İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı borçlular T1 ve T10 Vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı alacaklıya cebri icra yetkisi veren Mersin 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/765 esas sayılı kararının Yargıtay ilamı ile hukuken ortadan kaldırıldığını ve dava konusu satışın dayanaksız kaldığını, kıymet takdirinin esas alındığı tarihten iki yıl sonra satış yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğunu, satış ilanında şirket hisselerinin önemli nitelik ve özelliklerinin yazılmamasının ihaleye katılımı etkilemesi nedeniyle ihalenin feshi nedeni olduğunu, satış ilanında İİK nun 126.maddesi gereğince 1 aylık askı süresine riayet edilmemiş olmasının ihalenin feshi nedeni olduğunu, şikayet konusu ihalede şirket hisselerinin satışının İİK nun 112 maddesinde, "Taşınır mallar satış talebinden nihayet 2 ay içinde satılır" hükmüne aykırı şekilde süresi dışında gerçekleştirildiğini, şirket hisselerinin usule aykırı şekilde haczedilmiş olduğunu...
idari işlerinin bu süreçte şeffaf ve en doğru şekilde yerine getirilebilmesi açısından şirket yönetimine kayyım atanarak şirket yönetiminin ve ticari faaliyetlerinin kayyım tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, şirket idaresi ve yönetiminin kayyım tarafından yerine getirilmesinin tüm şirket hissedarlarının menfaatine olacağını, izah etmiş oldukları sebeplerle davalı .......
Belediyesi tarafından yapıldığını ve son imar durumunun sorulmadığını ileri sürerek taşınmaz ihalesinin feshini talep etmiş, mahkemece, sair itirazların reddi ile satış ilanının ihale tarihi olan 28.08.2014 tarihinden sonra borçlu şirket yetkilisine tebliğ edildiği gerekçesiyle ihalenin feshine karar verilmiştir. Takip dosyasının incelenmesinden, ihale tarihinin 28.08.2014 olup, borçlu şirket yetkilisine satış ilanının 09.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihi (09.08.2014) ile ihale tarihi arasındaki sürenin satışa hazırlanmak için makul bir süre olduğu ve ihalenin de usule uygun olarak yapıldığı anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, ihalenin feshi isteminin reddi gerekirken, satış ilanının 29.08.2014 tarihinde tebliğ edildiğinden bahisle ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Davacı her ne kadar şirketin feshi talebinin kabul edilmemesi halinde pay değerinin ödenmesi ile paydaşlıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de, Mahkememizce, bu talep yönünde karar verilebilmesi için de şirketin haklı sebeple feshi şartlarının oluşması gerekmekte olduğundan, bu şartlar oluşmadığından davanın tümden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Arsa sahibi ...’nın mirasçısı olan davacılar, her ne kadar dava dilekçesinde yüklenici şirket ile akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesinin açık biçimde feshini talep etmemiş iseler de davada yükleniciye ve üçüncü kişiye devredilen tapuların iptâl ve tescili istendiğine göre bu talebin içinde sözleşmenin geriye dönük olarak feshi talebinin de bulunduğu açık olduğundan mahkemece sözleşmenin feshi yolunda bir hüküm kurulmadan üçüncü kişi adına kayıtlı olan tapunun iptâli ile davacılar adına tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacıların murisi ....27.07.1999 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi gereği inşaat yapılacak 810 ada 3 parsel nolu taşınmazdaki 3/10 hisseyi üzerinde ipka ile 7/10 hissesinin üçüncü kişilere devri için yüklenici şirket temsilcisi ...’e vekâlet vermiş, ...bu vekâlete istinaden 2/10 hisseyi ...’a, ... Bankası A.Ş.’ne, ... Bankası ....’a,... da 16.07.2004 tarihinde davalı ...’a devretmiştir....
nin ortağı olduğunu, şirketin 24/01/2001 tarihinde kurulduğunu, şirket müdürü ...'nin ana sözleşmede geçen hususların hiçbirisini yerine getirmediğini ve kar payı dağıtmadığını, şirket müdürlük görevlerini kötüye kullandığını, müvekkiline hiçbir konuda hesap ve bilgi verilmediğini ileri sürerek davalı şirketin feshini, şirket mallarının devrinin engellenmesini, şirket müdürü ...'nin müdürlük görevinin tedbiren durdurulmasını ve yönetimin kayyuma verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; yargılama sonunda karara bağlanacak yaklaşık dava değerinin HMK'nın 119/1-d maddesi uyarınca gösterilmesi gerektiği, ancak dava dilekçesinde dava değerinin açıkça gösterilmediği, bu eksikliğin sonradan tamamlanması mümkün olmadığından ayrıca kesin süre verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle HMK'nın 119/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Karar, davalı şirket temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. 1) Dava bir alacaklı yönünden konkordatonun feshi istemine ilişkindir. İİK'nun 307/1. maddesine göre, kendisine karşı konkordato şartları ifa edilmiyen her alacaklı konkordato mucibince iktisap etmiş olduğu yeni hakları muhafaza etmekle beraber konkordatoyu tasdik eden mahkemeye müracaatla kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir. Burada belirtilen mahkeme ticaret mahkemesi olup, bir yerdeki birden fazla ticaret mahkemelerinin kendi aralarındaki ilişki iş bölümü ilişkisidir, yani yalnız bir iç ilişkidir. Mahkemece, kararın gerekçesinde isabetli olarak bu hususa değinilmesine rağmen, artık iş bölümü ilişkisi gereği önüne gelen davaya bakılması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile işin esasına girilmeksizin görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. 2)Bozma nedenine göre, davalı şirket temsilcisinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....
Davaya konu olayda; davacının ihale yoluyla aldığı taşınmazı geç teslim almasının ve bu sebeple oluşan zararının nedeni davalının açmış olduğu ve yasal dava açma hakkının sınırlarının aşıldığı ihalenin feshi davasıdır. İhalenin feshi davası nedeniyle davacı taşınmazı geç teslim almıştır. Oluşan zararla davalının eylemi arasında uygun illiyet bağı da mevcut olup davacının taşınmazını geç teslim almasından kaynaklanan zararının kapsamı belilenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve davacı şirket yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şikayetçi vekilinin, ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürdüğü sair tüm nedenlerin mahkemece tartışıldığı ve mahkemece bu sebeplere göre ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu anlaşılmıştır....
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirket bilançolarındaki borçların arttığı, şirket yöneticilerinin şirketi yönetmede gerekli özeni göstermediklerinden dolayı şirketin faaliyetlerinin tamamen durma noktasına gelmesine neden oldukları, kâr payı ödememesinden dolayı ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar olduğunu, ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmaması ve şirketin 1996 yılından beri sürekli kâr sağlayamaz halde olması, şirketin kamu kurumlarına karşı usulsüz işlemler yapması ve bu nedenle cezaya maruz kalması, şirket sözleşmesinin ihlali ve yıllar itibarı ile şirket borçlarının artması nedeniyle TTK'nın 187. maddesindeki şirketin feshi şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile şirketin feshi talebi yönünden kabulüne, kâr payına yönelik talebin ise tasfiye aşamasında değerlendirilmesi gerektiğinden reddine karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir....