WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekir. 6. 2004 sayılı Kanun'un 353/1. maddesinde yer alan "İcra Mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir....

    DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm asıl dava yönünden nafakanın artırılması, karşı dava yönünden nafakanın azaltılması istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarihli 263 sayılı kararının 2. maddesi ve 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren 12.02.2016 tarih 2016/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 05.12.2016 (Pzt.) ......

      Aile Mahkemesinin 2017/75 Esas 2017/156 Karar sayılı ilamı ile kararlaştırılmış olan iştirak nafakasının indirilmesi yönündeki talebin reddine, davalı-karşı davacının iştirak ve yoksulluk nafakasının arttırılması talebine yönelik karşı davasının reddine" karar verilmiştir. Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; iştirak nafakasının indirilmesi talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, asıl davanın tümden kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; asıl davada yoksulluk nafakasının kaldırılması kararının kaldırılmasına, karşı davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davalı erkek vekili istinafa cevap dilekçesi ile istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava anlaşmalı boşanmada belirlenen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması/indirilmesi davasıdır. Karşı dava ise yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasıdır....

      Taraflar arasındaki iştirak ve yoksulluk nafakasının kaldırılması-indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde; Kadıköy 2. Aile Mahkemesinin 11.10.2011 tarih, 2011/496 Esas ve 2011/890 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, Mahkemece davalı lehine aylık 2.600 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar Mert Baran ve Ata Berk lehine ayrı ayrı 1.200 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak işsiz olduğunu geçimini ailesinin yardımı ile sağladığını, 5.000 TL nafakayı ödeyebilmesinin mümkün olmadığını belirterek nafakanın kaldırılmasını, olmadığı takdirde 1.000 TL ye indirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir....

        O halde mahkemece, davacının talebinin yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması (azaltılması) istemine ilişkin olduğu göz önüne alınarak, bu talebe yönelik inceleme yapılarak, davalının herhangi bir işte çalışıp çalışmadığı hususu (sigorta kayıtları da alınarak) ile babasından dolayı aldığı yetim aylığı da araştırılmak sureti ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....

            Anılan ihbarnamede; 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikâyete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilâmda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikâyet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikâyet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekmesi karşısında, Somut olayda, davacı ... ile davalı ... arasında Mersin 4....

              Nafakanın kesinlik sınırının belirlenmesinde her bir kişi için hükmedilen nafakanın yıllık (fark) miktarı değerlendirilir. Ortak çocuk 2000 d.lu Afra Koca için azaltılmasına karar verilen iştirak nafakasının yıllık (fark) miktarı 500x12=6.000 TL olup, bu miktar karar tarihindeki kesinlik sınırı olan 8.000,00 TL'nin altındadır ve karar istinaf talebinde bulunan davalı yönünden HMK nun 341/4 maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir. HMK nun 346 maddesi gereğince kesin olan karara karşı istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352- (1)-b madde gereğince Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma talebinin kesin karara ilişkin olması nedeniyle HMK nun 341/4 ve 352- (1)-b maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

              AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/11/2018 NUMARASI : 2018/229 ESAS 2018/895 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Azaltılması) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı dava dilekçesinde özetle: Konya 3....

              Nafakanın kesinlik sınırının belirlenmesinde her bir kişi için hükmedilen nafakanın yıllık (fark) miktarı değerlendirilir. Ortak çocuk 2000 d.lu Afra Koca için azaltılmasına karar verilen iştirak nafakasının yıllık (fark) miktarı 500x12=6.000 TL olup, bu miktar karar tarihindeki kesinlik sınırı olan 8.000,00 TL'nin altındadır ve karar istinaf talebinde bulunan davalı yönünden HMK nun 341/4 maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir. HMK nun 346 maddesi gereğince kesin olan karara karşı istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352- (1)-b madde gereğince Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma talebinin kesin karara ilişkin olması nedeniyle HMK nun 341/4 ve 352- (1)-b maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

              UYAP Entegrasyonu