HUKUK DAİRESİ TEMEL GÖREV BÖLÜMÜ: Madde 4: "TTK'nın 4. maddesinin atfıyla, Türk Borçlar Kanununda yer alan, işletmenin satılma ve değiştirilmesi (TBK. m. 202- 203), yayım sözleşmesi (TBK m. 487- 501), kredi mektubu ve kredi emri (TBK m. 515- 519), ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları (TBK m. 547- 554), ticari nitelikli havale (TBK m. 555- 560), saklama sözleşmeleri (TBK m. 561 vd.) ilişkilerinden kaynaklanan alacak davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar, " Somut olayda; davacının kripto para olarak adlandırılan çeşitli ekonomik değerlerin alım satılmasına aracılık yapılmasına dair sözleşmeye dayalı alacak talebinde bulunduğu, 16/04/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Ödemelerin Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik uyarınca kripto varlıkların ödemelerde kullanılamayacağı, kripto varlıkların yasal olarak tanımlanmadığı, bu nedenle kripto varlık satımına ilişkin işlemlerin bankacılık işlemi veya finansal hizmet olarak değerlendirilemeyeceği,...
Mahkemece, aciz belgesi ibraz edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesinde davacı taraf borçlusu tarafından yapılan işlemin muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak iptaline karar verilmesini istemiştir. Hukuki sebepleri gösterirken de B.K 18. maddesi belirtildikten sonra talep kısmında dahi muvazaaya dayalı iptal istemiştir. Davalı ... tarafından verilen cevap dilekçesine karşılık yapılan 17.06.2009 tarihli açıklamada da davacı taraf muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemini yinelemiştir. Son celsede yapılan açıklama içeriği de davanın dayanağının İİK 277 vd maddeleri değil B.K 18. maddeye dayalı iptal istemi olduğunu göstermektedir. Bu durumda davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı B.K 18. maddesine göre açılmış iptal istemine ilişkin olduğu kabul edilerek o çerçevede inceleme yapıp sonucuna göre karar verilmesi yerine yazılı şekildeki tavsif ile hüküm tesisi isabetli değildir....
Şti. ile Bursa Büyükşehir Belediyesi arasında Kent Hali 1 numaralı dükkan için 01.01.2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzalandığı, dolayısıyla 1 numaralı dükkanda ... şirketinin kiracı olarak bulunduğu, bunun da dikkate alınması gerektiği, ticari işletme devri ve buradan hareketle de TBK Mad. 202 uyarınca ileri sürülen davacı iddiasının ve taleplerinin ise; borçlu ile davalılar arasında TBK Mad. 202 vd. ile TTK Mad. 11 gereğince yapılan bir ticari işletme devri olmaması sebebiyle dikkate alınamayacağı, mahkeme aksi kanaatte ise; davalı ... şirketi ile davalı ... ve .... ' nın dava dilekçesine dayanak icra takipleri sebebiyle davacılara karşı borçlu .... .... Ltd....
Somut olayda, davacı şirkete ait aracın davalıların işleteni ve sürücüsü bulunduğu aracın karıştığı trafik kazasında maddi hasara uğradığı sabit olduğuna göre, 6098 Sayılı TBK un 117/2 inci maddesi uyarınca davacının alacağının haksız eylem tarihi olan 28/07/2022 tarihi itibariyle muaccel olduğu, aracın onarımına yönelik faturalar, kasko sigortası ile davalı tarafın zorunlu trafik sigortasından verilen cevaplar uyarınca davacının alacağının yaklaşık da olsa ispat edildiği, kusur durumu ile alacak miktarının çekişmeli olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince İİK un 257 inci maddesi uyarınca yasal koşulları gerçekleştiğinden belirli bir teminat karşılığında 34 XX 611 plaka sayılı araç üzerine dava değeri ile sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, davalı T3 vekilinin istinaf başvurusu yerinden görülmemiştir....
İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, eldeki davanın İİK 227 vd gereği tasarrufun iptali davası değil TBK md 19'a dayalı muvazaa nedenli tasarrufun iptali davası olduğunu, dava dilekçesinde açıkça YArgıtay kararları doğrultusunda İİK md 277 vd maddelerinden aykırı düşmeyenlerin kıyasen uygulanması talep edildiğini, eldeki davanın TBK md. 19 uyarınca muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası olduğunu, yüksek mahkeme kararları gereğince muvazaalı işlemlerde esasen ortada satış işlemi ve iradesi olmadığından satış bedeli ödenmediğinden yapılan işlemin alacaklılardan mal kaçırma ve kredi temini için göstermelik olarak gerçekleştirildiğinden gerek hak düşürücü süre gerekse de zamanaşamı süresine tabi olmaksızın iptal kararı verilebileceğini, Yargıtay kararlarından da anlaşıldığı üzere davanın TBK md 19'a göre dayandığından yerel mahkemenin i2 ve 5 yıllık sürenin geçtiğine dair kabulünün yerinde olmadığını...
Dava, 2004 sayılı İİK'nun 155 vd. maddesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılmış iflas davasıdır. Mahkememizce ... 20. İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklı ... tarafından borçlu ...Şti. aleyhine 50.023,14-€ asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %10 (-€) değişen oranlarda faizi ile birlikte tahsili talebi ile 03/09/2021 tarihinde iflas yolu ile adi takip başlatıldığı, borçlunun e-tebligat sisteminde kayıtlı "[...] UETS" adresine çıkartılan ödeme emrinin 12/09/2021 tarihinde e-tebligat yöntemi ile tebliğ edildiği, borçlunun takibe itiraz etmediği, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. İflas yolu ile adi takip İİK'nun 155. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olayda iflas takibi kesinleştiğinden iflas talebine ilişkin iş bu davanın açıldığı hususu İİK 158 maddesi uyarınca İİK 166 maddesinde yer alan usul ile ilân edilmiştir. İİK 160 maddesi gereğince davacı tarafça iflas avansı mahkememiz veznesine yatırılmıştır....
Ancak; Her ne kadar dava dilekçesinin talep sonucunda İİK'nin 277. ve devamı maddelerine dayanılmış ise de; davanın konusu olarak, "muvazaa nedeniyle TBK 19. maddesi ile İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali " gösterildiği gibi, dava dilekçesi içeriğinde satış işlemlerinin danışıklı olduğu iddiasının da ileri sürüldüğü anlaşıldığından davanın terditli, yani kademeli olarak açıldığı kabul edilmelidir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların yalnızca icra takibine konu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. TBK'nın 19. maddesine göre, 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın TBK 19 maddesi gereğince açılmış muvazaalı işlemin iptali davası olduğunu, davaya konu taşınmaz üzerine konulmasını talep ettiği tedbir kararının mahkemenin nasıl olduysa dava konusunun tedbir istenen taşınmaz olmadığı gibi bir değerlendirme yaparak taleplerini ret ettiğini, oysa tam da davaya konu taşınmaz ile tedbir istenen taşınmazın aynı olduğunu, telafisi imkansız zararlarının doğmaması için ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin kaldırılmasını istinaf yolu ile talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK 277 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davasıdır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Aciz vesikasının bulunup bulunmadığına yönelik yapılan incelemede: Bu davada, İİK’nın 277 ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı, bir diğeri de alacağın aciz vesikasına bağlanmış olmasıdır. Yani İptal davasının koşullarından biri alacaklının elinde kesin (İİK.143) veya geçici (İİK.105/2) aciz belgesinin bulunması gereklidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra da aciz vesikası alınabilir....
işleminin uygulanmaması, İİK m. 288/2 gereğince bu kararın Ticaret Sicil Gazetesi ve Basın İlan Kurumunda ilan edilmesine, ilgili kurumlara müzekkere yazılmasına, ikinci aşamada ise geçici mühlet içinde İİK m. 289/2 gereğince komiserin alacaklılarla konkordato yapılabilmesi için bir yıl süre ile ve gerektiğinde altı ay uzatılmak kaydıyla kesin mühlet verilmesine, İİK m. 284 vd kesin mühlet kararların uygulanması, üçüncü aşamada kesin mühlet işinde İİK m. 305 vd uyarınca konkordato projesinin tasdiki yönünde karar verilmesini talep ettiği, mahkeme tarafından talep edenin ön projesi ve diğer kayıt ve belgeleri incelenerek mahkemece 11.12.2018 tarihli tensip kararıyla 7101 sayılı yasanın 15. maddesi ile değişik İKK m. 287/1. gereğince "......