Bu durumda borçluların takip saatinden önce ödemenin bildirildiği iddiası alacaklı tarafından inkar edilmediğine göre, ödemenin takipten önce yapıldığının ve alacaklının haberdar olduğunun kabulü gerekmekte olup, yapılan ödemenin de ilam konusu alacağı ödemenin yapıldığı tarih itibariyle faizi ile birlikte karşıladığı anlaşıldığından, davacıların itfa itirazı sübut bulmuştur. Mahkemenin bu yöndeki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; dava, yukarıda açıklandığı üzere ilamlı takipte İİK'nın 33/1. maddesine dayalı itfa itirazı olup, bu itirazın kabulü halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takiplerde borca itiraz halinde uygulanması gereken İİK'nın 169/a-5. maddesine göre takibin durdurulmasına karar verilmesi isabetsiz olmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; şikayetçinin talebinin takibin kesinleşmesinden sonra ki dönemde itfa ya da imhal iddiası niteliğinde olduğu ve her zaman ileri sürülebileceği, her ne kadar dayanılan belgede bulunan imza davalı alacaklı tarafından inkar edilmemiş ise de; belgenin itfa yada imhal unsurlarını taşımadığı, şarta bağlı edimler ve yükümlülükler içerdiği ve bu şarta bağlı yükümlülüklerin dar yetkili İcra Mahkemesinde dikkate alınamayacağı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Somut olayda; takas talebinde bulunan davacının, davalının itfa iddiasına dayanak yaptığı sözleşme başlıklı adi yazılı belgenin içeriğine karşı çıkmış olmasına ve belgede tahrifat iddiasına dayanmış olmasına göre, dar yetkili icra mahkemesince anılan belgenin içeriğinin bilirkişi incelemesi ve tanık beyanları ile geçerliliği tespit edilip itfa belgesi olarak kabulü mümkün olmadığından, haliyle anılan takibe konu borcun itfa edildiği usulünce kanıtlanmadığından ortada takasa engel bir durum olmadığı anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu doğrultusunda davacının takas mahsup isteğinin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir....
Maddesine göre, İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır. İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir....
İcra dosyasında ve 17/02/2016 tarihli haciz tutanağında ve devamındaki tutanaklarda davalı alacaklı veya vekilinin davacı borçluların iddiası doğrultusunda dosya borcuna karşılık senet vererek borcun tamamen ödendiği iddiasına karşılık bir kabul ve ikrarı görülememiştir. Aksine, davalı alacaklı vekili, cevap dilekçesinde borçluların itfa iddiasını reddettiği gibi,17/02/2016 tarihli haciz tutanağında kendilerine verilmiş senetler olmadığını, iddiaya karşı kabul ve ikrarının olmadığını beyan etmiştir....
İİK'nun 170/b maddesi göndermesi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipler hakkında da uygulanması gereken İİK'nun 71/1. maddesi uyarınca borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer’ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini “her zaman” icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilmesi için itfa itirazının İİK.nun 71.maddesinde açıklanan nitelikte bir belge ile veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Somut olayda icra takibine 02/07/2012 günü başlandığı, borçlu tarafından mahkemeye sunulan 16.11.2012 tarihli protokoldeki imzaların tarafların kabulünde olduğu sabittir....
İİK'nın 149/a maddesi atfıyla 33. maddesine göre; "İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir. Somut olayda, 27.11.2017 tarih, 11186 yevmiye numaralı ipotek akit tablosunun incelenmesinde; şikayetçi ...'in taşınmazı üzerinde, alacaklı bankadan doğmuş ve doğacak borçlarına ilişkin olarak üst sınır ipoteği şeklinde tesis edildiği ve ipotek limitinin 600.000 TL olduğu, Beşiktaş 17. Noterliği'nin 04.01.2021 tarihli 12725 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle kesinleşen borcun 523.717,27 TL olduğu, takibin de bu miktar üzerinden başlatıldığı anlaşılmıştır....
Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder" hükmü yer almaktadır. Somut olayda, borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusu, İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesi aynı kanunun 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılmalıdır. Bu nedenle, mahkemece, borca itiraz hakkında duruşma açılıp, tarafların beyan ve belgeleri sorularak, borçluya itirazlarını ispat, alacaklıya ise bu hususta savunma hakkı tanınarak tarafların gösterecekleri deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.” hükmü düzenlenmiştir. O halde borçlu şirketin çift imza ile temsil ve ilzam olunmasına karşılık takibe konu çekte tek imza bulunduğu iddiası borca itiraz olduğundan mahkemece yapılacak iş İİK. 169/a-1 maddesi uyarınca takip dosyasındaki alacaklıya itiraz dilekçesi tebliğ edilip duruşma açılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların beyanları alınarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibaret olup evrak üzerinde yapılan eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir....
Başvuru bu haliyle İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmalıdır. Somut olayda borçlu tarafından dosyaya sunulan ve alacaklı tarafından imzası inkar edilmeyen 10.01.2014 tarihli ödeme belgesinde, “31.03.2014 tarihli senete mahsuben, tutarı 20.000 TL” açıklaması olduğu, bu durumda ödeme belgesinin borca itirazı kanıtlamaya yeterli ve dolayısıyla İİK.nun 169/a-1 maddesine uygun nitelikte belgelerden olduğu görülmektedir. Öte yandan imzayı kabul eden alacaklının, ödeme belgesinde tahrifat yapıldığı iddiası yargılamayı gerektirdiğinden, icra mahkemesi dar yetkili mahkeme olup, borca itiraz halinde ancak İİK'nun 169/a maddesi uyarınca inceleme yapabilir. O halde mahkemece borca itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....