yönlendirdiklerini, taşınmazda ki payın devrinin müvekkiline bildirilmediğini, Medeni Kanun'nun 733.maddesi gereği yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığı ile bildirilmesi gerektiğini, bu durum ile davalı ve babasının kötü niyetli olduğunun anlaşıldığını, intifa hakkı konusu taşınmazın 1/2 hissesi olmasına rağmen gayrimenkulün tamamı intifa hakkına dayanılarak kullanılmaya çalışıldığını, bu nedenlerle müvekkilinin haberi olmadan yapılan bağış yolu ile tescilin kötü niyetli ve muvazaalı olduğunu, iptal edilmesiyle müvekkilinin şufa hakkının kullanması için intifa hakkının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....
Köyündeki dava konusu taşınmazların tapu kaydında davalı şirket lehine konulan intifa ve irtifak hakkı şerhlerinin iptali ile Hazine adına yazılmasını talep etmiştir. Mahkemece kayıtlardaki intifa ve irtifak hakkı şerhlerinin iptaline ve silinmesine karar verilmiştir. Ancak 557 sayılı parselde bulunan kullanım şekline ilişkin irtifak hakkı şerhinin Hazine adına yazılmasına ilişkin bir karar verilmemiş olması bozma nedeni ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK'nun 438/VII maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hüküm fıkrasının 3.bendinde 557 parsel ile ilgili kısımda yer alan "... İrtifak/ intifa hakkı şerhlerinin iptaline ve tapudan terkinine, irtifak hakkı şerhinin Hazine adına yazılmasına" ibaresinin eklenmesine, hükmün değiştirilmiş ve DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, 12.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
-KARAR- Davacı vekili, davalının maliki bulunduğu taşınmaz üzerine davacı lehine 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edilip, intifa bedeli karşılığında 984,948 TL ödeme yapıldığını, Rekabet Kurulu kararları uyarınca intifa hakkının terkin edilmek zorunda kalındığını iddia ederek, intifa sözleşmesinin ifası hukuken ve fiilen imkansız hale gelen kısmı için ödenen ve kıstelyevm usulü ile hesap edilmiş olan kısmın denkleştirici adalet prensibi uyarınca hesaplanmış 733.657,92 TL'nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu sözleşmenin tarafların iadesi ile sona ermediğini, davacının talebinin yenileme olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı vekili 18/12/2014 havale tarihli dilekçesi ile davanın zamanaşımına uğradığını, iki yıllık zamanaşımı süresi içinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı davanın açılabileceği, müvekkili şirketin malvarlığında zenginleşme olmadığını bildirmiştir....
DAVA Davacı asil dava dilekçesi ile; maliki olduğu 190 ada 2 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde 23.01.1974 tarihinde İstanbul Üsküdar nüfusuna kayıtlı ... ve...'den olma ... lehine intifa hakkı tesis edildiğini, lehine intifa hakkı tesis edilen ...'ın .... 1332 (.... 1914) doğumlu olup vefat ettiği bilgisinin haricen öğrenildiğini, dava konusu taşınmaz üzerinde kurulan intifa hakkının terkinine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, Denizli ili, .... ilçesi, .... Mahallesi 190 ada 2 parselde kayıtlı taşınmazın tapuda ... (... ve... kızı 01.07.1916 Langaza doğumlu T.C ....) lehine olan intifa hakkının Hatice'nin ölüm kaydı nedeniyle tapudan terkinine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/191 Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasının grup muafiyeti içerisinde bulunan beş yıllık sürenin henüz dolmaması nedeniyle erken açıldığından reddedildiğini, 14.05.2008 tarihli protokolde de kararlaştırıldığı üzere, tesis edilen intifa hakkının ilerleyen zamanlarda ifasının imkansız hale gelmesi halinde, kullanılmayan döneme isabet eden süreye kıstelyevm usulü ile hesaplanacak tutarın müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, iade edilmesi gereken bedelin güncellenerek güncellenmiş bedelin iadesi gerektiğinin Yargıtay'ın emsal kararlarıyla sabit olduğunu ileri sürerek, intifa hakkının ve dikey ilişkiye konu tüm sözleşme ve protokollerin Rekabet Kurulu kararları çerçevesinde süresinden evvel sona ermesi nedeniyle, sözleşmelerin hukuken ve fiilen imkansız hale gelen kısmı için ödenen ve kıstelyevm usulü ile hesap edilen 48.859,00 TL'nin denkleştirici adelet prensibi uyarınca, ödeme tarihinden sözleşmelerin sona erdiği 14.05.2013...
Davalı vekili, Rekabet Kurulu’nun kararları gereği yasal zorunluluk nedeniyle intifa hakkının geçersiz hale geldiğini, davalıya atfedilecek bir kusur ve kabahat olmadığını, davalının ödemelerini yaptığını, herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalıya ait taşınmaz üzerine davacı lehine 05.12.2003 tarihinde 10 yıl süreli tesis edilen intifa hakkının, Rekabet Kurulu kararları doğrultusunda süresinden önce sona erdiği, intifa hakkı bedelinin kullanılmayan süreye isabet eden kısmının mahkemece benimsenen bilirkişi raporu ile 32.132,00 USD olarak tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 32.132,00 USD'nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine dair hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onanmasına karar verilmiştir....
- KARAR - Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen İntifa Hakkı Tesisi Ve Yatırım Hakkındaki Protokol ve ekleri uyarınca dava konusu akaryakıt istasyonunun kullanma, yararlanma ve tasarruf haklarının 07.08.2025 tarihine kadar davacı şirkete bırakıldığını, söz konusu akaryakıt istasyonunun, tapusal hakka istinaden imzalanan bayilik sözleşmesi tahtında Shell akaryakıt istasyonu olarak faaliyet gösterdiğini, Rekabet Kurumu kurumsal internet sitesinde 12.03.2009 tarihinde yayınlanan genel duyuru ve akabinde vermiş olduğu emsal niteliğindeki Kurul Kararları ile önceki emsal kararlar ve yerleşik uygulamanın değiştirilmiş olduğunu, bunun üzerine Danıştay nezdinde yürütmeyi durdurma talepli olarak iptal davaları açılmışsa da taleplerinin reddedilmiş olduğunu bu nedenle dava konusu akaryakıt üzerinde hukuken intifa hakkının kullanılamaz hale geldiğini, intifa bedelinin kullanılmayan döneme isabet eden süreye kıstelyevm usulü ile hesaplanacak tutarın müvekkili şirkete iade edilmesi...
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; dava tarihinde taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve intifa hakkı sona erdirilmemiş ise de; yargılama aşamasında sözleşmenin Rekabet Kurulu kararına dayanılarak feshedildiği, intifa hakkının da 28.11.2011 tarihinde terkin edildiği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi 18.09.2005 tarihinde imzalanmakta 2002/2 sayılı tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden 18.09.2010 tarihine kadar yararlanıldığı, 5 yılı aşan süre bakımından 4054 sayılı Yasanın 56. maddesi uyarınca geçersiz hale geleceği ve ifada bulunan tarafın yerine getirdiği edimleri isteme hakkı ortaya çıkacağı, davalının iade borcunun B.K 63-64 maddelerine tabi olacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile intifa hakkının belirlenen süre sonuna kadar geçerli olacağı inancıyla yapılan ödeme karşılığı 179.073,24 TL, yatırım destek katılım bedeli olarak yapılan ödeme karşılığı 55.056,70 TL olmak üzere toplam 234.129,94 TL'nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans...
Mahallesi ... sokak ile, ... sokak kesişiminde kalan açık alanın (Park alanı olduğu için tapu kaydı bulunmadığını, (İşletme - Kullanma Hakkı), taşınmazların ... sermaye artırımına esas olarak 5 (Beş) ve 10 (On) yıllığına intifa hakkının ve kullanım (işletme) hakkının verilmesinin düşünüldüğünü, bu nedenle intifa ve işletme hakkına esas taşınmaz malların ve üzerlerinde bulunan tesislerin 5 ve 10 yıllık intifa ve işletme hakkı değerinin tespit edilmesi için uzman bilirkişiler tarafından bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek, belirtilen taşınmazların, taşınmazlar üzerindeki binaların, tesislerin birlikte ve ayrı ayrı 5 - 10 yıllık intifa hakkı ve kullanım (işletme) hakkının değerlerinin Mahkememiz tarafından bilirkişi marifeti ile tespitine, alınan bilirkişi raporunun taraflara tebliğine ve tespit taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hâle gelmişse malik bozulan yararlar dengesini ileri sürerek hâkimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebilir. 5. Kaldı ki, bu gibi durumlarda intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Her ne kadar intifa hakkının sona ermesi sebeplerini sayan Türk Medeni Kanunu'nun 796 vd. maddelerinde eşyaya bağlı irtifak haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanunu'nun 785 inci maddesinin kıyasen uygulanması gerekir. 3. Değerlendirme 1....