacının eşine ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki için 463.000 TL ödenmesi gerektiğinin bildirildiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 22. maddesinde öngörülen cezai şartın ifaya ekli cezai şart niteliği taşıdığı gerekçesiyle cezai şart talebinin kabulü ile 463.000 TL cezai şart bedelinin 05.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ifa bedeli talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, davacının eşi adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması davalılar tarafından üstlenildiği halde bu yükümün yerine getirilmemesine dayalı ifa ve cezai şart istemine ilişkindir....
ın da cezai şarttan sorumlu olduğu iddia ediilmiş ise de asıl borçlunun sorumlu olmadığı cezai şarttan kefilinde sorumlu olamayacağı ve yine yinelenen sözleşmeler nedeniyle temeldeki 2009 tarihli sözleşmenin icrai etkisinin kalmadığı anlaşılmakla bu sözelşmeye dayalı olarak cezai şart talep edilemeyeceğinden davalı İsmet Yılmaz ın sorumluluğunun bulunmadığı..." gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
Maddesinin 7. paragrafında; "müteahhidin belirtilen zamanlarda ödeme yapmaması ve/veya ortak ismi bildirmemesi halinde müteahhit, her bir vadesi geçmiş ortaklık bedeli için ihtar veya ihbara gerek olmaksızın arsa sahibine 200.000,00 Euro ödemeyi gayrikabil-i rücu kabul etmektedir." şeklinde cezai şart düzenlendiğini, taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden ilk iki adet villanın en geç 09.07.2018 tarihine kadar müteahhidin göstereceği kişilere devredilmesi gerektiğini, akabinde bu devri takip eden aydan başlamak üzere her üç ayın sonunda birer hissenin devrinin yapılması gerektiğini, yapılması gereken devir ve ödeme tarihleri 09.07.2018, 31.10.2018, 31.01.2019, 30.04.2019, 31.07.2019 ve 31.10.2019 tarihinde de bir adet şeklinde olduğunu, ödemelerin ve devir işlemlerinin tamamlanması gerektiğini, ancak davalı şirket tarafından iki adet bağımsız bölümle birlikte 4. ve 10. aylarda devredilen hisseler hariç geri kalan bağımsız bölümler sözleşmede belirtilen...