MK'nın 893. maddesi uyarınca kanuni ipotek hakkının tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemenin 25.01.2012 günlü kararı ile talep kabul edilerek 296 parsel üzerine MK'nın 893/3. maddesi uyarınca alacak miktarıyla sınırlı olarak kanuni ipotek hakkının tesciline karar verilmiş; davalı-karşı davacı yüklenici ihtiyati haciz kararına, davacı-karşı davalı iş sahipleri de kanuni ipotek tescili kararına ayrı ayrı itiraz ederek kaldırılmalarını istemiş; mahkemenin 28.06.2012 günlü kararı ile tarafların itirazları ayrı ayrı reddedilmiş; karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davalı-k.davacı yüklenicinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davacı-karşı davalı iş sahiplerinin temyiz itirazlarına gelince; MK'nın 893/3. maddesi uyarınca, kanuni ipotek tescil hakkı malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici veya zanaatkarlara aittir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/06/2021 NUMARASI : 2020/174 ESAS, 2021/162 KARAR DAVA KONUSU : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30.04.2009 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 4396 ada 4 sayılı parselin tapu kaydında mevcut ipotek şerhinin kaldırılması istemine ilişkindir. Davalı, tüm zararının karşılanmadığını belirterek açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.08.2011 gününde verilen dilekçe ile ipotek ve haciz şerhinin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kaydındaki ipotek ve haciz şerhlerinin kaldırılması istemine ilişkindir. Davalı Hazine vekili, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı maliki olduğu 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 28.5.1945 tarihli haciz şerhinin ve yine aynı taşınmaz kaydında bulunan 6.11.1922 tarihli ipotek şerhinin kaldırılmasını istemiştir....
Kararı) Somut olayda mahkemece, tapuda ipotek verildiği tarih itibariyle taşınmazda aile konutu şerhi olmadığı, buna dayanarak işlem yapıldığı, davalı şirketin tapu kaydına dayanarak ipotek işlemi yaptığı ve konutun aile konutu olduğunu bilmediği, ipotek işlemi esnasında davalı şirketin iyiniyetli olmadığının davacı tarafından ispatlanamadığının anlaşılmasıyla ipoteğin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak, davalıların iyi niyet iddiası dinlenemeyeceğinden davacının delilleri toplanarak dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olup olmadığı hususunun tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şeklide karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Bu gibi davalarda, davanın değerini lehlerine kanuni ipotek tesis edilen kişilerden alınan taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri belirler. Zira, tarafların iradesi dışında yapılan imar uygulaması sonucu tesis edilen ipoteğin kaldırılması ancak belirlenecek bu rayiç değerin ödenmesi halinde mümkündür. Mahkemece, imar uygulamasına ilişkin işlem dosyası, özellikle dağıtım cetveli getirtilerek, davalılardan ne miktar taşınmaz alınarak davacı parseline katıldığı, katılan bu miktarın dava tarihindeki rayiç değerinin ne olduğu keşfen saptandıktan ve belirlenen ipotek bedeli depo ettirildikten sonra davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
A.Ş arasında ipotek işlemi tesis edildiği,dava dilekçesine ekli İbraname üst başlıklı belgede " İzmir .... İcra Müdürlüğü'nün ...Esas sayılı dosya borcunun ...tarafından haricen ve tamamen ipotek veren ...adına ödenmiş olup İİK 150/c şerhinin kaldırılması için talepte bulunulmuştur. İcra dosyasına konu ...ili ...ilçesi ...mah. ...ada ...parsel .... Kat ...nolu bağımsız bölüm üzerinde bulunan 11/10/2016 tarih ve ...yevmiyeli ipoteğin fekki için ...Tic. A.Ş nezdinde işlemlere başlanmıştır. İpoteğin fekki sorumluluğu tarafımıza ait olup ipotek sebebiyle başkaca hiçbir alacak kalmamıştır."şeklinde düzenlendiği, 11/10/2016 tarih ...yevmiye nolu ipotek resmi senedinde tüm ticari ilişkinin teminatı olarak 130.000,00 TL bedelle ipotek işlemi kurulduğu, İzmir .... İcra Müdürlüğü'nün ...Esas sayılı dosyasına konu borcun davacı ...tarafından yerine getirildiği ancak 01/03/2015 tarihli Açık Satış Noktası Sözleşmesinden kaynaklanan davalı ...ile ...arasında İzmir .......
Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Dava, ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir. Davacı vekili, davacının sahibi bulunduğu bulunan 8. kat (17) no'lu bağımsız bölümün tapu kaydı üzerine, davalı ... arasındaki ticari faaliyetlerden dolayı doğmuş ve doğacak borçlarının karşılığını temin etmek üzere 1. derecede faizsiz ve 10 ay vadeli 100.000,00 TL bedelle ipotek konulduğunu, 10 aylık süre geçtiği halde ipoteğin kaldırılması yönünden yapılan uyarıların dikkate alınmadığını ve ipoteğin kaldırılması gerektiğini beyanla, taşınmaz üzerinde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; ipoteğe konu taşınmazın aile konutu olduğu, ipotek tesis sözleşmesinde de davalı ipoteğe konu taşınmazın adresini vermiş ve ipotek tesis tarihinde de ikametgah adresinin aynı adres olduğu, ipotek tesis edilirken davalı banka ipotek tesisi için ekspertiz incelemesi dahi yapmadığı, ipotek tesis eden kişinin adresi ile ipotek tesis edilen taşınmazın aynı olmasını dahi dikkate almadan basiretli bir tacir gibi davranma zorunluluğu olmasına ayrıca bankacılık yasasına göre de yapması gerekli olan incelemeleri yapmadan ipotek tesis edenin nüfus kaydında evli olduğu görülmesine rağmen eşin açık muvafakati aranmadığı bu nedenle ipotek tesisinin şekil şartları da oluşmadığı, davalı banka kendi kusurlu davranışına dayanarak hak elde etme yoluna giderek icra takibi başlatmış olup davacı bu aşamada durumdan haberdar olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir....
İlk derece mahkemesince; "tapu üzerinde aile konutu şerhi bulunmayan taşınmazın davacı tarafın dava dilekçesindeki "rıza alınmaksızın ipotek verildiği" iddiasını kanıtlayamadığı" gerekçesiyle açılan davanın reddine hükmedilmiştir. Davacı kadın vekili; ipoteğin kaldırılması davasının reddinin hatalı olduğunu ileri sürmek suretiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, aile konutu olarak kullanıldığı iddia olunan taşınmaz üzerinde, davalı T7 lehine tesis edilen ipoteğin iptali isteğine ilişkindir (TMK md. 194). Dava, sadece lehine ipotek tesis edilen davalı T7 ve ortağı olduğu şirkete karşı açılmıştır. Konutun, aile konutu olduğu iddia edilerek davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılması istendiğine ve dava, rızası gereken eş tarafından açıldığına göre, kaldırılması talep edilen ipotek akdinin diğer tarafının da davada, davalı olarak yer alması zorunludur....