Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, davalı üzerinde kayıtlı 1664 parselin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri uyarınca kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini açıklayarak tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, taşınmazın satışla devralındığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, bozma ilamları uyarınca davanın kabulüne,1664 sayılı parselin tapu kaydının iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir....
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK.nun 440.maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, Dava dilekçesinde taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmesi istenilmiş, Mahkemece 1659 parselin tapu kaydının iptaline karar verilmiş ise de tapu kaydı iptal edildikten sonra taşınmazın kıyı olarak terkinine karar verilmemiştir. Bu hususta karar verilmemiş olması ve onama ilamında gözden kaçırılması maddi hataya dayanmakta olup, tapu sicilinin düzgün tutulmasına dair kararlar kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle kendiliğinden gözönünde tutulması gereken hususlardandır....
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK.nun 440.maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, Dava dilekçesinde taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmesi istenilmiş, Mahkemece 1189 ile 1190 parsellerin tapu kaydının iptaline karar verilmiş ise de tapu kaydı iptal edildikten sonra taşınmazın kıyı olarak terkinine karar verilmemiştir. Bu hususta karar verilmemiş olması ve onama ilamında gözden kaçırılması iş yoğunluğu ve maddi hataya dayanmakta olup, tapu sicilinin düzgün tutulmasına dair kararlar kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle kendiliğinden gözönünde tutulması gereken hususlardandır....
Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı Hazine vekili, davalı üzerinde kayıtlı 1658 parselin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri uyarınca kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini açıklayarak tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, taşınmazın satış yoluyla alındığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, bozma ilamları uyarınca davanın kabulüne,1658 sayılı parselin tapu kaydının iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir....
Şöyle ki; bir taşınmazın geçmişteki ve şimdiki niteliği ile kullanım şekli ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olup, somut olayda olduğu gibi taşınmazın idari yoldan tapuya tescil edildiği durumlarda, tapu kaydının oluştuğu tarihten 15-20-25 yıl öncesine ait farklı evrelerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafının jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye incelettirilmesi ve çekişmeli taşınmazın fotoğrafların çekildiği tarihlerdeki nitelik ve kullanım durumunun belirlenmesi gerekirken, çekişmeli taşınmaza ilişkin tapu kaydı 2001 yılında idari yoldan oluşmasına rağmen sadece 1988 yılına ait hava fotoğrafının incelenmesi ile yetinilmiş; ziraatçi bilirkişi raporunda, taşınmaz bölümünde imar ihyanın tamamlandığı belirtilmesine rağmen, imar ihyanın tamamlandığı tarihe ilişkin somut verilere dayalı her hangi bilgiye yer verilmemiş ve yerel bilirkişi ve tanıkların hüküm kurmaya elverişli olmayan soyut içerikli beyanlarına dayanılarak karar verilmiştir...
Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, İdari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Somut olayda; tapu maliki olarak görünen kişilerin artık nüfus siciline tescili mümkün olmadığından ve dolayısıyla tapu kaydındaki kimlik bilgileri de nüfus kayıtlarına göre düzeltilemeyeceğinden, tapu kayıtlarında intikal yaptırılabilmesi için mahkemece, “dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında tapu maliki olarak görünen ... (...) ile davacıların murisi ... oğlu ...'ın aynı kişi olduğunun tespitine” şeklinde bir tespit hükmü kurulması gerekirken tapu kaydının yanlış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....
Kanun hükümleri uyarınca davalıya satılmış olup Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe satış yoluyla oluşan tapu kaydına değer verileceği, tapu kaydının yolsuz tescil yoluyla oluştuğunun kabul edilemeyeceği, Hazine tarafından 6292 ......
Buna göre; 1- Hakları ihlal eden idari işleme karşı iptal davası için öngörülen dava açma süresi içerisinde doğrudan tam yargı davası açabilirler. 2- Hakları ihlal eden idari işleme karşı dava açma süresi içerisinde iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilirler. 3- Hakları ihlal eden idari işleme karşı açılan iptal davasının karara bağlanması üzerine kararın tebliğinden itibaren dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilirler. 4- Hakları ihlal eden idari işlemin icrası nedeniyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava açma süresi içerisinde dava açılabilirler veya bu dört ayrı tam yargı davası açma süresi içerisinde, 2577 sayılı Yasanın 11. maddesinde öngörülen başvuru yolları da kullanılmak suretiyle sözü geçen tam yargı davaları açılabilir....
ın iştirak halinde malik olduğunu, babasının "... oğlu ..." şeklinde yer alan kaydının "... oğlu ..." olarak düzeltilmesini istemiştir. Davacı, 12.11.2008 havale tarihli dilekçesinde aynı iddiaları tekrar etmiş, tapudaki fazladan yazılan "... oğlu ..." kaydının silinmesini istiyorum demiş ise de; hükmün kurulduğu 09.03.2009 günlü celsede açıkça "murisinin baba adının ... yazılacağı yerde hataen ... yazıldığını belirterek" davasını tapu kaydında baba isminin düzeltilmesi hususuna hasretmiştir. Dosya arasındaki tapu kaydı incelendiğinde; davacının murisi ... oğlu ... dışında ... oğlu ..., ... kızı ... ile ... oğlu ...'ın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre malik oldukları, ayrıca tapu kaydında aynı hukuki nedene dayalı olarak ... kızı ..., ... oğlu ... ve ... oğlu ... şeklindeki kayıtların da yer aldığı anlaşılmaktadır. Dosya arasındaki tüm bilgi ve belgeler ve dayanak kayıtlar incelendiğinde, "... oğlu ..."...
DAVALILAR : TAPU MÜDÜRLÜĞÜ V.D. DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasındaki davadan dolayı ... Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 17.04.2012 gün ve 2009/78 Esas - 2012/187 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 23.09.2013 gün ve 14775-13112 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı Tapu Müdürlüğü vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir....