Somut olayda, İstanbul Anadolu Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğü’nce Eskişehir İcra Müdürlüğü’ne yazılan 11/06/2021 tarihli haciz talimatı ile, borçuya ait Eskişehir ili Tepebaşı ilçesi Tunalı Mah., 1260 ada, 294 parsel, 11 nolu bağımsız bölümün kıymet takdirinin yapılmasının istendiği, bu talimat uyarınca konulan haczin yukarıda açıklanan şekilde "nokta haczi" niteliğinde olduğu anlaşılmakla, kıymet takdirine itiraza ilişkin şikayetini inceleme yetkisi, haciz kararını veren esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesine ait olup, anılan yetki, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğinde olduğundan mahkemece re'sen nazara alınmalıdır. Bu nedenle şikayeti inceleme yetkisi İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesine aittir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddesi gereğince; İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 17/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak, talimat yazısı, borçluya ait menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. kişilerdeki hak ve alacakların haczi yönünde ve genel nitelikli olmayıp da, belli bir malın haczini isteyen "nokta haczi" biçiminde yazılmış ise, bu halde anılan hacizle ilgili şikayet, talimatı yazan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince incelenir. Bir başka deyişle böyle hallerde İİK'nın 79. maddesi hükmü uygulanamaz. Somut olayda, İzmir 14....
nun 35. maddesi gereğince yapıldığından geçerli bir tebligat olarak kabul edilemeyeceği görülmektedir. Bu durumda, mernis adresi bulunmayan borçluya yapılan 12.02.2015 tarihli satış ilanı tebliğ işleminin, borçluya aynı adreste daha önceden yapılmış usulüne uygun bir tebliğ işlemi bulunmadığından usulsüz olduğunun kabulü gerekmektedir. Öte yandan, mahkemenin, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 25.6.2015 tarih ve 2015/250 E. - 2015/537 K. sayılı dava dosyasında borçlunun da taraf olması nedeniyle, o dosyada yapılan tebliğ işlemleri ile şikayete konu ihaleden haberdar olduğuna ilişkin gerekçesinin ise, söz konusu dava dosyasında borçluya yapılan tüm tebligatların T.K.'nun 35. maddesine göre yapılması nedeniyle usulsüz olduğu anlaşıldığından, kabulü mümkün değildir. İİK.nun 134/2. maddesi hükmü gereği ihalenin feshini ilgililer ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde isteyebilirler....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Esas ve birleştirilen davanın davacısı vekili, davalı borçlu ...'ın aleyhine hükmedilen alacağın tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 22.6.2009 tarihinde kayınbiraderi davalı ...'a, onun da 8.4.2010 tarihinde davalı ...'a sattığını, taşınmazın halen borçlu ve ailesi tarafından kullanıldığını belirterek davalılar arasındaki muvazaa satış işleminin iptali ile alacak miktarıyla sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesini talep etmiştir. Davalı ... davanın reddini savunmuştur. Davalı ... dava konusu taşınmazı 22.6.2009 tarihinde alıp 8.4.2010 tarihinde sattığını belirterek davanın reddini istemiştir....
İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde, anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Açıklanan maddelere göre, birden fazla alacaklının bulunduğu böyle durumlarda, icra müdürlüğünce, öncelikle İİK.nun 140.maddesi gereğince sıra cetveli yapılmalı ve alacaklılara, diğer alacaklara yönelik itirazlarını ileri sürme imkanı tanınmalıdır. Somut olayda, ihale konusu aracın kaydında birden fazla haczin bulunduğu ve şikayetçinin, vergi alacağı olduğunu iddia ettiği görülmektedir. Şikayetçinin alacağının rüçhanlı olup olmadığı, sıra cetveli yapıldıktan sonra itiraz halinde tartışılacak bir husus olup, bu aşamada icra müdürlüğü sıra cetveli düzenlemekten imtina edemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan ilamlı takipte borçlu, diğer fesih sebepleri yanında kendisine yapılan satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshini talep etmiş, mahkemece talebin reddine karar verilmiştir. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir....
