Borçlunun icra mahkemesine yukarıda belirtilen başvurusu ilama aykırılık şikayeti niteliğinde değildir. Şikayet İİK.nun 16/1 maddesinde öngörülen 7 günlük yasal süreden sonra 17.11.2014 tarihinde yapılmıştır. Şikayetin süresinde olmadığı görülmekle süreden reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, ödeme emri tebliğ usulsüzlüğü şikayeti ile ilama aykırılık ve ilamın bölünmezliği ilkesi gereğince aynı ilama dayalı olarak birden fazla takip yapılamayacağı şikayetlerine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile sair yasal mevzuat 3....
(HMK b. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karış 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 01.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlunun takipte ilama aykırı olarak faiz talep edildiği yönündeki iddiası ilama aykırılık şikayeti olup bu tür şikayetler kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle süresiz olarak İcra Mahkemesi önüne getirilebilir. (HGK'nun 21.06.2000 tarih 2000/12-1002 sayılı kararı). Bu nedenle şikayet süreye tabi değildir. Mahkemece ilamda hükmedilen ve ödenmeyen nafaka alacağına işlemiş faiz talebinin yerinde olduğundan da bahsedilmiş olup, bu kabulü yerinde görüldüğünden süre aşımı nedeniyle şikayetin reddi isabetsiz ise de istem reddedildiğinden sonucu doğru Mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir. Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının İİK'nun 360. HUMK'nun 432.maddeleri uyarınca ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Dava İİK'nun 16,41 maddeleri uyarınca açılmış ilama aykırılık şikayetidir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, ilama aykırılık şikayeti süreye tabi olmamakla birlikte ödeme iddiasının 7 günlük hak düşürücü süre içinde yapılması gerektiğine, ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....
Bu nedenle Mahkemece, yukarıda da açıklandığı üzere borçlunun İcra Mahkemesi'ne başvurusu süreye tabi olmayan çocuğun takipte taraf ehliyeti olmadığına yönelik şikayeti ilama aykırılık niteliğinde şikayet olup, her zaman mahkeme önüne getirilebileceğinden, bu şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu hususta olumlu olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk dairesinin 2023/584 Esas sayılı ilamında açıkça ilama aykırılık nedeniyle bozma kararı verildiğinin belirtildiğini, dava konusu şikayet ilama aykırılık şikayeti olup kamu düzenine ilişkin olması ve süresiz şikayete tabi olması sebebiyle tekrar hesabın bilirkişisine dosyanın tevdi edilmesine gerek olmadan davanın kabulü gerektiğini, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmede; Dava, 04/04/2022 tarihli icra emrinin, 11/11/2022 tarihli dosya kapak hesabının ve 11/11/2022 tarihli bakiye borç muhtırasının iptaline ilişkindir....
Alacaklı tarafından başlatılan işçi alacağına dayalı ilamın icrasına ilişkin takipte, borçlunun ilama aykırı olarak faiz hesaplanması sonucu bakiye dosya borcu çıkarılması ile borç muhtırası işlemini şikayet konusu yaptığı; mahkemece, icra emrinde yazılı alacak miktarı ve faiz oranlarının kesinleşmiş olması nedeni ile buna ilişkin şikayette bulunulamayacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir. Borçlunun takipte ilama aykırı olarak fazla alacak talep edildiği yönündeki iddiası ilama aykırılık şikayeti olup kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebilir. (HGK'nun 21.06.2000 tarih, 2000/12-1002 sayılı Kararı). Bu nedenle mahkemece, borçlunun faiz oranının ve miktarının ilama aykırı şekilde talep edilerek hesaplandığı iddiası hakkında, işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir....
Borçlu ... vekili, yapılan takipte faiz hesaplamasının yanlış olduğunu borçlu bankanın harçtan muaf olmasına rağmen dosya hesabında harç hesaplaması yapılmasının ilama aykırılık teşkil ettiğini belirterek, icra emrinin iptalini istemiş, Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda faize yönelik şikayetin reddine karar verilmesi üzerine hüküm borçlu vekili tarafından harca yönelik şikayetinin değerlendirilmediği gerekçesiyle temyiz edilmiştir. Borçlu vekilinin, İcra Mahkemesi'ne başvuru nedenleri arasında borçlu bankanın her türlü harçtan muaf olduğu, bu nedenle harcın dosya hesabında yer almasının hatalı olduğu yönünde de şikayeti bulunmaktadır. HMK'nun 297/.... maddesi uyarınca İcra Mahkemesi'nce bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmelidir. Anılan hususta karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Somut olayda, borçlu vekilinin İcra Mahkemesi'ne başvuru nedenleri ilama aykırılık şikayeti niteliğindedir. Bu durumda Mahkemece, taraflar gelmese bile işin esası incelenerek gereken kararın verilmesi yerine yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye rağmen HMK'nun 150. maddesi uygulanarak "dosyanın işlemden kaldırılması", daha sonra da "davanın açılmamış sayılması" yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....