İstirdat davasında ise esasen iradi bir ödeme söz konusu olmayıp cebri icra tehdidi altında gerçekte borçlu olunmayan bir paranın ödenmesi söz konusudur. Sebepsiz zenginleşmede, zenginleşmenin hukuka uygun bir sebebe dayanmaması gerekirken istirdat davasında böyle bir şart aranmaz. Sebepsiz zenginleşmede, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekirken istirdat davasında böyle bir bağ aranmaz. Örnek olarak, geçerli olmayan bir sebeple veya gerçekleşmemiş bir sebeple yapılan bir ödeme sebepsiz zenginleşme sayılırken, icra takibi sonucunda borçlu olmadığı halde ödenen bir para istirdat davası konusu olur....
Fıkrasının " paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında" ibaresinin "para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat" şeklinde değiştirilerek maddeye açıklık getirildiği, davanın istirdat talebine ilişkin olduğu ve ilgili düzenleme gereği istirdat davalarında dava açılmadan önce arabuluculuya başvurunun dava şartı olarak düzenlendiği, mahkemenin tensip zabtıyla davacıya davadan önce arabuluculuğa başvurduğuna ilişkin arabuluculuk tutanak aslını veya onanmış suretini sunmak üzere davacıya 1 haftalık kesin süre verildiği, ara kararı içerir tensip zabtının davacı vekiline tebliğ edildiği, davacının kesin süre içerisinde arabuluculuk tutanağının aslını veya onanmış suretini sunmadığı, davacının dava şartı olarak arabuluculuğa başvurmadan eldeki davayı açtığı anlaşılmakla mahkemece karardaki gerekçelerle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla; HMK 353/1.b.1 maddesi...
Fıkrasının " paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında" ibaresinin "para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat" şeklinde değiştirilerek maddeye açıklık getirildiği, davanın istirdat talebine ilişkin olduğu ve ilgili düzenleme gereği istirdat davalarında dava açılmadan önce arabuluculuya başvurunun dava şartı olarak düzenlendiği, mahkemenin tensip zabtıyla davacıya davadan önce arabuluculuğa başvurduğuna ilişkin arabuluculuk tutanak aslını veya onanmış suretini sunmak üzere davacıya 1 haftalık kesin süre verildiği, ara kararı içerir tensip zabtının davacı vekiline tebliğ edildiği, davacının kesin süre içerisinde arabuluculuk tutanağının aslını veya onanmış suretini sunmadığı, davacının dava şartı olarak arabuluculuğa başvurmadan eldeki davayı açtığı anlaşılmakla mahkemece karardaki gerekçelerle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla; HMK 353/1.b.1 maddesi...
İcra Hukuk Mahkemesice emekli maaşına konulan haczin kaldırılmasına ve 01.10.2008 tarihinden sonra yapılan kesintilerin genel mahkemelerde açılacak istirdat davası ile istenilebileceğine karar verildiğini ileri sürerek 01.10.2008 tarihinden sonra müvekkilinin maaşından yapılan kesintilerin istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, yapılan işlemde bir usulsüzlük bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. İzmir 2. Tüketici Mahkemesince, toplanan delillere göre, davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 07/05/2014 tarihli ve E.2014/2415, K.20114/8656 sayılı ilamı ile davanın bankacılık işleminden kaynaklanan alacak davası olduğu, Tüketici Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine verilen görevsizlik kararı ile dosyanın İzmir 5....
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine, Dairemizin 30.3.2007 günlü ilamıyla protokol tarihi itibariyle belirlenen alacak ve yapılan ödemeler çerçevesinde değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılamada davacının yaptığı ödemelerin dava konusu senetlere ilişkin olduğu, takibe konu borç miktarının ödendiği ve davanın istirdat davasına dönüştüğü gerekçeleriyle menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülmüş halinin kabulüne, davacının ... İcra Müdürlüğünün 1997/820 Esas sayılı dosyasına yaptığı ana para ve fer'ileri ile birlikte ödediği paranın davalı alacaklıdan alınarak davacı borçluya ödenmesine ve davalının % 40 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece birleştirme kararı verilerek yargılamaya devam edilmiş, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda takip tarihi itibariyle davacının 20.488.92 TL alacaklı bulunduğunun kanıtlandığı ve davalının belirtilen bu tutarı ödediğini kanıtlayamadığından bahisle esas davanın kısmen kabulüne, davalının 20.488.92 TL’ye yönelik itirazının iptaliyle, takibin bu tutar üzerinden %23 oranı aşılmayacak şekilde yasal faiz uygulanarak devamına, fazlaya dair istemin reddine, hükmolunan asıl alacak tutarının %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalının koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine, yine benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalı yanca açılan ve kanıtlanamayan istirdat davası ile davacı (karşı davalının) tazminat isteminin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
in de kefil olduğunu, borçların ödenmemesi üzerine teminat verilen ipoteğin satışı suretiyle takip yapıldığını, takip sırasında davacının müracaatı üzerine 09/03/2012 tarihinde protokol imzalandığını, protokolde belirtilen rakamın hukuken talep edilebilecek alacak miktarını aşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece alacaklı bankanın icra yoluyla ipoteği paraya çevireceğini bildirmesinin tehdit sayılamayacağı, davadan önce imzalanan 09/03/2012 tarihli protokol doğrultusunda borcun yargılama sırasında fazla ödeme olmaksızın kapatıldığı, böylelikle davanın konusuz kaldığı, davanın açılışında davacının haksız olduğu gerekçesi ile menfi tespit davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, istirdat isteminin fazla ödeme bulunmadığından reddine dair hüküm tesis edilmiş, hüküm davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit ve istirdat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit ve istirdat davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nın 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir....
Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, borçlu olmadığının tespiti, istirdat ve alacak istemleriyle açılmış, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı iş sahibi şirketin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı yüklenici şirketin temyiz itirazına gelince; davacı yüklenici şirket vekili istirdat davası yönünden dava dilekçesinde reeskont faiz isteminde bulunmuştur. Tarafların sıfatları, aralarındaki hukuki ilişki ve TTK'nın 12/III. maddesi dikkate alındığında bu istek yerindedir. Mahkemece istirdat davası yönünden yasal faiz uygulanarak tahsil karar verilmesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, kooperatif eski Yönetim Kurulu yetkililerinin keşide ederek davalıya verdiği 12.10.2001 vade tarihli 5.750.-YTL. bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptali ve ödenen 2.900.-YTL.nin ödeme tarihlerinden itibaren ticari reeskont faizi ile tahsili ve % 40 tazminat istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece menfi tespit ve istirdat davasının reddine, davadan ve takipten önce ödeme yapıldığından, takipteki alacağın 2.850.-YTL. asıl alacak üzerinden yapılmasına, davaya takipten önce ödenen ve takip sırasında düşülmeyen 8.00....