Somut olayda, borçluya tebliğe çıkarılan satış ilanının, “Muhatabın o anda adreste bulunmaması sebebiyle muhatap ile birlikte aynı çatı altında, beraber sürekli oturduğunu beyan eden, tebligatı almaya ehil ve reşit babası İbrahim Bostancı’ya tebliğ edildi.” şerhiyle 02/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, tebliği alan İbrahim Bostancı’nın şikayete konu icra takibinin diğer borçlusu olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda borçlu ... ile icra takibinin diğer borçlusu İbrahim Bostancı arasında menfaat çatışması bulunduğundan, anılan tebliğ işleminin hasma tebliğ yasağına ilişkin Tebligat Kanunu'nun 39. maddesi hükmüne aykırı olduğunun kabulü gerekir. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, Dairemizin süreklilik arz eden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir....
Böylece HMK'nın 125. maddesi 1086 sayılı yasanın 186. maddesinden farklı olarak dava konusunun davacı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin hukuk gereği davacı sıfatı ve buna bağlı olarak dava takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile süreceği esasını getirmiştir. Bu usul kuralının kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır. Bu durumda, dava açan paydaşın taşınmazı devrettiği kişiye tebligat yapılmadan ve davadan haberdar edilmeden sonuca gidilmesi isabetli olmayacaktır. Sonuç olarak HMK'nın 125/2. maddesi düzenlemesi açık olup, gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere dava konusunun devri ile devredilen şey üzerindeki tasarruf hakkı devreden yönünden sona erdiğinden dava hakkı da kalmayacak, tüm tasarruf yetkisi ve doğal olarak dava hakkı da yeni malike geçecektir....
Kısaca burada satış bedelinin toplamı değil temerrüde rağmen bir kısım ödeme yapılmıştır. Ne alacaklıya hapis hakkı kullanma yetkisini sağlayan 10.7.1940 tarih 1939/2 E. 1940/77 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve ne de genel hapis hakkını düzenleyen Türk Medeni Kanununun 950.maddesi geçersiz satış sebebi ile kısmi ödeme yapan alacaklıya hapis hakkı kullanma yetkisi tanımamıştır. Kısaca söylemek gerekirse hapis hakkı geçersiz sözleşmeyle kararlaştırılan satış bedelinin tamamı ödenmişse kullanılabilir. Aksi halde alacaklının iyiniyetinden bahsedilemez. Dosyada bulunan ve tarafların emsal olarak sundukları kararlarda da hapis hakkının ancak satış bedelinin tamamı ödenmişse kullanılabileceği ilke olarak kabul edilmektedir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, İİK'nın 134. maddesi uyarınca ihalenin feshi istemine ilişkindir. Soma İcra Müdürlüğünün 2020/100 Tal. sayılı dosyasının incelenmesinde; davaya konu aracın 138.000,00 TL muhammen bedelle ihaleye çıkarıldığı, 16/05/2022 tarihinde yapılan ihale ile 115.200,00 TL. bedelle davalı T6 satıldığı anlaşılmıştır. İİK.nun 114. maddesi uyarınca, menkul ihalelerinde satış ilanının borçluya tebliği zorunlu değil ise de; borçluya tebliğine karar verilmesi halinde, tebliğ edilmemesi ihalenin feshi sebebidir. Ancak, aynı satış kararında, çıkarılan tebligatın sonuca etki etmemesine karar verilmesi halinde ise, tebligatın çıkartılması zorunlu ise de; tebliğ edilip edilmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Somut olayda, satış kararında; "yeteri kadar satış ilanının hazırlanarak ilgililere tebliğine, İİK 114. maddesi gereği ilgililere ve borçlulara çıkartılacak satış ilanının bila tebliğ iade olması halinde satışa etki etmemesine" karar verildiği görülmüştür....