İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" hükmüne, İİK'nun 33/a-1. maddesinde de; "ilamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Alacaklı tarafından 19/10/2012 tanzim, 30/10/2012 vade tarihli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu, örnek 10 ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı vekilinin en son 02/04/2013 tarihinde haciz talebinde bulunduğu, bu tarihten icra dosyasının alacaklı vekili tarafından yenileme talebi olan 11/10/2019 tarihine kadar dosyanın işlemsiz bırakıldığı ve yeniden başlayan 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır....
İcra takibine konu alacak hangi zamanaşımı süresine tabi ise icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde de aynı zamanaşımı süresi uygulanır. Bu durumda, kambiyo senedi niteliği taşımayan dayanak belge çek niteliğinde olmayıp, adi havale hükmünde olduğundan mücerret borç ikrarı taşımayan bu belge Borçlar Kanunu'nun 125. maddesinde düzenlenen on yıllık zamanaşımına tabidir. Takipte bu sürenin dolmadığı ve dolayısıyla zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, kambiyo senedi vasfı bulunmayan dayanak belge yönünden genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği hususu göz ardı edilerek zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir....
Bu durumda mahkemece, borcun dönemsel edim borcu olduğu kabul edilerek takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacağın zaman aşımına uğradığına yönelik şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, alacağın kaynağının tespitinin dar yetkili icra mahkemesinde incelenemeyeceğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce maddi hataya müsteniden onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 09/02/2017 tarih, 2016/9109 Esas - 2017/1668 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra takibine konu alacak hangi zamanaşımı süresine tâbi ise, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde de aynı zamanaşımı süresi uygulanır. Bu durumda, kambiyo senedi niteliği taşımayan dayanak belge bono niteliğinde olmayıp, adi senet hükmünde olduğundan bu belge Borçlar Kanunu'nun 125. maddesinde düzenlenen on yıllık zamanaşımına tâbidir. Takip konusu senet yönünden, şikayet tarihi itibariyle, bu sürenin dolmadığı ve dolayısıyla zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, bono vasfı bulunmayan dayanak belge yönünden genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği nazara alınarak, zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı gerekçe ile istemin kabulü isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen bu nedenle bozulması yerine, Dairemizce onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....
Somut olayda, her ne kadar borçlunun sunduğu ödeme belgelerinde tarih bulunmamakta ise de, gerek başvuru ve cevap dilekçesi içeriğine, gerekse başvuru tarihine bakıldığında, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun, İİK.nun 71/1. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun ödendiğine yönelik itfa itirazı olduğu görülmektedir. İİK.nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilmesi için itfa itirazının İİK.nun 71/1.maddesinde açıklanan nitelikte bir belge veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Borçlu tarafından sunulan adi nitelikteki belge altındaki imzanın alacaklı tarafından inkarı halinde, icra mahkemesince imza incelemesi yapılması mümkün değildir....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşen zaman aşımı şikayeti ile kambiyo vasfı şikayetinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kambiyo vasfı şikayetinin süreden reddine, zaman aşımı iddiasının ise reddine karar verilmiştir. Kararın şikayetçi borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçi borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayetçi borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Dava İİK'nun 71/2 maddesi delaletiyle aynı yasanın 33/a maddesi uyarınca açılmış takibin kesinleşmesinden sonraki devrede zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması davasıdır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zaman aşımı iddiasının süresiz şikayete tabi olmasına, takip dayanağı bonolar için zaman aşımı süresinin 3 yıl olmasına, son işlem tarihi 12/09/2011 ile yenileme tarihi olan 05/02/2018 tarihleri arasında 3 yıllık zaman aşımı süresinin fazlasıyla dolmuş olmasına, ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- İzmir 4....
İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Kanun'un 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" düzenlemesi yer almakta, İİK'nun 33/a-1. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK'nun 71/2 ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir (HGK'nun 04/11/1998 tarih ve 1998/12-763 E., 1998/797 K. sayılı kararı.). 6762 Sayılı TTK'nun 662. maddesinde; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleri ile zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir....
Somut olay bakımından, davacı taraf dava dilekçesinde nafakanın artırılmasını talep etmiş, sonraki yılların artışına ilişkin herhangi bir talepte bulunmamıştır. O halde mahkemece, yalnızca nafaka artışına karar vermekle yetinilmesi gerekirken TMK'nın 182/3. ve HMK'nun 24.maddesine aykırı olarak sonraki yılların artışları konusunda da karar verilmesi doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2.fıkrasında yer alan "bağlanan nafakanın kararın kesinleşmesinden sonraki yılbaşından geçerli olmak üzere gelecek yıllar için TÜİK'in her yıl belirlediği TEF (ÜFE) oranında nafakanın artırılmasına" sözleri çıkartılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
O halde mahkemece, borçlunun başvurusu İİK'nun 71. maddesine dayalı, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazı olup isteminin esasının alacaklının kabul beyanı da dikkate alınarak incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, "dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....