Görüldüğü üzere, ilk kararın gerekçesinde 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 35. maddesinde yer alan zamanında ödenmeyen ücretlerin %1 fazlasıyla ödenmesine ilişkin hüküm uyarınca talep edilen alacak bakımından zaman aşımı süresinin on yıllık zaman aşımı süresine tabî olduğu ve alacağın zaman aşımına uğramadığı kabul edilmiş iken, direnme kararının gerekçesinde zaman aşımı süresinin beş yıl olduğu kabul edilse dahi yasal süre geçtikten sonra yapılan zaman aşımı def'inin dikkate alınamayacağı gerekçesine yer verilmekle, yeni bir gerekçe oluşturulmuştur. 18. Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş ve Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. 19....
Tasarım İmalat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden müştereken ve müteselsilen alınıp davacı kuruma verilmesine, Bakiye 20.367,43 TL kurum alacağının ise 17.03.2009 onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... End. Tasarım İmalat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden alınıp davacı kuruma verilmesine, Islah tarihi itibariyle üçüncü kişi konumunda bulunan ... ve Zeytinburnu Belediye Başkanlığı yönünden zaman aşımı oluştuğu anlaşıldığından, zaman aşımı defi sebebiyle ıslah edilen miktarlar bakımından ... ve Zeytinburnu Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın reddine, şeklinde karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Birinci Bozma Kararı 1.Mahkeme kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. 2....
Maddesinde TTK' nun mer'iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zaman aşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacağının düzenlendiğini, yine 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı TTK'nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanunun 6/1 maddesinde "TTK' nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zaman aşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tabidir" düzenlemelerinin yer aldığını, bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde TTK' nun zaman aşımı sürelerinin başladığı tarihe göre belirlenmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle Ortaca İcra Müdürlüğünün 2009/808 esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalı vekili, senedin zaman aşımına uğradığına yönelik kesin hüküm olduğunu, davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, şikayet konusu kambiyo senedi olduğundan taraf gösterilmesine gerek olmadığını, herkes hakkında hüküm doğuracağını, davacıların icra dosyasında zaman aşımını kesecek işlem yapmadıklarını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacının talebine istinaden davalının payına düşecek taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, sonrasında ortaklığın giderilmesi davası açıldığı ve bu davanın 06.01.2011 tarihinde kesinleştiği, 2 yıllık satış süresinin bu tarihten itibaren başladığı,bu nedenle icranın geri bırakılması davası açıldığı tarih itibariyle satış isteme süresi ve takip zaman aşımı süresi dolmadığı gerekçesiyle takibin ve bononun zaman aşımına uğramadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkeme, zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1479 sayılı kanunun 70. maddesinin 2. fıkrası; bu kanuna dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücu davalarının 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu hükme bağlamıştır. Zaman aşımı başlangıcı gelirin onay tarihi olup, davalı tarafından 20.07.2002 tarihinde öldürülen sigortalının hak sahibine bağlanan 10.01.2003 onay tarihli ilk peşin aylıkların 14.08.2009 tarihli dava ile talep edilmesi karşısında, zaman aşımı süresinin dolmadığı gözetilip davanın esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde ve zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür....
Mahkememizce ------- kararındaki kök dosya yönünden istinaf taleplerinin incelenmeksizin başvurunun kabulüne ilişkin hüküm gereğince ve usul gereği; öncelikle kök dosyadaki ve birleşen dosyadaki sigorta şirket vekilinin zaman aşımı itirazının incelenmesi gerekmiştir. Yaralamalı trafik kazalarında dava, ceza zaman aşımına tabi olup, ceza zaman aşımı ------ uzamış ceza zaman aşımı ------yıldır. Dava, ceza zaman aşımı dolduktan sonra ancak uzamış zaman aşımı süresi içinde açılmış görülmektedir....
Davalının ayıplı malı devrinde ağır kusurlu olmadığının anlaşılması halinde ise bu kere zaman aşımı define dayanabileceği ve zaman aşımı defi ilk itirazlardan olmadığı için cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen zaman aşımı definin ıslah ile ileri sürülebileceği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekecektir." gerekçesiyle taraf vekillerinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin bozma ilamının kaldırılarak Mahkeme kararının yukarıdaki gerekçelerle bozulmasına karar verilmiştir. C....
Mahkemece; davalı vekilinin 21/02/2013 tarihli süre uzatım isteminde zaman aşımı itirazında bulunmadığı, 07/03/2013 tarihli cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunduğu, ancak duruşmada davacı tarafın davalının yaptığı zaman aşımı itirazına karşılık savunmanın genişletilmesi itirazında bulunmadığı bu nedenle zaman aşımı itirazı nazara alınarak yapılan hesaplamaya göre karar verildiği, buna göre de, davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir alacağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 25.09.2019 günlü ve 2017/14165 E. - 2019/7119 K. sayılı ilamı ile; sair temyiz itirazları incelenmeksizin, "dava tarihi 18.01.2013 olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüktedir. Davalı tarafça verilen süre uzatım dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş, böylece süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def’ine davacı taraf muvafakat ettiğini açıkça beyan etmemiştir....
Davalı vekilince çalınan emtiaların dava dışı sigortalıya 01.12.2016 tarihinde iade faturasıyla teslim edildiğini, bilirkişi raporlarında çalınan ürünlerin 13.02.2017 tarihinde iade edildiği tespiti ile bu tarih dikkate alınarak zaman aşımı süresinin dikkate alındığını, bunun doğru olmayıp TTK 855 maddesi uyarınca 1 yıllık zaman aşımı süresi nedeniyle davanın reddi gerektiği ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde davalı yanca cevap dilekçesinde zaman aşımı definde bulunulmadığı gibi, yargılama sürecinde de zaman aşımı defi ileri sürülmemiş, ilk kez zaman aşımı defi istinaf dilekçesinde dile getirilmiştir. HMK 357 maddesi uyarınca "... İlk derce mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenmez, yeni delillere dayanılamaz" düzenlemesi de gözetildiğinde, davalı vekilinin zaman aşımı nedeniyle davanın reddi gerektiği yönündeki istinaf başvurusu yerinde değildir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının dava dilekçesini tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı, cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen itirazların daha sonra ileri sürülemeyeceğini, zaman aşımı def'inin yasada ve doktrinde ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiğini, ilk itirazın dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 10 gün içinde ileri sürülebileceğini, bu süre sonrasında zaman aşımı iddiasında bulunulamayacağını, davalının yasal süre bittikten 2 ay sonra beyanda bulunarak zamanaşımı def'ini ileri sürdüğünü, kaldı ki arabuluculuk bürosuna yapılan başvurunun zaman aşımı ve hak düşürücü süreleri kestiğini, arabuluculuk kurumuna 10/02/2020 tarihinde müracaat edildiğini yani bu tarihte zamanaşımı süresinin kesildiğini, arabuluculuk görüşmeleri sırasında meydana gelen salgın nedeniyle sürenin 15/06/2020 tarihine uzadığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur...