Mirasçı şikayetçinin takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayetinin ise değerlendirilmediği görülmektedir. O halde mahkemece, zamanaşımı itirazının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile imza itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mirasçı şikayetçilerin takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayetlerinin ise değerlendirilmediği görülmektedir. O halde mahkemece, zamanaşımı itirazının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile imza itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlular, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde icra mahkemesine başvurarak borcun kısmen ödendiğini ileri sürdüklerine göre, bu itiraz itfa itirazı niteliğindedir. O halde mahkemece, icra dosyasına yapılan ödeme dikkate alınıp,borçluların istemlerinin İİK'nun 71. maddesi kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hukuki tavsifinin yanlış yapılması sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçlulara 29.5.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların icra mahkemesine şikayet tarihinin 17.7.2014 olduğu, taleplerinin ise İİK'nun 71. maddesine dayalı, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazı olduğu anlaşılmış olup, anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca bu talep süreye tabi değildir. O halde, mahkemece, şikayetin esası incelenerek, takibin kesinleşmesinden sonra yapılan ödemeler yönünden araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Ceza Mahkemesince, uyarlama yargılamasında müştekinin şikâyetten vazgeçmesi sebebiyle, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca davanın düşürülmesine karar verilmiş ise de 5237 sayılı Kanun'un 73/4. maddesinde yer alan "Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz." şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün kesinleşmesinden sonraki uyarlama yargılamasında, sadece lehe kanunun tespit edilerek uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde davanın düşürülmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir....
Mahkemenin tebligat şikayetine ilişkin gerekçesi yerinde olup, borçluya 30.10.2015'te tebliğ edilen ödeme emri tebligatına göre borçlunun icra mahkemesine yaptığı 30.12.2015 tarihli başvurusu, İİK'nun 71. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayetidir. İİK'nun 71/2. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a-l. maddesi gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığının belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca, Kanun'da aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tâbidir....
O halde, mahkemece, yukarıda yapılan açıklama ve değinilen ilkeler doğrultusunda icra takibinin kesinleşmesinden sonraki devrede üç yıllık zamanaşımı süresinin geçip geçmediği belirlendikten sonra, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek ve zamanaşımı süresinin altı ay olduğu gerekçesi ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İİK’nın 71/1. maddesine göre, borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse takibin iptali veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta; borçlu, takibin kesinleşmesinden sonra icra mahkemesine yaptığı başvuru ile alacaklı taraf ile protokol yaptıklarını ve bu protokol gereğince borcu bulunmadığını ileri sürmüş olup, borçlunun 08.7.2021 tarihli delil listesine eklediği belgenin incelenmesinden, belgenin fotokopi ve tarih kısmının da okunaksız olduğu görülmekle birlikte, anılan fotokopi belgede tarafların imzasının bulunduğu, borçlunun borcunu ödediğinin ve borcu bulunmadığının yazılı olduğu anlaşılmıştır....
CMK-231/11 maddeleri gereğince açıklanması geri bırakılan hükmün sonradan işlenen bir suç nedeniyle açıklanabilmesi için, sonraki suçun açıklanması geri bırakılan hükmün kesinleşmesinden sonra, denetim süresi içerisinde işlenmesi gerektiği, Dosyanın incelenmesinde; Açıklanması geri bırakılan hükmün kesinleşme tarihinin 25.06.2013 olduğu, sonraki suçun ise denetim süresi başlamadan kesinleşme tarihinden önce 11.05.2013 tarihinde işlendiği anlaşılması karşısında hükmün açıklanmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı'nın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 27.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu hale göre davacı tutanağın kesinleşmesinden önce fakat tesbitten sonraki hukuki sebeplere dayandığına göre iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanıp değerlendirildikten sonra esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddi doğru olmamıştır. Kadastro tesbitinden sonraki hukuki nedenler bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrası uygulanmaz. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 18.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....