. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili bankanın dava dışı Netice Demirci ile Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi imzaladığını, davalının 13.07.2004 tarihinde banka ile imzaladığı Kefalet Sözleşmesi ile 5.250.00 YTL’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, borcun ödenmediğini, girişilen icra takibinde davalının 1.000.00 YTL için borcu kabul edip kalana itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının 4.250.00 YTL yönünden iptaline, takibin devamına %40 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, kefaletinin 1.000.00 YTL için olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma icra dosyası, Bankacılık Hizmetleri ve Kefalet Sözleşmesi, benimsenen bilirkişi raporuna göre ,davanın kabulüne, davalının asıl alacağın 4.250.00 YTL’si için yaptığı itirazın iptaline, bu tutarının %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu ... arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde davalının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla yeraldığını, kredi geri ödemelerinin aksaması üzerine hesabın kat edilerek noter kanalı ile borçlulara tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek davalının takibe vaki itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının asıl kredi borçlusundan alacağını tahsil etmesi gerektiğini doğrudan müvekkili kefile yönelemeyeceğini, kefalet limiti gösterilmediğinden müvekkilinin kefaletinin geçerli olmadığını belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir....
İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasından Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Talimat sayılı dosyasından 03/12/2009 tarihinde yapılan haciz esnasında verilen icra kefilliğine istinaden icra emri düzenlenerek tebliğe çıkarılmış olup, tebligatın müvekkiline 12/09/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin asıl dosya borçlusu ...'ı tanımadığını, haciz yapılan adreste bugüne kadar hiç bulunmadığnı, haczin yapıldığı ve icra kefaletinin alındığı dönemde Antalya Manavgat'ta çalıştığını, haciz zaptındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, imzaya taraflarınca itiraz edildiğini, İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2013/1031 Esas sayılı dava dosyasından yapılan incelemede haciz zaptındaki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin TC kimlik numarasının kullanılarak hakkında işlem yapılmasına sebebiyet verildiğini, müvekkilinin mağdur olduğunu ileri sürerek davacının İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ......
İcra Müdürlüğü'nün 2013/15150 sayılı dosyasına itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin kefaletinin adi kefalet olduğunu ve asıl borçluya müracaat yolları tüketilmeden aleyhlerine takip yapılamayacağını beyan ederek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kefaletin türünün belirtilmediği bu nedenle davalının adi kefil olduğu ve asıl borçlu yönünden tüm tahsil yolları tüketilmeden davalıya müracaat edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı banka ile asıl borçlu ... Grup... Ltd....
Öte yandan davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında 30.03.2009, 29.09.2009 tarihli kredi sözleşmeleri de imzalandığı ancak bu sözleşmelerde davalının kefaletinin bulunmadığı, ayrıca davalı kefaletinin bulunduğu kredi sözleşmelerinden doğan borcun da ödendiğini savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda takibe konu kredi borcunun hangi sözleşme ya da sözleşmelerden kaynaklandığı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece anılan bu husus ve davalının savunması üzerinde durularak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, bono bedeli 30.000 TL iken 3 rakamı 9'a dönüştürülmek suretiyle 90.000 TL'ye çıkarıldığı 30.000 TL'nin çekilen kredi tutarıyla örtüştüğü gibi, derdest olanMahkemesi'nin 2014/196 Esas sayılı dosyası da gözetildiğinde bu bononun banka kredisine kefaletinin teminatı olarak davalıya verildiğinin kabulü gerektiği, öte yandan banka tarafından gönderilen cevabi yazıya göre davalının takip tarihi itibariyle krediye ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığı görülmüş olup takip başlatmakta haksız olduğunun anlaşıldığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının 2012/5814 Esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına ödenen 60.843,21 TL'nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, alacağa ödeme tarihleri gözetilerek yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2011/2387 sayılı dosyasında icra takibi yaptığını, müvekkilinin icra takibinden sonra davalının vekiline 24.853,22 TL toplam ödeme yaptığı halde bu ödemelerin icra dosyasına yansıtılmadığını ileri sürerek icra takibinden dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, icra takip dosyasına davacı tarafından değil dava dışı ... tarafından ödeme yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
nun 38. maddesine göre, icra kefaletleri ilam niteliğinde olup, icra kefiline icra emri gönderilir. Ancak, usulüne uygun olarak verilen icra kefaleti ilam hükmünde sayılır. İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez. Ancak, İcra kefaletinin, Türk Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmadığı iddiasıyla icra emri gönderilemeyeceğine ilişkin şikayet, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığına yönelik olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabidir. Buna göre, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin, yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir....
Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/06/2019 tarih, 2018/352 esas, 2019/1023 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde; TALEP: Davacı vekili, müvekkili ile Fadime Ocak arasında 29.03.2013 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının ise sözleşmede kefil sıfatında bulunduğunu, sözleşmeye istinaden ticari kredi kullandırıldığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın 27.03.2017 tarihinde kat edildiğini, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kefalette TBK’nın 584/1 maddesine göre, eş rızası bulunmadığını, müvekkilinin kefaletinin bulunduğu kredinin ödendiğini belirterek, davanın reddini istemiştir....
S A V U N M A / Davalı vekili; davanın hak düşürücü sürede ikame edilmediğini, icra kefaletinin 29/11/2004 tarihinde gerçekleştirildiğini, 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu, davacıya icra kefaleti nedeniyle icra emrinin çok önce tebliğ edildiğini, yasal süre içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, davacının kefaletinin kefalet tarihi itibariyle kanuna aykırı olmadığını, davacı tarafın gayesinin dava konusu icra takibini sürüncemede bırakmak olduğunu, almış olduğu taşınmaz üzerinde rahatça tasarruf etmek istediklerini, bu yönüyle kötü niyetli olarak bu davayı açtıklarını beyanla davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir. G E R E K Ç E / Dava, kefaletin geçersizliğinden bahisle İİK'nun 72. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit ve takibin iptali davasıdır. Dava dosyasına ilişkin olarak .... Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 01/10/2020 günlü ve .../... Esas, .../......