Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK 72. madde düzenlemesinin maddi anlamda takip borçlularını kapsadığı, davacının maddi hukuk bakımından takip borçlusu sıfatına sahip olmadığı, davanın 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 72/7 maddesine göre açılmış bir istirdat davası olamayacağı, zira ortada davacı aleyhine başlatılan bir icra takibi olmadığı, davacının İİK 72/7'e göre dava açma hakkı bulunmadığı, İİK 72/7'inci maddesinde tanımlanan istirdat davasının bu nedenle şartlarının oluşmadığı görülmektedir. İİK 72. maddenin takipteki tüm şahıslar yönünden düzenlendiğinin kabul edilmesi halinde, 3....

    İSTİRDAT TALEBİ YÖNÜNDEN: Maddi olayları açıklamak tarafların bu olaylara uygulanması gereken maddi hukuk kurallarını bulup uygulamak hakimin görevidir. İİK' nın 72/VII. maddesi "Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, Ödediği tarihten İtibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geri alınmasını isteyebilir." hükmünü-getirmiştir. Süresinde ödeme emrine itiraz etmeyen ve bu nedenle hakkındaki icra takibi kesinleşen borçlunun, bu takibi durdurabilmesi için borcu ödemekten başka çaresi yoktur. Yani, süresinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlu, borcu cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmaktadır; bu nedenle istirdat davası açabilir....

      Somut vakıada uygulanacak İİK 72/7 maddesine göre davalıdan istirdat edilecek alacağın konusu “borçlu olunmayan paradır”. Oysa ki, davacıdan haciz yoluyla tahsil edilen paranın bizzat kendi borcu olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Nitekim davacı SGK mevzuatı gereği, yasal olmayan maaş haczini İcra mahkemesi aracılığıyla kaldırtmıştır. Ne var ki arada geçen süre zarfında tahsil edilen para bizzat kendi borcu olup İİK 72/7 maddesi gereğince iadesine karar verilmesi hukuken mümkün değildir. Açıklanan bu nedenlerle usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken, onama şeklinde tezahür eder sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.  ...

        Ancak; 486 parsel sayılı taşınmaz dava açılmadan önce 08.02.2007 tarihinde kamulaştırma nedeniyle ifraz görmüş ve kamulaştırılan kısım 895 parsel numarası almış olduğundan mahkemece 895 parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde 486 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi doğru değil ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden gerekçeli kararın hüküm kısmının 1 nolu bendinin 1. satırında yer alan "486" rakamının yerine "895", 2. satırında yer alan "kamulaştırılan" sözcüğünden sonra gelmek üzere "895 parsel sayılı" ifadesinin eklenmesi suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 18.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          İstirdat davası İİK 72.maddesinde düzenlenmiş olup TBK'da düzenlenen sebepsiz zenginleşme davasından farklılık arz etmektedir.Sebepsiz zenginleşme kaynaklı açılacak davada ödemenin hataen yapıldığının ispatlanması gerekmekte olup istirdat davasında bu şart bulunmamaktadır .Çünkü istirdat davasına konu bedel cebri icra tehdidi altında ödenmesi gerekmektedir.Davacının yapmış olduğu ödemenin herhangi bir takip başlamadan yapıldığı görülmekle eldeki dava istirdat davası olarak nitelendirilemez.Dolayısıyla hakimin Türk hukukunu resen uygulayacağını düzenleyen HK'nın 33.maddesi uyarınca dava sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı iade davasıdır. 6098 sayılı TBK'nın 78.maddesi '' Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.'' şeklindedir.Kanunda belirtildiği şekliyle ödeme yapanın hataya düşmesi gerekmekte olup eldeki dosyada herhangi bir yanılma yahut hata durumu söz konusu değildir....

            Kanun koyucunun amacı ihalenin bir an önce sonuçlandırılmasıdır..." tespiti birlikte değerlendirildiğinde, davacıların 18.08.2020 tarihli ihalenin feshi davası açmakla takip dosyasından ve ihaleden haberdar oldukları, İİK. 133 md ve 134 md. İnceleme koşul ve sonuçlarının farklılığı, cebri icra hukukunun temel amacının alacaklının para ile tatmini ile bu amaca matuf olarak ihalenin bir an önce sonlandırılması gereği, davacı tarafın ihalenin feshi talebinde sadece tebligat usulsüzlüğüne dayanmış olması, İİK. 133 md uyarınca ilgililere tebliğin şart olmadığının yasada kabul edilip yüksek mahkeme içtihatlarında yer bulduğu nazara alınarak İİK. 134 md uyarınca ihalenin fesh edilmiş olmasının zikredilen şartlar dahilinde İİK. 133md. Göre yapılan ihaleyi etkilemeyeceği, resen fesih sebebi olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, İİK. 133. Md....

            nın 389. maddesi ve İİK.'...

              Davalı vekili, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, davacının istirdat talebinin İİK 72 maddesi gereğince 1 yıllık zaman içinde ileri sürülmesi gerektiğini, davacının son ödemesinin 18.06.2012 tarihinde olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, talebin istirdat davası olduğu, davanın İİK'nın 72 maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 30.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahkemece yapılan inceleme neticesinde, istirdat davasının bir yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, satışın ..tarihinde kesinleştiği, ödemenin bu tarihte yapıldığı, hak düşürücü sürede dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava borçlu olunmadığı iddia edilen bedelin istirdatı talebine ilişkindir. İİK 72/7. maddesine göre açılan istirdat davalarında bir yıllık hak düşürücü süre dosya borcunun tamamının ödendiği tarihten başlar. Mahkemece iş makinasının satıldığı ve satışın kesinleştiği tarih olan ..tarihi, hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi olarak alınmış ise de bu tarih itibariyle dosya borcunun tamamının ödenip ödenmediği araştırılmamıştır. Mahkemece, dava konusu icra takip dosyasındaki borcun tamamının hangi tarihte ödendiği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

                  Mahkemesinde dava açılması gereken hallerin ilgili maddelerde açıkça sayıldığı, bu maddelere örnek verilecek olursa İİK m.285, 235, 154 gibi ve bir çok maddede açılacak davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağının düzenlendiği, ancak İİK m.89 gereğince üçüncü kişinin açtığı menfi tespit ve istirdat davasının Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğine yönelik açık bir düzenleme olmadığı, Kanun koyucunun İİK m.89 gereğince üçüncü kişi tarafından açılacak davaların genel mahkemede görülmesini muradettiği kanaati ile aşağıdaki şekilde; davanın usulden reddi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olduğunun tespitine ilişkin karar vermek gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu