İcra ve İflas Kanunu'nun 18. maddesinin 1. fıkrasında şikayetlerde basit yargılama usulünün uygulanacağı belirtilmiş, 2. fıkrada ise duruşma yapılmasına gerek görülen hallerde taraflar gelmeseler bile gereken kararın verileceği öngörülmüştür. Bu hüküm şikayete özgü özel bir usul hükmüdür. Somut olayda; borçlunun ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediği, 07/05/2014 tarihinin ıttıla tarihi olarak tespiti ile aracı üzerindeki haczin kaldırılması yönündeki istemi şikayet niteliğinde olup, mahkemece İİK'nun 18/2. maddesi uyarınca taraflar gelmese dahi borçluya çıkartılan tebligat ve icra dosyası incelenerek gerekli kararın verilmesi gerekir. O halde, mahkemece, İİK'nun 18. maddesi gereğince, taraflar duruşmaya gelmese bile işin esasının incelenerek karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Şikayet olunan banka vekili, tebligatın Tebligat Kanunu'nun 21 ve 41. maddelerine uygun olduğunu, satış avansının süresi içinde yatırıldığını, ayrıca şikayetçinin itirazında hukuki yararı olmadığını, zira şikayetçiye ait takip ve haczin.... İcra Müdürlüğü'nün 2009/3780 sayılı ilk kesin haczin şerhedildiği dosyadan daha sonra olduğunu, bu dosyaya isabet eden paranın takip konusu alacağın sadece bir kısmının tahsil edildiğini, bu dosya alacağı tamamen tahsil edilmeden, diğer dosyalara para isabet etmeyeceğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya içeriğine göre, şikayet olunan bankanın alacaklı olduğu takip dosyasından dava dışı borçlu şirket adına yapılan tebligatın Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü'ne uygun olduğu, haczinin de düşmediği, diğer şikayet olunan ...'ın alacağının 3 ve 4. sırada yer almasına rağmen bu sıralara pay ayrılmadığı, bu nedenle ...'...
İcra Müdürlüğü'nün 2018/41855 Esas sayılı icra dosyasından ilamsız takip başlatıldığını ve ödeme emri usule aykırı olarak tebliğ edildiğini, usulsüz tebligat sebebi ile taraflarınca açılan dava İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/39 Esas 2019/281 Karar sayılı ilamının kabul edildiğini, tebligatın usulsüz olduğu ve tebliğ tarihinin 10/01/2019 olduğunun tespit edildiğini, bu karar doğrultusunda dosyada yapılan hacizlerin kaldırılması amacıyla açmış oldukları talep ilgili icra müdürlüğü tarafından reddedildiğini, bu karara ilişkin olarak memur işlemini şikayet yolu ile yine açmış oldukları dava İstanbul 16....
İcra Müdürlüğünün 2013/5347 esas sayılı dosyasında ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ edildiğini ve bu nedenle bu dosyada haczin kesinleşmediğini, davalı ile aynı gün ihtiyati haciz tatbik edilmiş olması nedeni ile garameten paylaşım yapılması gerektiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir. Şikayet olunan davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; ... İcra Müdürlüğünün 2013/5347 esas sayılı dosyası ile sıra cetveli düzenlendiği, davacının tebligat usulsüzlüğü yönünde bir iddia ile sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı, TK. 32 maddesine göre tarafların tebligatlardan haberdar olduğu, ( usulsüz tebligat olmasına rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğu, şikayet ve itirazda bulunmadığı buna bağlı olarak tebligatın usulsüzlüğü takibin tarafı olmayan diğer şahıs davacı tarafından ileri sürülemeyeceği ) gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Dava, usulsüz tebligat şikayetine ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birine yapılır....
