Buna bağlı olarak; çocuğun ergin olması ile iştirak nafakası kendiliğinden sona erdiğinden, davacının, kanun gereği kendiliğinden sona eren iştirak nafakasının kaldırılması talebi ile dava açmasında hukuken korunmaya değer menfaati, diğer bir ifade ile bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kanun gereği çocuğun ergin olması ile kendiliğinden sona eren iştirak nafakası nedeniyle davacı hakkında takip bulunması halinde dahi, davacının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca şikayet yoluna başvurma imkanının bulunduğu, diğer bir ifade ile bir hakkın, mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilebilmesinin mümkün olduğu, bu durumda o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığı açıktır....
Asliye(Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Hukuk Mahkemesi'nin 20.10.2012 Tarihli 2012/32 Esas, 2012/13 Karar sayılı ilamının 4. bendinde "çocuk ... için aylık 500,00 TL iştirak nafakasının davacı tarafından alınarak davalı tarafa verilmesine", 5 nolu bendinde ise "çocuk ... için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının çocuğun lise eğitimi bitene kadar geçerli olmak üzere davacı tarafından alınarak davalı tarafa verilmesine" karar verildiği görülmektedir. İcra müdürlüğünce lise tahsili bitene kadar devam edeceği belirtilen iştirak nafakası hükmün 5 nolu bendinde belirtilen iştirak nafakası olup, 4 nolu bendde karara bağlanan aylık 500,00 TL iştirak nafakasının çocuğun reşit olması ile sona ermesi gerektiği açıktır. O halde, mahkemece müşterek çocuk ...'...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : İştirak Nafakasının Arttırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İştirak nafakasının arttırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile ortak çocuk yararına aylık 3.000 TL iştirak nafakasına karar verilmiş taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince davalının istinaf talebinin kabulü ile iştirak nafakasının aylık 1.500 TL. olmasına, davacının istinaf talebinin ise esastan reddine karar verilmiştir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk lehine takdir edilen iştirak nafakası miktarı azdır....
Davacı kadın vekili, 19.03.2021 tarihli dilekçesinde; müşterek çocuklar için ödenecek olan iştirak nafakasının her yıl ÜFE artış oranına göre artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi; davanın kısmen kabulü ile Gölhisar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2015/126 esas ve 2016/76 karar sayılı ilamı ile hükmedilen nafaka ile tahsilde tekerrür olmamak üzere; küçük Zeliha Esma için hükmedilen iştirak nafakasının aylık 750,00 TL'ye, küçük Gülsüm için hükmedilen iştirak nafakasının ise aylık 450,00 TL'ye yükseltilmesine, hükmedilen nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir. Davalı erkek vekili; kabul edilen davaya yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı erkeğin, kusur belirlemesi, iştirak nafakasının miktarı, iştirak nafakasına artış uygulanmaması ve reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz dilekçesinin incelenmesinde; İlk derece mahkemesi kararına karşı münhasıran davacı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince, davacı kadın yararına aylık 400 Türk lirası tedbir nafakasına ve davacı kadın yararına 25.000 maddi ve 25.000 manevi tazminata hükmedilmiş, diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir. Böylelikle ilk derece mahkemesinin kararının kusur belirlemesi, iştirak nafakasına ve davalı erkeğin tazminat taleplerinin reddine ilişkin kısmı davalı erkek yönünden istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir....
in mirasçılarına tebliğ edilmeden iştirak nedeniyle davacı adına kesilen vergi ziyaı cezalarına ilişkin ihbarnamenin davacıya tebliğ edildiği görüldüğünden, ...'...
nin sahte belge düzenlediği ve bu şekilde elde ettiği komisyon gelirini kayıt ve beyan dışı bırakarak vergi kaybına yol açtığı hususu sübuta ermeden, sahte belge düzenleme eylemine iştirak ettiğinden bahisle davacı adına kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmişse de; yukarıda da belirtildiği üzere davacı tarafından sahte belge düzenleme fiiline iştirak edilip edilmediğinin asıl borçlu mükelleften bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiğinden Bölge İdare Mahkemesince öncelikle davacının iştirak halinde bulunduğu şirketin sahte fatura ticareti faaliyetinde bulunup bulunmadığı (iştirak edilen fiil nedeniyle yapılan tarhiyatlara karşı açılmış dava varsa dikkate alınarak), bulunmuş ise davacının bu fiile iştirak edip etmediği hususu hakkında değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir....
Ceza hukukunda ceza sorumluluğunun esaslarını düzenleyen genel hukuk hükümlerinin düzenlendiği Türk Ceza Kanunu'nun suça iştirak halini düzenleyen bölümünde ise; suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her birinin fail olarak sorumlu olacağı; suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığının yeterli olduğu; suçun işlenişine iştirak eden her bir kişinin, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılacağı hususu düzenlenmiş olup, iştirak fiilinde esas olanın fiil olduğu dikkate alındığında, davacı tarafından sahte belge düzenleme fiiline iştirak edilip edilmediğinin asıl borçlu şirket veya mükelleften bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır....
Ceza hukukunda ceza sorumluluğunun esaslarını düzenleyen genel hukuk hükümlerinin düzenlendiği Türk Ceza Kanunu'nun suça iştirak halini düzenleyen bölümünde ise; suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her birinin fail olarak sorumlu olacağı; suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığının yeterli olduğu; suçun işlenişine iştirak eden her bir kişinin, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılacağı hususu düzenlenmiş olup, iştirak fiilinde esas olanın fiil olduğu dikkate alındığında, davacı tarafından sahte belge düzenleme fiiline iştirak edilip edilmediğinin asıl borçlu şirket veya mükelleften bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır....
Bunun için ilk kesin haciz sahibi alacaklı ve buna iştirak edebilecek diğer alacaklılar belirlenerek hacze iştirak dereceleri ve her derece içinde de sıralar oluşturulur. İİK'nın 140. maddesinin ikinci fıkrasında 206. maddeye atıf yapılmış ise de, bu maddedeki imtiyazların sadece aynı derecede hacze iştirak eden ve kamu alacağı sahibi olmayan alacaklılara karşı ileri sürülmesi mümkündür. Diğer bir deyişle, İİK'nın 206. maddesindeki imtiyazlar, (hacze iştirak hali hariç, İİK.m.100-101) haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetvellerinde, sonraki tarihli haciz sahibi alacaklıyı önceki tarihli haciz sahibi alacaklının önüne geçiremez. Somut olayda, şikayetçi tarafın, nafaka ilamına dayalı olarak satış bedelinin vezneye girmesine kadar ilk hacze iştirak etmesi mümkün iken, bu yolu seçmediği, ilamlı icra takibine giriştiği, bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine haciz koydurduğu anlaşılmış olup; bu haliyle şikayet olunanın ilk haczine iştirak edeceği açıktır....