Somut uyuşmazlıkta; davacı işçilik hak ve alacaklarını kısmi dava ile talep etmiş ve yargılamada alınan hesap raporundan sonra talep ettiği miktarları ıslah yoluyla artırmış davalılar vekilleri ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunmuşlardır. Mahkemece davalıların zaman aşımı itirazları değerlendirilmeden alacakların hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 05.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ibraname ile davacıya ödenen tutarların davacının kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin avans niteliğinde olduğu anlaşılmış, davacının çalışmaları bir bütün olarak dikkate alınarak mahsup ilkesi uyarınca yapılan ödemeler kıdem ve ihbar tazminatından mahsup edildiği, ayrıca Türk Borçlar Kanunun ibraname ile ilgili 420.maddesinde geçerlilik şartı olarak ibra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az 1 aylık sürenin geçmesinin şart koşulduğu davalı vekilince dosyaya sunulan 03/05/2013 tarihli ibraname başlıklı belgenin ise bir aylık süre tamamlanmadan tanzim edildiği ve yasal geçerlilik şartını taşımadığı, böylece ibraname başlıklı belgenin makbuz hükmünde olduğu anlaşılmış, söz konusu belgede davacıya ödendiği anlaşılan 6.015,54 TL kıdem tazminatı da hesaplamadan mahsup edildiği, davalı tarafça ileri sürülen zaman aşımı defi gözetildiğinde kıdem ve ihbar tazminatının zaman aşımı definden etkilenmediği, diğer alacaklar yönünden ise bilirkişi tarafından zaman aşımı definin...
sanığa isnat edilen suçun kanunda öngörülen cezasının üst haddine göre davanın 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresine tabi bulunduğu, zaman aşımı süresini son kesen işlemin sanığın 09/06/2011 tarihli savunması olduğu, inceleme tarihi itibarıyla olağan zaman aşımı süresinin dolmuş olduğunun anlaşılması, Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca sanık hakkındaki kamu davanın gerçekleşen zaman aşımı nedeniyle 5271 CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, suça konu eşyanın 5607 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi yollamasıyla 5237 sayılı TCK’nin 54/4. maddesi uyarınca MÜSADERESİNE 28/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Buna göre borçlu kısmi ödemede bulunmuş ise dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuş ise, icra takibinde bulunmuşsa zaman aşımı kesilecektir. Zaman aşımı kesildiğinde TBK 156. maddesine göre yeni bir zaman aşımı süresi işlemeye başlar, bu yeni zaman aşımı süresi uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığı için 5 yıldır.Taraf iddia ve savunmalarına göre davaya konu eserin teslim tarihi 2011 yılı ise de davalı borçlu 11/06/2013 tarihinde kısmi ödeme yapmıştır. Kısmi ödeme tarihi itibarıyla zaman aşımı süresi kesilmiş olup yeni zaman aşımı süresi başlamıştır. Davacı bu tarihten sonra davadan önce zaman aşımınının kesildiğini iddia ve ispat edememiştir. Davacı dava dilekçesi ile kısmi dava açmıştır. Kısmi dava, zaman aşımı süresi içinde 15/01/2016 tarihinde açılmıştır. Açılan dava ile davada talep edilen kısmi alacak miktarı için zaman aşımı süresi kesilmiş ise de dava dilekçesinde talep edilmeyen alacak yönünden zaman aşımı süresi kesilmemiştir....
Mahkemece İİK.nun 18/3 ve HMK 320/1 maddelerine göre, şikayet konusu nedeniyle açıklama yapılmasına ve duruşma açılmasına gerek olmadığı takdir edilerek evrak üzerinde yargılama yapılarak hüküm kurulmuştur. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "....Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine İstanbul 11....
T2 ve nezdinde çalışan tüm avukatların temsil ettiğini, bu nedenle 26 yıldır vekalet ilişkisi kalmayan avukata gönderilen icra emri tebligatının usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu tebligata 30/10/2019 tarihinde haricen muttali olunduğunu, takibin zamana şımına uğradığını, 5 yıllık hak düşürücü zaman aşımı süresi içerisinde açılmayan takibin yasaya aykırı olduğunu belirterek usulsüz tebligatın iptali ile icra emri tebliğ tarihinin 30/10/2019 tarihi olarak tespitine, takibin İİK'nın 33 maddesi kapsamında zaman aşımı hak düşürücü süre nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe dayanak ilamda T1 vekili olarak sadece Av....
İcra Mahkemesi Alacaklısını zarara uğratmak kastı ile mal varlığını eksiltme suçundan sanıklar ..., ..., .... ., ..., ..., ... ve ... hakkında açılan davada şikayetin süre aşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının düzelterek onama istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Şikayet tarihi itibariyle sanıkların üzerine atılı olan ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 331.maddesinde düzenlenen alacaklısını zarara sokmak kastıyla mevcudunu eksiltmek suçundan dolayı yapılan yargılamalarda, şikayet süresinin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 108.maddesine göre hesaplanması gerekeceği, şikayetin yasada belirtilen süresinden sonra yapıldığının anlaşılması karşısında, davanın düşürülmesine karar verilmesi yerine "şikayetin süre aşımı nedeniyle düşürülmesine" karar verilmesi isabetsiz ise de, bu yanlışlığın...
İcra Müdürlüğü'nün 2018/20514 Esas sayılı dosyası ile 07/06/2018 tarihinde icra takibi başlatılması ile 2 yıllık zaman aşımı süresinin kesildiği, ilgili icra dosyasında davacı tarafça en son yapılan işlemin 21/03/2019 tarihli olduğu ve o tarihten itibaren iş bu davanın açıldığı 09/08/2021 tarihine kadar zaman aşımı süresini kesen başka bir işlem bulunmadığı , 21/03/2019 tarihinden sonra 2 yıllık zaman aşımı süresinin 21/03/2021 tarihi itibariyle dolduğu , davalı tarafça da cevap dilekçesinde ve yasal süresi içerisinde zamanaşımı definin ileri sürmüş olduğu anlaşılmasına göre İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....
Esas sayılı dosyası ile 07/06/2018 tarihinde icra takibi başlatılması ile 2 yıllık zaman aşımı süresinin kesildiği, ilgili icra dosyasında davacı tarafça en son yapılan işlemin 21/03/2019 tarihli olduğu ve o tarihten itibaren iş bu davanın açıldığı 09/08/2021 tarihine kadar zaman aşımı süresini kesen başka bir işlem bulunmadığı , 21/03/2019 tarihinden sonra 2 yıllık zaman aşımı süresinin 21/03/2021 tarihi itibariyle dolduğu , davalı tarafça da cevap dilekçesinde ve yasal süresi içerisinde zamanaşımı definin ileri sürmüş olduğu anlaşılmasına göre İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kambiyo senedine dayalı ilamsız takipte takibin kesinleşmesinden sonraki zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 2004 sayılı İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddeleri, 6102 sayılı TTK 778/h maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 749/2. maddesi ve 751. maddesi 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....