Davalı, hak sahipliğini kanıtlayan belgeler ve taahhütname gereğince borçlandırılarak konut tahsis edildiğini, 7269 sayılı Kanun uyarınca hak sahipliğinin kabulü için tapuda malik olarak görünmesi şartının yer almadığını, mülkiyet ilişkisinin tapudan başka belgelerle kanıtlanması olanağının sağlandığını, depremde yıkılan evde kardeşi ile birlikte ortak mülkiyet hakkına sahip olduklarını, binayı birlikte inşa ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Mahalli Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu kararı ile davalının hak sahipliğinin iptal edildiği, davalı tarafça bu işlemin iptaline ilişkin olarak açılan ... 1. İdare Mahkemesi’nin 2013/770 E. davasının reddedilep, kararın kesinleştiği , davalının dava konusu taşınmazı haksız olarak adına tescil ettirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Davalılar, hak sahipliğinin iptaline yönelik olarak Hatay İdare Mahkemesinde açılarak reddedilen kararın doğru ve haklı olmadığını, hak sahipliğinin iptaline karar verilmesinin idari istikrar ilkesine aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, Mahalli Komisyon Kararı idare mahkemesi tarafından iptal edilmemiş ise de kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, davalıların göçer sayılmasına engel teşkil edecek yasal bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi Merve Arslantürk'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
İş Mahkemesinin 24.11.2017 tarihli hükmünün, birinci fıkrasının tamamen silinmesi ile yerine “Davacıya 01.10.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine ve bu tarihten sonra 01.11.2015 tarihine kadar ödenmesi gereken aylıkların, 01.01.2014 tarihi başlangıç kabul edilerek, aylığa hak kazanılan tarihlerden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 18.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve T3 ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır....
Davacı, iş kazası sonucu ölen sigortalının haksahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelirlerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
Ancak, olay nedeni açılan ceza davasında sigortalının asli kusurlu kabulü, sigortalı tarafından açılan tazminat davasında sigortalının % 20 oranında kusurlu kabulü ile verilen kararların Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği hususu dikkate alınarak, sigortalıya verilen %10 kusur oranının az olduğu anlaşılmaktadır; 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi kapsamında kusurun belirlenmesinde; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları dikkate alınarak, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının kusur oran ve aidiyetleri konusunda yeniden iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği...
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi Dava, malûllük aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı ... Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1994 – 01.03.2007 döneminde 506 sayılı Kanuna tabi 1.460 prim ödeme gün sayısı bulunan, 30.04.2007 tarihli malûllük aylığı tahsis başvurusu davalı Kurumca reddedilen sigortalının işbu davayı açtığı, yargılama aşamasında ... Kurumu Başkanlığı ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, 19.01.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir....
Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.Tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, karşılık kusur oranları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan tazminat miktarının, işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez....
Davacı, 5543 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayatı yaşadıkları iddiası ile başvuran davalıların, Mahalli İskan Komisyonu’nun 26.09.1998 tarih ve 105 no’lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, ne var ki davalı ...’nun ebeveyninin yanında topraklandırıldığı halde yeniden hak sahibi yapıldığının tespit edilmesi üzerine Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 12 no’lu kararı ile 26.09.1998 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini, kaydın temelsiz kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tescilini istemiştir. Davalılar, Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 12 no’lu iptal kararının iptaline ilişkin idari yargıda açılan davanın sürdüğünü, eldeki davada bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır....