Bodrum İş Mahkemesi’nin 2017/673 E ve 2018/172 K sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının iş bu dava davacısı T1 davalısının iş bu dava davalısının T3 olduğu, dava türünün iş(sigortalının aylığa hak sahipliğinin belirlenmesi istemli)olarak belirtildiği, 17.05.2017 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve anılan kararın 20.07.2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan gelir ve geçici iş göremezlik ödemeleri nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalılardan teselsülen tahsili istemine ilişkin olup; Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işveren şirketin % 55, hakkında verilen ceza mahkumiyeti kesinleşen ustabaşı ...'ın % 1, işveren vekilleri ...'ün % 2, ...'...
Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada bulunması zorunludur. 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde ise iş kazası, "a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, c)Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) Bu Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmıştır....
ya 04/07/1994 tarihinde satış suretiyle temlik ettiğini, daha sonra 17/08/1999 ve 12/11/1999 tarihlerinde meydana gelen deprem faciası sonucunda 212 ada 22 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın yıkıldığını, davalının da 7269 sayılı Yasa'nın deprem nedeniyle konutları yıkılan hak sahiplerine tanıdığı haktan yararlanmak maksadıyla Bayırdırlık ve İskan Müdürlüğüne başvurarak davaya konu Güzelbahçe mahallesinde bulunan 182 ada 1 parseldeki C-2 blok 3 no'lu meskeni kura sonucu edindiğini daha sonra hak sahipliğinin iptal edildiğini, iptal kararının kesinleştiğini ileri sürüp dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiş, taşınmazın dava sırasında hükmen el değiştirmesi sonucu davacı, 75.000,00 TL'nin davalıdan alınarak Hazineye ödenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının hak sahipliğinin iptal edildiği, iptal kararının iptali için açılan davanın reddedilip kararın kesinleştiği, davalı adına yapılan...
Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. 5510 sayılı Kanunun İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 21’inci madde hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuen tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir....
Kastı ya da sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı hareketi ile iş kazası veya meslek hastalığına neden olan işveren, sigortalı veya hak sahibine karşı tazminat ödeme yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Madde metninden anlaşılacağı üzere, bu durumda sigortalı ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarında bulunan Kurumun yaptığı yardımları, işverenden rücuan isteme hakkı vardır. İşverenin borcunun sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı olup, geçerli bir borç olduğu ve alacaklı konumundaki sigortalı veya hak sahibinin bu yardımlarla kısmen ya da tamamen tatmin edildiği açıktır. Burada sigortalı veya hak sahibine Kurumca bağlanan gelirler yönünden tazminat miktarı başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri olarak öngörülmüştür. Ancak açıkça söz konusu tutarın, sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebileceği tutarı aşamayacağı, bir başka deyişle kurumun rücu hakkının anılan tutara bağlı ve sınırlı olduğu düzenlenmiştir....
Kanununun “İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu” başlığını taşıyan 21. maddesinin birinci fıkrası, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşullarını düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir....
Sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebileceği miktarın belirlenmesi için bir gerçek zarar hesabının yapılması zorunludur. Gerçek zarar hesabının, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılması kaçınılmazdır. Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin tetkikinde; Dava, 22/07/2014 tarihli iş kazasında %13,3 oranında sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan peşin sermaye değerli gelirin, geçici iş göremezlik ve tedavi giderinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesidir. Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur....
Mahkemece, hak alanını ilgilendirdiğinden sigortalı ...’ye de husumet yöneltilmesi sağlanıp, sunacağı deliller gözetilerek sonuca gidilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması, isabetsiz bulunmuştur. 2-Davalı Kurum’un, davadışı sigortalı için davacıya ait işyerinden 26.02.2010 – 31.08.2010 tarihleri arasında tam olarak bildirilip primi ödenen sigortalılık sürelerini uyuşmazlık konusu yapmadığı; davaya konu tedavi giderlerinin, davadışı sigortalı için 09.03.2011 tarihinde, hak sahipleri için 01.12.2010 ila 30.03.2011 tarihleri arasında yapılanları kapsadığı anlaşılmaktadır. 5510 sayılı Kanunun ... sigortalısı sayılanların düzenlendiği 60. maddesinde, “İkametgahı ...'...
ın sorumluluğu yönünden, 5510 sayılı Kanunun İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 21’inci madde hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir....