DAVANIN KONUSU: İpoteğin Fekki ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki ipoteğin fekki ve manevi tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle ipoteğin fekki talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebinin reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin biriktirdiği para ile taşınmaz satın almak istediğini, davalı banka müşterisi ve ipotek borçlusu olan dava dışı malik ... isimli kişinin satışa çıkardığı, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parselde kayıtlı ... Blok, ......
Bu durumda, cebri icra yoluyla ipoteğe konu borç bedeli tahsil edildiği için mahkemece, taşınmazın üzerine konan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu ...'nin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili dava konusu ipoteğin usulüne uygun olarak tesis edildiğini, şirket temsilcisinin ipotek tesisi konusunda davacı şirketi temsil yetkisinin bulunduğunu, davacı şirketin tüm gelişmelerden haberdar olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece ipotek tesis işleminin geçerli olduğu, şirket müdürünün üçüncü şahıslar lehine ipotek vermeyeceği konusunda herhangi bir yetki kısıtlamasının olmadığı, davacı şirket temsilcisinin şirketin borçlarının teminatı olarak veya üçüncü şahıslar lehine ipotek, rehin, her türlü kefalet ve teminatı verebileceği, verilen ipoteklerin geçerli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
KARŞI OY YAZISI Davacı, aile konutu olan taşmazda, davalı eş tarafından diğer davalı sigorta şirketi lehine ipotek tesis edildiğini belirterek, Türk Medeni Kanununun 194. maddesi gereğince ipoteğin kaldırılmasını istemiştir. Davalı banka iyiniyetli olduğunu savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı banka iyiniyetli olduğunu savunduğuna göre; kanunun iyiniyete sonuç bağladığı durumlarda (TMK md.3) aslolan iyiniyetin varlığıdır. Bu durumda ipotek tesisi tarihinde tapu kütüğünde aile konutu şerhi bulunmadığı dikkate alındığında, davalı bankanın kötüniyetli olduğunu kanıtlama yükü davacıya düşer. Davacı tarafından ipotek alacaklısının kötü niyetli olduğu hususu kanıtlanamamıştır (TMK. md. 1023). Gerçekleşen bu durum karşısında ipoteğin kaldırılmasına ilişkin istemin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulü isabetsiz olduğundan çoğunluğun onama kararına muhalifiz....
Somut olayda, taşınmaz üzerinde haciz tarihinden önce .... lehine tesis edilmiş 08.09.2009 tarihli ipoteğin mevcut olduğu görülmüştür. Bu durumda, mahkemece; lehine ipotek şerhi olan bankadan ipoteğin mahiyeti, verilme nedeni sorularak, zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise, haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenip ödenmediği tespit edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/07/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin, haczedilmezlik şikayetine engel teşkil etmemesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak haczedilmezlik iddiasında bulunulmasına engel teşkil eder....
Somut olayda takip dayanağı ilamda, alacaklının, borçlu aleyhine ipoteğin fekki davası açtığı, Mahkemece istemin kabulü ile ipoteğin fekkine ve alacaklı lehine yargılama gideri ile vekalet ücretine karar verildiği ve kararın kesinleşmeden takibe konulduğu görülmektedir. İpotek, sınırlı bir ayni hak olduğundan, ipoteğin fekkine ilişkin davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda takip konusu ilamın icraya konulabilmesi için kesinleşmesi zorunludur. İlam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tabidir. Bir başka anlatımla esas hakkındaki hüküm kesinleşmeden vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm bölümü ayrıca infaz .//.. 2012/2181-2013/5215 -2- ve icra takibine konu edilemez (HGK'nun. 05.10.2005 tarih ve ... E. 2005/554 K.). O halde, şikayetin kabulü gerekirken reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir....
Somut olayda mahcuz üzerine haciz uygulandığı, ancak daha önce taşınmazın tapu kaydında Yapı Kredi Bankası lehine 26.02.2008 tarihli ipotek kaydının olduğu, Yapı Kredi Bankası cevabında ipoteğin 22.10.2013 tarihinde fekkedildiğinin bildirldiği görülmüştür. O halde, mahkemece ipotek alacaklısı bankadan, ipotek borcunun haciz tarihinden önce ödenmiş olup olmadığı araştırılmalı, ipotek borcu haciz tarihinden önce ödenmiş olmasına karşın, ipoteğin kaldırılmamış olmasının meskeniyet şikayetinde bulunmaya engel oluşturmayacağı düşünülmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Bankası A.Ş. lehine 20/09/2013 tarihli ipotek kurulduğu, adı geçen bankanın 14.12.2015 tarihli cevabi yazısına göre ipoteğin devam ettiğinin ve borçlunun bankadan kullandığı her türlü kredinin teminatı olarak verildiğinin bildirildiği ve zorunlu ipotek olmadığı görülmüştür. Bu durumda ipotek konusu borcun şikayete konu haciz tarihinden önce ödenmemiş olduğu ve ipoteğin zorunlu ipotek nevinden olmadığı sabit ve tartışmasız olduğuna göre meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....