Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde ve dava değeri 5.347,24 TL üzerinden açıldığı anlaşılmakla ; Davacı yan davalı ile cari hesap ilişkisi olduğunu ve de davalı adına kargo taşıması yaptığını ve de cari hesaptan kaynaklı takip tutarı kadar alacaklı olduğunu savunmuştur. Davalının yetki yönünden yaptığı itiraz öncelikle incelendiğinde ; Dava ve takip konusu, faturaya dayalı bir miktar para alacağı olup, talep edilen borç TBK 89. maddesi uyarınca götürülecek borçlardandır. İİK 50 ve TBK 89 maddeleri gereğince, para borcunun ifa yeri alacaklının yerleşim yeri olduğundan Mahkememiz 'in ve de İcra dairesinin yetkili olduğu anlaşılmıştır....
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Dava konusu haciz mahalline ilişkin borçlu ve üçüncü kişi arasında 29.09.2014 tarihli devir sözleşmesi dosyaya sunulmuştur. Sözleşmenin hastane kadrosu, demirbaşlar, ruhsat devrini de kapsadığı anlaşılmaktadır. Devredilen işletmede haciz yapılabilmesi, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlıdır. Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabilir. Ayrıca, İİK'nin 44. maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi işletmenin devrini sakatlamaz. Anılan hükmün yalnız cezai yaptırımı vardır. (İİK mad. 337/a) Aktiflerin devredenin malvarlığından çıkmamış kabul edilmesini, yani haczedilmesini sağlayacak tek yol, muvazaanın iddia ve ispat edilmesidir....
İş Mahkemesinin 2009/786 esas sayılı dosyası ile dava açtığı, davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve verilen kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Hukuki ilişkinin tarafı olmayan üçüncü kişiler kural olarak borçtan sorumlu değildir. Ancak üçüncü kişilerin hukuki ilişkinin alacaklı tarafını zarara uğratmak amacıyla borçlu ile yaptıkları kimi tasarruflar kanunlarla iptal edilebilir muameleler olarak kabul edilmiş ve alacaklıya TBK 19; İİK 277 vd. maddelerinde düzenlendiği gibi alacağın tahsili zımnında imkan tanınmıştır. Esasen bu düzenlemelerin amacı alacaklıya zarar vermek için yapılan tasarrufları onun yönünden geçersiz kılmak ve tasarruf konusu mal üzerinde alacaklıya cebri icra yetkisi tanımaktır. Kanun koyucu tarafından üçüncü kişi ve borçlunun alacaklıya yönelik bir çeşit haksız fiili olarak kabul edilen TBK 19. maddedeki düzenleme ile İİK 277 ve devamı maddelerindeki düzenleme ancak belirli şartların gerçekleşmesi durumunda uygulanabilir....
İlk derece mahkemesi 11/11/2021 tarihli ara kararı ile; İİK 257 vd md uyarınca yaklaşık ispat koşulları oluşmadığını belirterek ihtiyati haciz talebini reddetmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece İİK 257 md göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, İİK 280 md uyarınca talebin değerlendirilip kabul edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, İİK.nın 277 ve devamı maddeleri tasarrufun iptaline ilişkindir....
b) Asıl sözleşmenin kurulması ile simsarın faaliyeti arasında nedensellik ilişkisi bulunmalıdır. TBK. m. 521/1 bu şartı, "yaptığı faaliyet sonucunda" sözleriyle ifade etmiştir. Bu şartın aksi de kararlaştırılabilir. c) TBK. m. 523'de düzenlenen ve simsarın ücret ve giderlere ilişkin alacağının kaybı sonucunu doğuracak durumlardan birinin gerçekleşmemesi gerekir (Yavuz, Cevdet: Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, 9. Baskı, İstanbul 2011, s.604 vd). Somut olayda; davacı, davalı ile aralarında tellallık sözleşmesi düzenlendiğini, edimini yerine getirdiğini, davalının sözleşmeye aykırı davrandığını, komisyon ücretinin ödenmediğini, yaptığı icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Yukarıda belirtildiği üzere tellallık(simsarlık) ilişkisi, tellal(davacı) ile iş sahibi(davalı) arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur....
Mahkemece tasarruf tarihinden itibaren İİK 278. maddesinde öngörülen iki yıllık ve 5411 sayılı Yasanın 138. maddesindeki 9 aylık sürelerin geçtiği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, ... ... Yönetim A.Ş., davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın İİK'nın 278. maddesindeki süre geçtikten sonra açıldığı düşüncesi ile reddine karar verilmiş ise de, toplanan deliller hükme yeterli değildir. Tasarrufun iptali halleri, ivazsız tasarruflar (İİK 278), aciz halinde yapılan tasarruflar (İİK 279) ve zarar verme kastı ile yapılan tasarruflar (İİK 280) olarak belirlenmiş olup, bu iptale tabi tasarruflar haciz, aciz veya iflasın açılması tarihinden geriye doğru İİK 278. maddesinde 2 yıl, İİK 279. maddesinde 1 yıl ve İİK 280. maddesinde ise 5 yıllık süre ile sınırlandırılmıştır....
Bilindiği üzere, uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır. 6100 Sayılı HMK'nun 33. maddesi gereğince olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme mahkemeye aittir. Davacının isteği alacağa ilişkin olduğundan istemin ihtiyati haciz olduğunun kabulü gerekir. 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır. Alacak haksız eylem iddiasına dayandığında TBK.'nun 117/2 maddesi gereğince daha önce temerrüde düşürülmemiş olsa bile dava açılmış olmakla temerrüt ve muacceliyet koşulu oluşacaktır....
TBK' nun kefalete ilişkin düzenlemelerin yer aldığı 583. vd. maddeleri uyarınca kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet tarihinin kefilin kendi el yazısı ile yazılması, bunların yanı sıra, kefil kefalet tarihinde evli ise eşinin kefalete ilişkin rızasının bulunması gerekmektedir. Diğer taraftan icra dairesinde alınan kefaletler İİK 38. madde uyarınca ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Bu bakımdan icra kefaletinin geçersizliğine yönelik iddia; genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, yargılamayı gerektirmekle birlikte, İİK 38. Maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, yani icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekilde şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir....
Mahkemece; davanın genel kredi sözleşmesine dayalı olarak davacı bankanın yapmış olduğu takibe itirazın iptali olduğu, taraflar arasında yapılan ibra s özleşmesine göre davacı bankanın davalılardan alacağının olmadığını ve alacağını tahsil ettiğini belirttiğini, mevcut durum itibariyle TBK 132. Maddesine göre, ibra sözleşmesi ile borç tamamen ortadan kaldırıldığından, davanın reddi ile İİK 67/2 maddesindeki şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili; 30/03/2018 tarihinde yapılan kısmi ödeme ile hataen dosya kapama ve bilgilendirme belgesinin borçlulara verildiğini, ancak dava dışı müvekkili banka müşterisi olan ......