Tebliğ işleminin yapılmamış ya da usulsüz yapılmış olması başlı başına ihalenin feshi nedenidir. Satış ilanının tebliğ edilmediği ve usulsüz tebliğ edildiği iddiası ancak ilgilisince ileri sürülebilir. İhalenin feshi istemine ilişkin şikayet dilekçesinde, satış ilanının ihalenin feshini isteyen borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğine ilişkin bir iddiada bulunulmadığından mahkemece resen satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğu gözetilemez. Kaldı ki malı taşınmazı arttırılmaya çıkarılan borçlu, ihaleye katılamaz ve kendisine ihale yapılmaz. Borçlu ancak satıştan önce borcunu ödeyip haczi kaldırtmak suretiyle satışı önleyebilir. Öte yandan, İİK'nun 129. maddesinde öngörülen ihalenin elektronik ortamda verilen en yüksek teklif üzerinden başlatılacağına yönelik düzenleme, elektronik ortamda teklif verilmesi koşuluna bağlıdır....
Bu kural ihalenin düzenli yapılmasını, alıcıların katılacakları saatin önceden tespit edilmesini ve satışın tarafların menfaatine uygun şekilde yapılmasını sağlamaya yöneliktir. Buna göre ihalenin de ilan edilen günde ve saatlerde başlayıp bitirilmesi gereklidir. Ne var ki, ihalenin ilan edilen saatler arasında yapılıp yapılmadığı hususu, kamu düzeni ile ilgili olmadığından, taraflarca ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülmediği sürece, ihalenin satış ilanı ve şartnamesinde belirtilen saatinden daha önce tamamlanmasının, mahkemece resen nazara alınarak ihalenin feshi nedeni yapılamaz. Bir diğer anlatımla, ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvuran şikayetçi tarafından, ihalenin ilan edilen saatte başlayıp sonlandırılmadığının iddia edilmemesi halinde, salt bu nedenle ihalenin feshine karar verilemez. Aksinin kabulü aşırı şekilcilik olup, hak kaybına yol açabileceği tabiidir....
İhalenin, kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olarak yapıldığı durumlarda, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte kişisel yararı olduğunu ispat edemese dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekir. Bu hallerde ihalenin feshinde kamunun da yararı bulunmaktadır. İİK'nun 134/2. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 226. (TBK 281) maddesinde düzenlenen hukuka ve ahlaka aykırı yollara başvurularak ihalenin yapılması halinde, her ilgilinin ihalenin feshini isteyebileceğini düzenlemektedir. İhaleye fesat karıştırıldığının tespiti durumunda, yukarıda belirtilen ilke ve kurallar uyarınca ihalenin, malın tahmini bedelinin üzerinde satılması halinde dahi ihalenin feshi gerekir....
ihalenin feshini talep ve dava ettikleri anlaşılmıştır....
tebligatının usulsüz yapıldığından bahisle ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmıştır....
İİK’nın 134. maddesi pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak eden kişileri ihalenin feshi isteyecek kişiler arasında saymakla birlikte bu kişiler ihalenin feshi isteminde bulunabilmesinin diğer ihalenin feshini isteyecek ilgililere göre daha ağır şartlara tabii tutmuş ihalenin feshi talebinin ihale bedeli üzerinde nisbi harca tabi olduğunu ve ayrıca ihale bedeli üzerinden %5 oranında teminat göstermesinin şart olduğu hükme bağlanmıştır....
ihalenin feshine, yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Örneğin, borçluya kıymet takdiri tebliğ edilmemiş veya borçlunun ihaleden önce süresi içinde usulüne uygun olarak kıymet takdirine itiraz etmiş olması şartı ile malın tahmini değerinin düşük olduğu sebebiyle ihalenin feshi talep edilmiş ise, ihale bedelinin, tahmini bedelden yüksek bulunması, tek başına şikayetçinin ihale dolayısı ile zarara uğramadığını göstermeye yeterli değildir. İhalenin, kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olarak yapıldığı durumlarda, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte kişisel yararı olduğunu ispat edemese dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekir. Bu hallerde ihalenin feshinde kamunun da yararı bulunmaktadır. İİK'nun 134/2. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 226. (TBK 281) maddesinde düzenlenen hukuka ve ahlaka aykırı yollara başvurularak ihalenin yapılması halinde, her ilgilinin ihalenin feshini isteyebileceğini düzenlemektedir....
E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı davalıya ait işyerinde çalışırken iş sözleşmesinin işverence haksız şekilde fesh edildiğini ileri sürüp alacak talep etmiş, davalı ise davacının işe devam etmemesi nedeniyle haklı olarak fesh ettiklerini savunmuştur. Mahkemece, iş akdinin tazminatı gerektirmeyecek şekilde fesh edildiğinin ispat külfetinin davalı işverene ait olduğu, davalının bu yükümlülüğü yerine getiremediği, gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmiş ise de, bu kabul dosya kapsamına uygun değildir. Davacı, davalı işyerinde çalışırken 14/09/2010 tarihinde işverenine gönderdiği ihtarı ile işverinin iş şartlarını ağırlaştırdığından bahsedip, koşulların düzeltilmesini aksi halde işi bırakacağını bildirmiştir. Davalı ise bu ihtara cevabında davacı iddiasının asılsız olduğunu belirtmiştir....
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalı nezdindeki iş sözleşmesinin davalı işverence haksız şekilde fesh edildiği davacının ihbar tazminatına hak kazandığı gibi fazla çalışma, bir kısım aylık ücret ve genel tatil ücreti alacakları da olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı taraflar temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- 4857 sayılı Yasanın 24/II-e maddesine göre işveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse, işçi iş sözleşmesini haklı olarak fesh etme hakkı kazanır. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız şekilde fesh edildiği kabul edilmiş ise de bu kabul dosya kapsamına uygun değildir....