Her ne kadar davacı taraf, duruşmada, bilirkişi raporunda belirtilen malın gizli ayıplı olduğuna ilişkin gözlem ve tespitleri çerçevesinde 6098 Sayılı TBK m.219 vd. düzenlenen ayıptan doğan sorumluluk hükümleri çerçevesinde alacak talebinde bulunduklarına ilişkin dava dilekçesini ıslah etmek üzere süre talebinde bulunmuş ise de; vakıaları getirmek taraflara, hukuki niteleme yapmak mahkemeye ait olmakla birlikte, davacının ileri sürdüğü vakıaların TBK m.30 ila 35'te düzenlenen yanılma (hata) hükümlerine dayalı olarak sözleşmenin iptali ile tarafların aldıklarını geri vermesi zorunluluğu çerçevesinde davalı satıcıya ödemiş olduğu satış bedelinin iadesi istemine dayalı icra takibi başlattığı ve yanılma hükümleri çerçevesinde talebinin yerinde olduğu, her ne kadar bilirkişi malın gizli ayıplı olduğuna dair raporda görüş belirtmiş ise de aslında malın ayıplı olmadığı, yalnız davacının sözleşmenin esaslı unsurlarında hata yaptığı ve davalıdan satın aldığı ürünün davacıya beklenen faydayı sağlamadığı...
Dava, davalı tarafından davacıya satışı yapılan mobilyaların ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince; tüketici, satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, ayıpsız misliyle değişimi, verilen bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini ya da ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını isteyebilir. Davacı, satın aldığı ürünlerin, satılırken pirinç kaplama olduğunun söylenmesine rağmen, böyle olmadığını, işlemelerin yerinden kalkarak vücuduna ve eşyalarına zarar verdiğini ve ürünlerin ayıplı olduğunu iddia etmiştir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklı eksik ve ayıplı iş iddiasına dayalı başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde TBK'nın 470. ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Davacı iş sahibi, davalılar ise yüklenicidir. Davacı taraf, davalılarla depo inşaatı ve müştemilatının çelik konstrüksiyonunun malzemeli olarak yapımı konusunda anlaştıklarını, ancak işin eksik ve ayıplı yapıldığını ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar icra inkar tazminatı ve delil tespit giderlerinin asıl alacağa dahilmiş gibi davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekçesiyle davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davalılar vekilinin istinafı hakkında ise süresinde harç ve masraflar yatırılmadığınından başvurudan vazgeçmiş sayılmalarına karar verilmiştir. Bu nedenle istinaf incelemesi davacı tarafın başvurusu kapsamında yapılmıştır....
Mahkemece iddia, cevap ve toplanan deliller doğrultusunda; davaya konu icra takibinin dayanağının para borcu olmadığı, davalının satıma konu malın ayıplı olduğu iddiasında bulunduğu dolayısıyla alacak talebinin konusunun mal olduğu ve yapılan yetki itirazının bu nedenle doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı taraf borca yaptıgı itirazında ve cevabında akdi iliskiyi inkar etmemiş, taraflar arasında mal alım satım sözleşmesi olduğunu, ancak satılan malların ayıplı oldugunu belirtmiştir. Davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı mal bedeline ilşkin faturalar olup dava bu niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkindir. Hal boyle olunca somut olayda TBK'nun 89/1....
Davacı vekili davacının aracına yaptırdığı kaplama işleminin rapor tarihindeki güncel değerinin tespiti için bilirkişiden ek rapor alınmasını talep etmiş ve davasını buna göre ıslah edeceğini bildirmiş ise de; davanın itirazın iptali davası olduğu takip talebindeki kalemleri aşacak miktarlar yönünden davasının ıslahının mümkün olmadığı, itirazın iptali davasının teknik özelliğinden dolayı takip anındaki haklılık durumu ve alacak/borç miktarı ile sınırlı inceleme yapılabileceği, davacı yanca bu talebinin şartları oluştuğuna inanıyorsa açacağı bir munzam zarar davasında tartışılabileceği anlaşılmakla bu yönde ek rapor aldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Davalının iddiasını yasal ve inandırıcı deliller ile kanıtlayamadığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve davalı tarafından inkar edilen alacak likit ve bilinebilir nitelikte olduğundan itirazın haksız olduğu gözetilip icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir....
Ticari satımlarda uygulanması gereken 6102 sayılı TTK'nın 23/1- c maddesine göre, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Tarih : 31/12/2007 No : 2007/42-2007/1440 Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit- itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı- davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı ...Tic. Ltd. Şti. vekili İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/42 E. Sayılı dosyasında müvekkilinin karşı taraftan 18/08/2006 tarihli faturayla çay kazanı aldığını, malın tamir edilememesi nedeniyle davalıya ihtarname gönderilerek malın iade alınmasının talep edildiğini, davalının malın bedelini tahsil etmek için icra takibi yaptığını ileri sürerek ayıplı malın iadesine, satıştan dolayı davalıya borçlu olunmadığına, menfi zararlarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava; faturaya dayalı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İnceleme, HMK'nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK'nun 23/1-c maddesine göre ticari satışlarda; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme soncunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, TBK'nun 123. maddesinin 2. fıkrası uygulanır.” denilmektedir. 6098 Sayılı TBK'nun 223. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır....
Fatura içeriğindeki malların davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir. Ayıp yönünden; 6102 Sayılı TTK'nın 23. maddesinde "Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır." düzenlemesine yer verilmekle birlikte, maldaki ayıbın ileri sürülmesi ile ilgili olarak ise 23/c maddesinde "Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, TBK.nun 89 (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 73.) maddesinde para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinin belirtildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın para alacağından kaynaklandığı, HUMK.nun 9.(6100 sayılı HMK.nın 6.) maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesinin genel yetkili mahkeme olduğu, itirazın iptalinin dayalı olduğu icra takibi borçlunun ikamet adresinin bağlı bulunduğu icra dairesi (Gaziosmanpaşa İcra Müdürlüğü) nezdinde yapılmadığı anlaşılmakla borçlunun icra dairesinin yetki konusundaki itirazının yerinde olduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olmasının itirazın iptali davaları için dava şartı olduğu gerekçesiyle itirazın iptali davasının özel dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir....