Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın maaşından kesinti yapamadığını, hesaplarına haciz gelmesi sebebiyle dosya borcunun 40.600,00-TL'sini kendisinin ödemek zorunda kaldığını, davacı şirkete usulsüz tebligat sebebiyle şirket çalışanı icra takibi borçlusundan kesinti yapılamayan ve icra tehdidi altında yapılan ödemenin iadesi için davalı olan icra takibi yapan alacaklıya karşı istirdat davası açmıştır. İİK 72/7. maddesi uyarınca: "Borçlu, icra takibi sürecinde, borçlu olmadığı parayı cebri icra tehdidi altında ödemişse, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı açacağı davaya istirdat davası denir." İstirdat davasında davacı şahıs, icra takibinin borçlusu, davalı ise icra takibinin alacaklısıdır. Somut olayda dosyamız davacısının icra dosyasına parayı ödediği makbuzla sabittir ancak yapılan icra takibi uyarınca borçlu sıfatı bulunmamaktadır....

    Mahkemece, davanın İİK. 72. maddesine göre açılan istirdat davası olduğu ve davanın açıldığı tarih itibarı ile 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya yapılan sağlık yardımının davalının emekli olması ve yasal mevzuat gereği emekli olanlara sağlık yardımı yapılamayacığını ileri sürerek yapılan yersiz ödemenin tahsili amacıyla eldeki davayı açmış olup, dava bu haliyle sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılan alacak davası niteliğindedir. Mahkemece, davanın İİK. 72.maddesine göre açılan istirdat davası olarak nitelendirmesi ve bu nedenle davanın hak düşürücü süre olan 1 yıl içerisinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar vermesi hatalı olup tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli değerlendirmeler yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmemesi eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup bozmayı gerektirir....

      Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davanın İİK 72. maddesinde hükme bağlanan istirdat davası niteliğinde olmasına, bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 15.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının istirdat davası açabilmesi için borcu kendisi tarafından ödenmesinin gerektiğini, davacı 3. kişinin yaptığı ödemeyi sanki kendisi yapmış gibi istirdat davasına konu etmesi usulen ve hukuken mümkün olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İstanbul 14....

          Somut uyuşmazlıkta talep eden vekili müvekkili şirketin borca batık olduğunu belirterek TTK md. 376/3, İİK md. 179 hükmüne göre iflasına karar verilmesini talep etmiştir. 6102 sayılı TTK md. 376'da "...Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer. (3) (Değişik: 26/6/2012-6335/16 md.)...

            talebinin yerinde olmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava; İİK 72 md ne dayalı menfi tespit/istirdat talebine ilişkin olup davacı taraf İstanbul Anadolu ......

              Davalı, Avukatlık Kanunu’nun 174/2 m. gereğince azil halinde ücretin tümünün verileceğini, yine 166/1 md. gereğince avukatın müvekkili namına aldığı paraları ücretinin ödenmesine kadar elinde tutabileceğini, çekilen para için hapis hakkını kullandığını, kendisinin 15.9.2005 tarihinde davacının vekili olduğunu, istirdat davasını ... 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1999/503 esas, 2003/29 k....

                Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetki hususunun İİK md 72'de açıkça düzenlenmiş olduğunu, ''Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir'' hükmü gereği yetkili mahkemenin Marmaris Ticaret Mahkemeleri olduğunu, ayrıca genel yetki kuralı gereği de işbu davanın yetkili yer Marmaris Mahkemeleri olduğundan dava yetkisiz mahkemede açıldığını, öncelikle HMK ve İİK açık hükümleri gereği davanın yetkisizlikten reddi gerektiğini ayrıca davanın esastan reddi gerektiğini cevap dilekçesi ile savunmuştur. Yargılama aşamasında tedbir talebi ret olmuştur. Taraflar arasındaki tartışma ise davaya konu çeklerden dolayı davacıların davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava 6102 sayılı TTK'da düzenlenen çeklere ilişkin menfi tespit davası olarak açıldığından mahkememiz görevlidir....

                  Taraflar arasında, davacı yanca icra dosyasına mahsuben, davalı hesabına 16/01/2018 tarihinde 33.663,15-TL. gönderildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır; uyuşmazlık, davanın İİK m.72 kapsamında sebepsiz zenginleşme davasının özel bir türü olan istirdat davası olup olmadığı, TBK genel hükümler kapsamında sebepsiz zenginleşme davası olup olmadığı noktasında olup, davanın İİK m.72 kapsamında kalması halinde davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılması gerektiği, TBK'nın sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında kalması halinde 2 yıl- 10 yıl zaman aşımının uygulanması gerektiği yasa gereğidir. Menfi tespit ve istirdat davaları İİK m.72'de "... Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. ......

                    İİK.'nun 72/6 maddesi uyarınca borçlu menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir. Nitekim yerel mahkeme gerekçesinde de anılan yasa hükmüne değinilmiştir. Ne varki mahkemece, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığından bahisle çek miktarından fazlası için istirdat kararı verilemeyeceği gerekçesi ile sadece çek bedelinin istirdadına hükmedilmiştir. Oysa takibe konu edilen çek bedeli yanında ödeme tarihine kadar işlemiş faiz de gözetildiğinde yargılama sırasında ödenen toplam bedelin istirdadına karar verilmesi anılan yasa hükmü gereğidir. Mahkemece, istirdat yönünden yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabulü göre de yapılan masraflarla ilgili herhangi bir hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırıdır....

                      UYAP Entegrasyonu