Kararı, asıl davada davacılar- birleşen davada davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Asıl davada dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı nama ifa kapsamında satışa izin talebine ilişkindir. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yüklenicinin süresi içinde işin tamamlanmaması ya da ayıplı olarak yapması halinde eksik ve kusurlu işlerin yüklenici namına arsa sahibince infazına izin verilmesi mümkündür. Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında nama ifaya izin verilirken giderilmesi gereken eksikler, ayıpların nelerden ibaret olduğu ve bunların avans niteliğindeki giderim bedellerinin hüküm fıkrasında infazı mümkün olacak şekilde gösterilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Gerçekten, yapma borcu, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, (arsa sahibi) masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir....
Nefaset gerektiren imalatlar nama ifaya izin verilen işlerin dışında kaldığından bu işlerin bedeli nama ifa bedeline katılamaz. Nama ifaya izin verilen işlerin tamamlanma bedelinin avans olarak, nama ifa kapsamı dışında kalan imalatlara ait nefaset farklarının ise normal bir alacak olarak hüküm altına alınması gerekir. Her iki alacağın hukuki sonuçları birbirinden farklıdır. Zira avans alacağının (yapılacak masrafların) karşılanabilmesi için şartları oluştuğunda yükleniciye ait yeter miktardaki bağımsız bölümün satışına izin verilmesi mümkün iken, normal bir alacağın tahsili için taşınmaz satışına izin verilmesi mümkün değildir. Nama ifaya izin verilen işlerin giderinin karşılanabilmesi için taşınmaz satışının talep edilmesi halinde yapılacak masrafların tutarı ile satışı talep edilen taşınmazın değeri arasındaki farkın da gözetilmesi, talebin buna göre değerlendirilmesi gerekir....
Davacının kabul edilen tüm çalışma süresi boyunca hiç ücretli izin kullanmamış olması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, hakimin 6100 Sayılı HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; Mahkemece, davacı asilin çalışma süresi boyunca yıllık ücretli izin kullanıp kullanmadığı, ücretli izin kullanmış ise kaç gün kullandığı konusunda beyanı alınarak ve ayrıca dosyada yer alan davacının imzasını içerir 2001 – 2014 yılları arası döneme ilişkin izin formları ile izin talep dilekçeleri de dikkate alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Kabule göre de, yıllık izin ücreti alacağına dava dilekçesinde talep edilen miktarına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekirken fesih tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek banka faizine hükmedilmesi hatalı olmuştur....
Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır. Hal böyle olunca dava dilekçesinde 22 gün izin ücreti alacağı talep edildiğinden davacının 22 gün izin süresinden davalı tarafından ödenen 804.88 TL izin ücretinin mahsup edilmesi sureti ile bakiye izin ücret alacağının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hatalı hesaplamaya itibar edilerek karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06/05/2019 gününde oybirliği ile karar verildi....
Gerekçe : 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Taraflar arasında davacının yıllık ücretli izin alacağının hesaplanması konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 2009 ve 2010 yılları esas alınarak davacının yıllık izin ücret alacağı hesaplanmış ise de; dosya kapsamında, işverence sunulan ve davacının imzası bulunan ücretli izin formları yer almaktadır. Bu belgelerde izne çıkış ve izinden dönüş tarihleri belirtilmiştir. Bu belgelerin davacıya gösterilerek buradaki izin sürelerinin kullanılıp kullanılmadığı sorulduktan sonra sonucuna göre davacının yıllık izin ücreti talebi hakkında karar verilmesi gerekirken söz konusu belgeler dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir....
Davacının izin kullanma belgeleri de davalı işveren elinde olduğundan alınan ücret ve kullanılan izin ücretine ilişkin miktarlar ancak yargılama sonucunda ortaya çıkacağından yıllık izin alacağı belirsiz alacak davası açılarak talep edilebilir. Her ne kadar Mahkemece aksi kanaatle davacıya eksik harcı tamamlaması için süre verilmiş ise de, davacıya verilen süre içerisinde alacakların belirlenmesi gerektiği belirtilmiş olup eksik harcı tamamlaması aksi taktirde davanın usulden reddedileceği konusunda usulüne uygun uyarı yapılmadığından yıllık izin alacağının usulden reddine karar verilmesi hatalıdır. 3.Asgari geçim indirimi alacağı yönünden davacının nüfus aile tablosu getirilerek değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile talebin usulden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Satışa izin verilmesi hakkında açılan davada ... Sulh Hukuk Mahkemesi ve ... Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R - Dava, kısıtlıya ait taşınmaz hissesinin satışına izin verilmesi istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, davada velayete ilişkin hükümlerin uygulanacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, kısıtlının velayet değil, vesayet altına alındığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda davacı vasi, kısıtlıya ait olan taşınmaz hissesinin satılması için TMK'nun 462/1. maddesi gereğince izin verilmesini talep etmiştir. Kısıtlı hükümlü olup, halası davacının vesayeti altına alınmıştır....
TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 124 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi ile “ “ancak hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebep ile 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.” ” hükmü getirilmiştir. Evlenmesine izin verilmesi istenen 16.12.1992 doğumlu Gamze'nin dava tarihinde 16 yaşını doldurmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yasal şartların oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi hükmüne aykırı olarak evlenmeye izin verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Buna göre, yapılan ödemenin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. 3-4857 sayılı Kanun'un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu sebeple zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar....
Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür....