Ltd.Şti., takibe konu senet üzerindeki imzanın borçlu şirket yetkililerine ait olmaması ve böyle bir borcun da bulunmaması nedeniyle imzaya ve borca itiraz ederek icra mahkemesine başvurduğu, ancak davalı olarak icra dosyasında alacaklı olan ... 'ın gösterilmediği ... isimli şahsa karşı dava açıldığı, mahkemece, davanın imza itirazı yönünden kabulü ile takibin durdurulduğu ve para cezası ve tazminata karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda; borçlu imzaya ve borca itirazda bulunurken icra takip dosya numarası olarak ... 1. İM. 2015/26018 esas sayılı dosyasını belirtmiş ancak alacaklı olarak da ... isimli bir şahsa karşı dava açmıştır. Yasal dosya ile gönderilen icra dosyasının incelenmesi ile lehtarı ..., keşidecisi ... ve Tel.San. Ltd. Şti. olan bononun alacaklı ... tarafından takibe konulduğu görülmektedir....
Borçlunun başvurusu İİK’nun 170. maddesine dayalı imza itirazı olup, imzanın hükme esas teşkil edecek yeterli bilirkişi raporuyla borçlu şirket temsilcisinin eli ürünü olduğu anlaşıldığından, ... 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin imzaya itirazın reddine dair 11.04.2013 tarih ve 2012/85 Esas, 2013/290 Karar sayılı kararının onanması gerekirken, Dairemizce maddi hataya dayalı olarak bozulduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : 1- Dairemizin 19.09.2013 tarih ve 2013/19525 E. 2013/29185 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına, 2- Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile ... 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 11.04.2013 tarih ve 2012/85 E. 2013/290 K. sayılı mahkeme kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlunun başvurusu bu hali ile İİK'nun 168/4. maddesine dayalı imzaya itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 170. maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 3. fıkrasında “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......
Mahkemece, bozmaya uyularak, yapılan yargılama sonucunda....Karar sayılı imzaya itiraz davasında alınan 29/12/2010 tarihli bilirkişi raporuna göre bonolardaki imzanın davacıya ait olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. İcra Hukuk mahkemesince verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Bu mahkemede yapılan bilirkişi incelemesi genel yetkili mahkemede kesin delil olarak kabul edilemeyeceğinden, bu bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilemez. Bu durum karşısında mahkemece davacı tarafın bonolar üzerindeki imzaya itirazı üzerinde durulup bonolardaki imzasıyla ilgili olarak imza incelemesi yaptırılıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir....
nun 168/4. maddesine dayalı imzaya itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK.'nun 170. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 3. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur.” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK.'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Şanlıurfa 1....
Borçlunun başvurusu bu hali ile İİK'nun 168/4. maddesine dayalı imzaya itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 170. maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 3. fıkrasında “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İzmir 8....
Somut olayda, takip dayanağı bonoda lehtar sıfatını taşıyan takip alacaklısı tarafından keşideci borçlu hakkında icra takibi yapıldığı, mahkemece, borçlunun imzaya itirazının kabul edildiği görülmektedir. Bu durumda lehtar, takibe konu bonodaki imzanın keşideci borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığını kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı, imzaya itirazı kabul edilen keşideci borçluya karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu kabul edilmelidir. O halde, mahkemece, İİK.’nun 170/son maddesi uyarınca; alacaklının, takip konusu asıl alacağın % 20'sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10'u oranında para cezası ile sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Davacı, davalı ile yapılan profesyonel futbolcu sözleşmesinden doğan hizmet ücreti alacağı karşılığı verilen senet bedelinin tahsili isteminde bulunmuş, davalı ise senetteki imzanın kulübü temsile yetkili kişi tarafından atılmadığını savunarak imzaya itiraz etmiştir.Dava konusu 15.05.2013 düzenleme tarihli 142.625 TL bedelli bono üzerindeki borçluya atfen atılan imzaya ilişkin davalının itirazı bulunduğu gözetilerek mahkemece davaya konusu senet üzerinde imza incelemesine esas olmak üzere, davalı ... temsile yetkili kişilerin mukayeseye esas imza örneklerinin ilgili yerlerden temin edilerek, temin edilecek imza örnekleri esas alınmak suretiyle mahkeme ve taraflar ile Yargıtay’ın denetimine elverişli bilirkişi raporu aldırılmak suretiyle hüküm tesisi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
Somut olayda, Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği’nin 08.3.2019 tarihli raporunda; imzanın, borçlunun eli ürünü olup olmadığı yönünde menfi yada müspet kanaat bildirilemediği, alacaklının bu rapora itirazı üzerine alınan Adli Tıp Kurumu’nun 13.9.2019 tarihli raporunda da imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirildiği görülmektedir. Bu durumda bilirkişi raporlarında yer alan belirsizliğin borçlu lehine yorumlanması zorunludur. Zira takibe başlayan ve icra dosyasına sunduğu bonodaki imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklı olup, bu iddiayı ispat külfeti de alacaklıya aittir (HGK’nun 26.04.2006 tarih ve 12-259/231 sayılı kararı). O halde, mahkemece alınan raporların içeriğine göre, borçlunun imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeler ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
A.Ş. olan 110.000 TL'lik senetteki imzanın tarafına ait olmadığını, imzaya ve yetkiye itiraz ettiğini, ikametgahının İstanbul olduğunu, yetkili mahkemenin ve icra müdürlüğü'nün İstanbul Anadolu Mahkeme ve İcra Müdürlüğü olduğunu, haksız ihtiyati haciz dolayısıyla alacaklı tarafından alınan teminatın iade edilmemesini ileri sürerek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. İhtiyati haciz isteyen vekili; İtiraz eden vekilinin beyanlarını kabul etmediklerini, İİK'nın 265. maddesinde itiraz sebeplerinin tek tek sayıldığını, borçlunun imzaya itirazı hususunun bu maddede sayılmadığını savunarak itirazın reddini istemiştir....