WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun fiili kullanımında olduğu belirtilerek hazine adına tespit edilmiştir.Davacılar kadastro çalışmasında taşınmazın hak sahipliğinin ... adına tespit edildiğini,tespitin iptali ile davalı ile birlikte hak sahipliğinin tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu 134 ada 38 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki "İş bu taşınmaz fındık bahçesi olarak 1994 yılından beri ... oğlu ...'nun kullanımındadır" ibaresinin iptaline,kadastro tutanağının beyanlar hanesine "İş bu taşınmaz fındık bahçesi olarak 1994 yılından beri ... oğlu ...,... oğlu ...,... oğlu ...'nun kullanımındadır" açıklamasının yazılmasına ve 134 ada 38 parsel sayılı taşınmazın fındık bahçesi niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafınan temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir....

    Hukuk Dairesinin 20.09.2010 tarih, 2009/2761 E., 2010/8919 K. sayılı ilamıyla, davacının üstün hak sahipliğinin tespiti ile ortaklıktan kaynaklanan borcu bulunup bulunmadığının araştırılması, peşin ödemeli ortak olup olmadığının belirlenmesi ve kur'a sonucu bağımsız bölümün tahsis edildiği 3. kişiye husumet yöneltilip yöneltilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının peşin ödemeli ve üstün hak sahibi ortak olduğu, dava tarihi itibariyle 29,23 TL genel gider borcu bulunduğu, borcu olan ortağın tapu iptali ve tescil isteyemeyeceği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir....

      Davaya konu somut olayda, davalı işveren yanında 15.04.2010 tarihinde gerçekleşen kazası sonucu, dava dışı sigortalılının % 17,2 oranında sürekli işgöremez hale geldiği belirlenerek gelir bağlandığı açılan bu davada davalı işveren sürekli işgöremezlik oranına itiraz etmesi nedeni ile, .....2.11.2017 tarihli raporu ile 16.01.2017 tarihi itibariyle maluliyetine mahal olmadığının belirlenmesi üzerine mahkemece bu rapora dayalı olarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde belirlenen sürekli göremezlik oranının sigortalının hak alanını da ilgilendirmesi nedeniyle sigortalılının davada taraf olmasında yasal zorunluluk vardır....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/07/2018 NUMARASI : 2015/522 ESAS - 2018/457 KARAR DAVA KONUSU : İş (Sigortalının Aylığa Hak Sahipliğinin Belirlenmesi İstemli) KARAR : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle işçi alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu için zaman aşımı definde bulunduklarını, davacının davasını belirsiz alacak kalemlerini belirsiz alacak olarak açtığını, Yargıtay 22....

        Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

          Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

            Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....

              Sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa'nın 12. maddesinde sigortalının kazası sonucu ölümü halinde hak sahiplerine gelir bağlanacağı bildirilmiş 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde " geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına" ibareleri 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile değiştirilerek " sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa'ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına" ibareleri getirilmiştir. Bu tür yasaların yürürlüğe girmeleri ile birlikte derhal tesirini husule getireceği tartışmasızdır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. H.G.K.'...

                II-CEVAP: Davalı vekili, 5434 sayılı Kanunun mülga 32. maddesinde öngörülen fiili hizmet zammı süreleri sigortalının hem prim ödeme gün sayısına hem de sigortalılık süresine eklendiği, yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarını belirleyen 506 sayılı Kanunun geçici 81. maddesinin B ve C bentlerine göre 23.05.2002 tarihindeki sigortalılık süresi tespit edilerek aylığa hak kazanma koşullarının belirlendiği, buna göre 23.05.2002 tarihine kadar geçen fiili hizmet zammı süreleri de sigortalılık sürelerine ilave edilerek aylığa hak kazanma koşullarının belirlendiği, 23.05.2002 tarihi itibariyle 13 yıl 10 ay 8 gün sigortalılık süresi, bu süreye 2 yıl 8 ay 3 gün fiili hizmet zammının eklenmesi ile bu defa 16 yıl 6 ay 10 gün sigortalılık süresinin bulunduğu, geçici 81-B/b fıkrasında öngörülen 25 yıl sigortalılık süresi, 49 yaş ve 5300 prim gün sayısı koşulunun yerine getirmesi halinde tarafına yaşlılık aylığı bağlanabileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

                  Noterliği 27777 yevmiye numaralı muvafakatname işlemi ile dava konusu taşınmaz üzerindeki hak sahipliğini devraldığını, müvekkilinin ilgili taşınmazın hak sahibi olduktan sonra davalı kurumdan bilgi almak ve satın alma sürecine devam etmek için başvuru yapmışsa da ilgili kurumca şifahen dosyanın arşivde olduğu ve şu an için işlem yapılamayacağı bilgisi paylaşıldığını, işlemlerin sürüncemede bırakıldığını, müvekkilinin hak sahipliğine dayalı son başvuru tarihi 30.12.2022 tarihi olmasından kaynaklı hak kaybı yaşamamak adına hak sahipliğinin tespiti için dava ikame edildiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan evraklardan tespit edilebileceği üzere müvekkilinin dava konusu taşınmazda hak sahibi olduğunu, müvekkilinin hak sahipliğinin mahkemece belirlenmesi için yapılacak yargılama sırasında dava konusu taşınmazın üçüncü kişilere devri halinde müvekkilinin hak kaybı yaşayacağını, bu nedenle ihtiyati tedbir talep edildiğini, ancak mahkemece yaklaşık ispat kuralı ve yargılamayı gerektirmesi gerekçeleriyle...

                  UYAP Entegrasyonu