Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A.Ş’nin kazasında %50 kusurlu olduğunu, sigortalının sigorta bildiriminin ve kazasının süresinde bildirilip büdirilmediğinin araştırılmasına, kurumca yapılan ödemelerin %50'sine gelen tutarları şimdilik talep ettiklerini belirterek alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda, "Davacı kurumca, davalı is yerinde yapılan müfettiş incelemesi sonucunda; kazanın kazası olduğu, kazasının meydana gelmesinde, işveren müessese “Alpi T5 San Tic. A.ş’nin kaza oluşanını meydana gelmesinde %50 oranında kusurlu olduğu, kazasının meydana gelmesinde, kazazede işçi Resul Davas’ın kaza olayının meydana gelmesinde %50 oranında kusurlu olduğu, kazasının meydana gelmesinde üçüncü bir kişi yada kuruluşun kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir....

halinde teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazminat taleplerini temin ettiğini, ancak dava konusu kazasının poliçede belirtilen riziko adresinde gerçekleşmediğini, nitekim poliçede riziko adresi ......

    TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 19/03/2011 tarihinde davalı Magnesit A.Ş'nin maden işletmeleri bölümünde çalışmaya başladığını, 13/08/2014 tarihinde kazası geçirdiğini, davalı işyerinin müvekkilinin kazasının bildirimini yapmadığını, davalı işyerinde kazasının el arabasıyla pasa boşaltırken arabanın taşa takılması sonucunda gerçekleştiğini, müvekkilinin bu kazadan sonra sonra öncelikle işyerinde kas gevşetici ilaç uygulaması yapıldığını, daha sonra sivil kıyafetlerle Sakarya Özel Hastanesi'ne götürüldüğünü, olayın kazası olarak bildirilmediğini, müvekkilinin bu olay neticesinde %50 oranında maluliyetinin olduğunu, T7 tarafından olayın kazası olmadığı yönünde karar verildiğini belirterek dava konusu olayın kazası olmadığı yönündeki işlemin kaldırılarak kazası olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir....

    Uyuşmazlık, davalı yerinde çalışan Kurum sigortalısı Hüseyin Tartar'ın 22/06/2015 tarihinde geçirdiği kazası sonucu sürekli göremezliğe uğraması nedeniyle Kurumca bağlanan sürekli göremezlik geliri ile ödenen geçici göremezlik ödeneğinin ve yapılan tedavi masraflarının rücuan tazminine ilişkindir. Kusur oranları uyuşmazlık konusudur. Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu (4857 sayılı İş Kanunu'nun mülga 77. maddesi) ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir....

    Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir. 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir...

      Husumet yalnızca SGK Başkanlığına yöneltilmiştir. 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği, 5510 sayılı Yasa’nın 20 nci maddesinde ise kazasına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanacağı bildirilmiştir....

        Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden;zararlandırıcı olayın Kurumca kazası olarak kabul edildiği,kazazede sigortalının olayın meydana gelmesinde %10 oranında mütefarik kusurunun bulunduğu,davacının talep ettiği manevi tazminata kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını talep ettiği anlaşılmıştır. İş kazasının Borçlar Hukuku yönünden bir haksız fiil olduğu, zararın ve dolayısıyla tazminat alacağının olay anında ortaya çıktığı, haksız fiillerde temerrüdün olay tarihinde gerçekleştiği gözetilerek hüküm altına alınan manevi tazminata zararlandırıcı olayın ( kazasının) gerçekleştiği tarihten itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından hüküm bozulmamalı HMK 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır....

          Davacı Kurum; 04.06.2010 tarihinde meydana gelen kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masrafların tahsilini istemiş olmakla davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı....... Kanunu olup, kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir....

            Bu maddeye dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir. Mahkemece,bozmaya uyulmuşsa da bozma gereği yerine getirilmemiştir. Ceza davasında kusurun varlığına ilişkin maddi olgu hukuk hakimini bağlayacağından, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile mahkum olanlara da herhalde bir miktar kusur verilmesi gereği gözetilerek, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile kazasının vuku bulduğu kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, varsa çelişki de giderildikten sonra, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, işveren davalı ... Beton A.Ş.'...

              Kaçınılmazlıktan söz edebilmek için işveren, işçi sağlığı ve güvenliği mevzuatı ile teknolojinin gerektirdiği bütün tedbirleri almış olmasına rağmen beklenmedik ve önlenemez nedenlerle kazasının meydana gelmiş olması gerekir. Kazaya karışan aracın periyodik bakım ve kontrolleri,teknik bakımları, araç maliki ve işleten durumundaki davalı şirkete aittir.Anılan tüm tedbirler alınmış,ancak, buna rağmen beklenmeyen ve önlenemeyen nedenlerle trafik kazası meydana gelmiş ise, buna ilişkin etken paydan işverenin sorumlu tutulması mümkün değildir.Bu anlamda teknik arızadan işveren sorumlu tutulamaz....

                UYAP Entegrasyonu