Ceza Dairesinin 31/08/2006 tarihli ve 2006/10881 esas, 2006/9823 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/3-a maddesi 1. cümlesinde yer alan “Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hakiminin onayı ile başlanır.” şeklindeki düzenlemenin kesinleşmiş hücre cezaları için geçerli olduğu, anılan Kanun’un 52. maddesi yollamasıyla disiplin cezalarına karşı şikayet ve itiraz durumunda 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı, keza anılan Kanun’un 5. maddesinde işlem ve faaliyetin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde şikayet yoluyla infaz hakimliğine başvurulabileceği, bu karara karşı da tebliğinden itibaren bir hafta içinde ağır ceza mahkemesine itiraz yoluna gidilebileceği şeklindeki düzenleme karşısında, söz konusu hücreye koyma cezasına karşı 15 günlük şikayet süresi beklenmeden, kararın henüz kesinleşmediği bir dönemde, merciin onayına sunulamayacağı...
Ceza Dairesinin 31/08/2006 tarihli ve 2006/10881 esas, 2006/9823 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/3-a maddesi 1. cümlesinde yer alan “Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hakiminin onayı ile başlanır.” şeklindeki düzenlemenin kesinleşmiş hücre cezaları için geçerli olduğu, anılan Kanun’un 52. maddesi yollamasıyla disiplin cezalarına karşı şikayet ve itiraz durumunda 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı, keza anılan Kanun’un 5. maddesinde işlem veya faaliyetin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde şikayet yoluyla infaz hakimliğine başvurulabileceği, bu karara karşı da tebliğinden itibaren bir hafta içinde ağır ceza mahkemesine itiraz yoluna gidilebileceği şeklindeki düzenleme karşısında, söz konusu hücreye koyma cezasına karşı 15 günlük şikayet süresi beklenmeden, kararın henüz kesinleşmediği bir dönemde, merciin onayına sunulamayacağı...
Sanık ... ve müdafii, sanık ..., sanık ... müdafii ve sanık ... müdafiinin, kanunî süresi içinde öne sürdükten sonra, sanık ...'nin cezaevi aracılığıyla gönderdiği 17.02.2023, 13.07.2023, 26.07.2023 ve 07.12.2023 tarihli dilekçeleri ve Sincan 4 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü tarafından düzenlenen 03.08.2023 ve 22.02.2024 tarihli tutanaklar ile, sanık ...'nin cezaevi aracılığıyla gönderdiği 24.03.2023, 10.07.2023, 11.07.2023, 18.07.2023, 26.07.2023, 11.09.2023, 12.09.2023, 23.10.2023, 27.10.2023, 17.11.2023, 22.12.2023, 15.03.2024, 01.04.2024 ve 20.05.2024 tarihli dilekçeleri ve Elmalı T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü tarafından düzenlenen 07.08.2023 ve 03.01.2024 tarihli tutanaklar ile, sanık ...'nin cezaevi aracılığıyla gönderdiği 05.06.2023, 14.08.2023, 18.08.2023 ve 01.11.2023 tarihli dilekçeleri ve Patnos L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü tarafından düzenlenen 17.05.2024 tarihli tutanak ile, sanık ...'...
İlk derece mahkemesince yapılan incelemede, icra takibinin kesinleşmesine müteakip alacaklı vekilinin talebi üzerine hacizlerin tatbik edildiği anlaşılmakla, bu aşamada hacizlerin kaldırılması alacağın haricen tahsiline karine teşkil ettiğinden, icra müdürlüğünün tahsil harcı alınmasına yönelik işleminin yerinde olduğu anlaşıldığından şikayetin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemenin şikayet konusunu yanlış tespit ettiğini, şikayet edilen diğer konuların inceleme dışı bırakıldığını, tedbir talebini reddetmesi üzerine müvekkilinin tahsil harcını ödemek zorunda kaldığını ve bu harcın iadesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür....