Kooperatifi icra mahkemesine başvurusunda, haciz tarihinde henüz arsa tahsisi yapılmamış olması nedeniyle borçluya ait binanın gecekondu niteliğinde olmasından dolayı menkul hükümlerine göre haczedildiğini, ancak sonradan borçlu adına arsa tahsisi yapılmış olduğunu ve 775 sayılı Kanun'un 34. maddesi gereğince tahsisten itibaren 10 yıl süreyle haczedilemeyeceğini ileri sürerek haczin kaldırılmasını, kabul edilmediği takdirde ise artık menkul hükmünde olmadığından İİK'nun 94. maddesi gereğince taşınmaz hükümlerine göre yeniden haczinin yapılmasını talep etmiştir. Mahkemece, taşınmazın borçlu kooperatife tahsis tarihinin 02.12.2004 olduğu ve 775 sayılı Kanun'da öngörülen 10 yıllık süre dolmadan 27.10.2014'te konan haczin usulsüz olduğundan bahisle şikayetin kabulü ile şikayete konu 1 Parsel sayılı taşınmaza konan 27.10.2014 tarihli haczin kaldırılmasına karar verilmiştir....
İcra ve İflas Kanunu'nda, taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz olup, borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı vardır. Somut olayda, şikayetçi borçlu T1 adına kayıtlı şikayete konu taşınmazın tapu kaydına takip konusu dosya sebebiyle 08/02/2019, 28/10/2019 ve 20/01/2020 tarihlerinde haciz şerhi işlenmiştir. Oysa ki, borçlunun şikayet dilekçesinden, taşınmazın tapu kaydından, mahkemenin kabulünden ve takip dosyası içeriğinden de anlaşılacağı üzere, borçlu şikayetçinin taşınmaz kaydına işlenen son haczin 20/01/2020 tarihli olduğu ve bu haciz nedeniyle borçluya icra dosyasından gönderilen bir 103 davetiyesi bulunmadığı ve bu haczin daha önce öğrenildiğine dair dosya içerisinde bir belge bulunmadığına göre, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayetinin süresinde olduğu anlaşılmaktadır....
kayıtlı araç ve taşınmazlara konan haczin kaldırılması gerektiğini, Kemalpaşa icra müdürlüğünün yetkisiz olup, yetkili icra müdürlüğünün Ortaca/ Muğla icra müdürlüğü olduğunu, senetlerdeki imza ve yazıların müvekkiline ait olmadığını, tüm alacak kalemlerine, faiz oranlarına açıkça itiraz ettiklerini belirterek usulsüz yapılan tebliğatın yapıldığı tarihin 08/04/2019 olarak kabulüne, araç ve taşınmazlara konulan hacizlerin kaldırılmasına, yetki itirazının ve imzaya itirazlarının kabulüne, %20 icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İİK kanununda sadece menkul mallarla ilgili olarak istihkak davası düzenlenmiş olup taşınmazlar yönünden üçüncü kişilerin taşınmazına konulan haczin kaldırılması isteminin yerleşik içtihatlara göre şikayet yoluna tabi olması, bu istemin özünde üçüncü kişinin taşınmazın kendisine ait olduğu nedeniyle borçlunun borcu için konulan haczin kaldırılması gerçeğini değiştirmez. O nedenle haczin konulduğu sırada görünüşe göre borçlu adına kayıtlı ve tapu siciline güven ilkesi gereğince borçlu mülkiyetinde görünen taşınmazın açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu üçüncü kişiye ait olduğunun hükme bağlanması halinde haciz öncesi konulan gayrimenkul satış vaadi şerhi gereğince haciz hükümsüz hale geleceğinden haczin şikayet yolu ile kaldırılması gereklidir....
İİK kanununda sadece menkul mallarla ilgili olarak istihkak davası düzenlenmiş olup taşınmazlar yönünden üçüncü kişilerin taşınmazına konulan haczin kaldırılması isteminin yerleşik içtihatlara göre şikayet yoluna tabi olması, bu istemin özünde üçüncü kişinin taşınmazın kendisine ait olduğu nedeniyle borçlunun borcu için konulan haczin kaldırılması gerçeğini değiştirmez. O nedenle haczin konulduğu sırada görünüşe göre borçlu adına kayıtlı ve tapu siciline güven ilkesi gereğince borçlu mülkiyetinde görünen taşınmazın açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu üçüncü kişiye ait olduğunun hükme bağlanması halinde haciz öncesi konulan gayrimenkul satış vaadi şerhi gereğince haciz hükümsüz hale geleceğinden haczin şikayet yolu ile kaldırılması gereklidir....