Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her iki olasılıkta da yalnızca malikin sorumluluğu söz konusu olmaktadır. Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu bakımından bulunması zorunlu unsur olan illiyet bağı yönünden ise, bu bağın kesilmesine yol açacak sebeplerin somut olayda gerçekleşmemiş olması gereklidir. İlliyet bağını kesen sebepler ise; mücbir sebep, zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurudur. Zarar, aradaki illiyet bağını kesecek derecede bir mücbir sebepten, zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin kusurundan doğmuş ise yapı malikinin sorumluluğu söz konusu olmaz (bu yönde, HGK'nun 29.11.2017 tarih, 2017/3- 439 Esas ve 2017/1463 Karar sayılı ilamı). Bazı hallerde zararın ortaya çıkış biçimi, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinin varlığını gösteren fiili bir karine oluşturur....

TBK'nun 69. maddesi uyarınca bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yapı malikinin sorumluluğu niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin varlığı durumunda (mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) sorumluluktan kurtulabilir. Yapı ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir....

Davacı tarafından iş bu davada değer kaybı talep edilmekle bu hususta mahkememizce inceleme yapılmıştır....

    Bu noktada “yapı malikinin sorumluluğuna ” ilişkin olarak, kusursuz sorumluluk/ağırlaştırılmış sebep/ağırlaştırılmış objektif sorumluluğa ilişkin kuralların uygulanacağında doktrinde ve uygulamada görüş birliği bulunmaktadır. Yapı malikinin sorumluluğu, bir kusur sorumluluğu olmadığı gibi tehlike sorumluluğu da değildir. Bu sorumluluk, niteliği itibariyle bir kusursuz sorumluluk türü olan özen (olağan sebep) sorumluluğudur. TBK’nın 69. maddesinde (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 58. Maddesi), yapı malikinin giderim yükümlülüğü düzenlenmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasında; "Bir binanın veya diğer yapı eserinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararları gidermekle yükümlüdür" denilmektedir. Burada, yasa koyucu bozuk yapılan bir yapı eserinden zarar görenlere mümkün olduğu kadar basit ve dolaysız bir tazmin imkânı sağlayarak onları korumaktadır....

      Uygulama ve doktrinde “durum ve koşulların haklı kılması” şeklinde ifade edilen bu koşuldan inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybının mukayese edilmesi anlaşılmalıdır. Bu koşulun içinde taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının davacı adına tescili için, taşkın kısmın ana taşınmazdan ayrılarak müstakil parsel oluşacak veya davacıya ait taşınmazla birleştirilecek şekilde ifrazının mümkün olması da aranmalıdır. Ancak; mahkemece bu konuda alınan bilirkişi raporlarında yeterli araştırma ve inceleme yoktur. O yüzden yeniden yapılacak keşifte bilirkişilere inşaatın yıkılması ile yapı sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybı incelettirilmeli, mukayesesi yapılarak taşkın yapı sahibinin isteminin kabulü için durum ve koşulların haklı olup olmadığı hususu üzerinde durulmalıdır....

        İşte bu nedenle yapı malikinin sorumluluğu, kurtuluş kanıtı getirilemeyen “ağırlaştırılmış özen sorumluluğu” olmakta ve tehlike sorumluluğuna yaklaşmaktadır. Tehlike sorumluluğunda da özel kurtuluş nedenleri yoktur. Sadece genel kurtuluş nedeni olan illiyet bağını kesen sebepler sorumluluğu ortadan kaldırır (Eren- s. 520). Zarar, mücbir sebep ya da üçüncü kişinin illiyet bağını kesen kusuru sonucunda meydana gelmiş ise yani zarar görenin ya da üçüncü şahsın fiili zararı doğuran başlıca sebep niteliğinde ise, bina maliki zararı tazmin etmek ile yükümlü değildir (Reisoğlu, Sefa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2004, s. 171). 16. Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi kapsamında, sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk-bakım eksikliği ayrımının bir önemi bulunmamaktadır. Zira malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Her iki olasılıkta da yalnızca malikin sorumluluğu söz konusu olmaktadır....

          Davalının sorumluluğunun dayanağı olan ve yapı malikinin sorumluluğunu düzenleyen, TBK'nın 69. maddesi, "Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır." hükmünü içermektedir. Yapı malikinin sorumluluğu, bir kusur sorumluluğu olmadığı gibi, bir tehlike sorumluluğu da değildir. Bu sorumluluk, niteliği itibariyle bir kusursuz sorumluluk türü olan, özen sorumluluğudur. Bu nedenle, sorumluluğun doğması için yapı eseri malikinin veya yardımcılarının kusurlu olması şart değildir. Sorumluluk, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki noksanlığa dayanmaktadır. Burada, yapı malikine bir kurtuluş kanıtı tanınmamıştır....

          Zarar, aradaki illiyet bağını kesecek derecede bir mücbir sebepten, zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin kusurundan doğmuş ise yapı malikinin sorumluluğu sözkonusu olmaz (HGK'nun 29.11.2017 tarih, 2017/3-439 Esas ve 2017/1463 Karar)....

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2021/405 Esas KARAR NO:2022/686 DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) DAVA TARİHİ:30/06/2021 KARAR TARİHİ:11/10/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;---araçta hasarlar meydana geldiğini, davalı tarafından, davaya konu kaza nedeniyle,--- oluşan değer kaybının tazmini için müvekkil şirket aleyhine --- tarih ve--- başvuruda bulunulduğunu, müvekkil --- tarafından,---başvuru sonucu beklenmeksizin, --- oluşan değer kaybı için davalı vekili--- sigorta tazminatı ödendiğini, ---- tarafından yapılan değerlendirme sonucu hasar kaydı nedeniyle araçtaki değer kaybının reel olarak --- olduğu, sigorta genel şartları ekindeki değer kaybı hesaplama yöntemine göre --- değer kaybı hesaplandığı, neticeten aracın söz konusu...

              olmasına rağmen birleşen davaya ilişkin hükümde değer kaybı olduğu belirtilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                UYAP Entegrasyonu