İlk derece Mahkemesi; alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 29/04/2019 tarihinde genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, örnek no:7 ödeme emrinin davacı/borçluya 29/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde sunulan itiraz dilekçesi ile takibin durduğu, ancak ihtiyati haciz kararı ile borçlu hakkında ihtiyati haciz işlemleri uygulandığı, 28/05/2019 tarihinde haciz esnasında davacı tarafından 104.310- TL yatırıldığı, 04/07/2019 tarihinde bakiye 23.978,04- TL'nin yatırıldığı, alacaklının talebi üzerine de 27/06/2019 tarihinde icra müdürlüğünce paranın alacaklıya ödenmesine karar verilip aynı gün tahsil harcı ve cezaevi harcı kesintisi yapılarak alacaklıya ödeme yapıldığı, ödeme emrine itiraz etmiş olan borçlu, buna rağmen borcunu icra dairesinin banka hesabına öderse (m.9,I), bununla itirazından zımnî olarak vazgeçmiş sayılacağı (Baki Kuru - İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, 2. baskı, sayfa 238), somut olayda yukarıda da açıklandığı üzere borçlunun haciz esnasında...
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, 6183 Sayılı Yasa'nın 21/2 ve gerek İİK'nın 206/I. maddesinde, eşya ve taşınmazın aynından doğan vergilerin rehinli alacaklardan da önce tahsil edileceklerini açıkça hükme bağlandığı motorlu taşıtlar vergisinin rüçhanlı olarak sıra cetveline kaydedilmesi ve rehinli alacaklardan da önce tahsil edilmesi gerektiğinden şikayetin kabulüne, Sakarya 1. İcra Müdürlüğünün 2015/202 Esas sayılı takip dosyasında düzenlenen 24.06.2015 tarihli sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir. 1-İtiraz, alacağın esas ve miktarına yönelik ise dava yoluyla genel mahkemede (İİK m.142/1), yalnız sıraya ilişkin ise icra mahkemesinde (İİK m.142/son) ileri sürülmelidir. Somut olayda uyuşmazlık bedeli paylaşıma konu aracın muhafaza ücretinin MTV'den önce ödenip ödenmeyeceği ve yediemin ücretinin miktarına ilişkindir....
İcra Mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının alacağının dayanağının harç tahsil müzekkeresi olduğu, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28/a maddesinin ( ... Karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez...) tümcesinin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edildiği, Anayasa Mahkemesi iptal kararı dikkate alındığında ilam harcının taraflarca ödenmesinde ilamın uygulanması bakımından bir zorunluluk kalmadığı, özel borç ilişkisinden kaynaklanan tahakkuku tahsile bağlı harç tahsil müzekkeresine dayalı alacak isteminin vergi niteliğini taşımadığı ve sıra cetvelinin 4. sıraya alınmasında bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Şikayet, iflas idaresince düzenlenen sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, tahsil edilen cezaevi harcından dolayı icra müdürü işlemini şikayete ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi Yargıtay 12.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:12.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,dosyanın anılan Daireye gönderilmesine 06.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....
Somut olayda; takip konusu kamulaştırmasız el atma ilamında hükmün 6. fıkrasında ''davacı payları üzerinde takyidat varsa bedele yansıtılmasına'' hükmedildiği, borçlunun yukarıda açıklanan 23.05.2013 tarihli talebi hakkında İcra Müdürlüğü'nce ''talep gibi işlem yapılmasına'' karar verildiği, fakat dosyaya yatırılan paradan tahsil, cezaevi harcı ve damga vergisi kesildikten sonra alacaklıya ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Her nekadar alacaklının talebi İcra Müdürlüğü'nce ''talep gibi işlem yapılmasına'' şeklinde karar verilerek kabul edilmiş olduğu görülmekte ise de; dosyaya tapu kaydının celbi ve bu kayda göre takyidat bedellerinin ayrıldığına ilişkin işlem yapıldığı icra dosyasında görülmemektedir. İcra Müdürlüğü'nce bu eksikliklerin giderilmesi ilama ve talebe uygun olarak işlem gerçekleştirilmesi için şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Ancak; Dairemizin 28.11.2017 tarihli kararının 2. maddesinde sanıklara atanan zorunlu savunman ücretinin ve cezaevi sevk giderlerinin sanıklara yükletilmesine karar verilmesinin bozma nedeni olarak gösterildiği, yerel mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek kurulan hükmün yargılama gideri bölümde, “Bozma öncesi masraf” kaleminde 164,78 TL gösterilerek, bozma öncesi kararda hükmolunan yargılama giderleri toplamından zorunlu savunman ücreti ve cezaevi sevk gideri çıkartıldığında kalan tutarın 14,78 TL olduğunun ve 5271 sayılı CMK’nin 324/4. maddesi uyarınca Devlete ait yargılama giderlerinin, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA...