İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanunun 21. Maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz....
Mahkemece, kesinleşen işe iade kararı sonrasında davacının süresi içinde işverene başvurduğu, işveren tarafından işe davet edilmiş ise de, işverenin davetinde samimi olmadığı gerekçesi ile davacının kısmen kabulüne karar verilmiştir . Karar davacı ve davalı tarafça temyiz edilmiştir 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir . 2- Taraflar arasında, kesinleşen işe iade kararı sonunda işçinin başvurusu, üzerine işe başlatılmaması halinde hak kazanılan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve işe başlatmama tazminatının belirlenmesinde esas alınacak ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır....
Öte yandan, davalı tarafından işe iade davası sırasında davacının işe davet edildiği görülmektedir. Öncelikle dava devam ederken işverenin işe iade talebi, feshin geçersiz olduğunun kabulü anlamına geldiğinden, işçiyi daveti kabule zorlamamak gerekir. Zira, işçi yönünden feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade kararı verilmesinde ve bu şekilde hakkının mahkeme kararı ile güvence altına alınmasını istemesinde hukuki yararı vardır. İşçinin dava devam ederken işe iade talebine olumlu cevap vermemesi, işe iade talebinde samimi olmadığı şeklinde yorumlanamayacağı gibi, işveren tarafından işe iade davasının sonuçsuz kalması amacıyla dava sırasında işe davet yolunun her zaman kullanılabileceği hususu da göz ardı edilmemelidir. Hal böyle olunca mahkemenin yargılamaya devam etmek suretiyle, feshin geçerlilik denetimin yapılması ile davacının işe iadesine ve işe iadenin mali sonuçlarına hükmetmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda mahkemece, işe iade davasına ilişkin dosya getirtilerek ve özellikle taraflardan işe iade kararı sonrasında davacının yasal süre içerisinde işe başlatılması için müracaatta bulunup bulunmadığı, davalının işçiyi işe davet edip etmediği, etmiş ise davacının işe başlayıp başlamadığı veya sonrasında işverence işe başlatılıp başlatılmadığı, işe iade kararının yasal sonuçlarına ilişkin dava veya icra takibi olup olmadığı hususları sorulup araştırılarak, bu süreçte ilk feshin geçerli hale gelip gelmediği saptanmalı, şayet ilk feshin (işe iade davasında geçersizliğine hükmedilen) geçerli olmadığı tespit edilir (davalı işveren tarafından işe davet edilmemesi ya da işe başlatılmaması halinde) ise yıllık izin ücreti talebinin erken açılan dava nedeniyle usulden reddine karar verilmelidir....
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kesinleşen işe iade kararı sonrası davacının davalı işyerine işe iade için müracaat ettiği ancak işe alınmadığı, bu şekilde davacının kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarına hak kazandığı gerekçesi ile davanın kabulüne, karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davalı taraf temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Kesinleşen işe iade kararı nedeni ile işe başlatılmayan davacının hak ettiği kıdem tazminatı için faiz başlangıç tarihi davacının davalı işverence işe başlatılmadığı tarihtir....
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21'inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir (Yargıtay 9.HD. 14.10.2008 gün 2008/29383 E, 2008/27243 K.)....
Feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlatılması için başvurusu ile işverenin işe davetinin de dürüstlük kuralı kapsamında samimiyet noktasında sorgulanması gerekir. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. Dosya içeriğine göre davacı işe iade kararı kesinleştikten sonra işe iade başvurusundan önce, yani henüz işe başlatılıp başlatılmayacağı belli olmadan 01.12.2010 tarihinde icra takibine başlamış, takipten sonra 02.12.2010 tarihinde ise işe başlatılmasını talep etmiştir. Bu durumda takip tarihinde başvuru olmayıp başlatılmamada bulunmadığından muaccel bir alacaktan söz edilemez. İtirazın iptali davasının reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır....
Ancak işçinin işe iade başvurusunun ekinde, feshin geçersizliğinin tespitine dair kesinleşen kararı sunması bir zorunluluk değildir. Başvuru anında kural olarak kararın kesinleşmiş olması yeterli olup, kesinleşme olgusu işverence bilinmese dahi, işe başlatma süresi içinde belirlenebilecek bir durumdur. Feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlatılması için başvurusu ile işverenin işe davetinin de dürüstlük kuralı kapsamında samimiyet noktasında sorgulanması gerekir. Dosya içeriğine göre iş sözleşmesi işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedilen davacının, açtığı feshin geçersizliği ve işe iade davasında, davalı işveren davayı kabul etmiş ve mahkemece kabul nedeni ile feshin geçersizliğine ve işe iadeye karar verilmiştir. İşverenin kabulü nedeni ile verilen karar üzerine davacı 03.09.2010 tarihli dilekçesiyle işe başlatılmak üzere işverene başvurmuş ve bu başvuru işverene 07.09.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir....
İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir. İşçinin işe iade başvurusu gibi, işverenin işe davete dair beyanının da ciddî olması gerekir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Davacının istemi, fark kıdem tazminatı ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacağına yönelik olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş davacı taraf istinafa başvurmuştur. Taraflar arasında davacının işe başlama yönündeki başvurusunun, davalının ise işe başlatma davetinde samimi olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. İşveren işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez....