Ödeme emrinin davalı borçluya 07/03/2014 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden 01/04/2014 tarihinde açmış olduğu dava ile kiralananın tahliyesini istemiştir. Bu durumda davanın TBK'nun 315/2.maddesinde yazılı 30 günlük sürenin dolması beklendikten sonra açılması gerekirken, yasal ödeme süresi dolmadan dava açılmıştır. Bu nedenle temerrüt koşulları oluşmadan açılan tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının alacağa yönelik temyiz isteminin reddine, 2 nolu bentte yazılı nedenlerle tahliyeye ilişkin hükmün BOZULMASINA, onanan kısım için aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıdan alınmasına , 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İş yerini seneler önce kapattığını ve emekli olduğunu, oğullarının hiçbir zaman bu dükkanda işçi olarak çalışmadığını, maliyeye kaydı olmayan dükkanın faal olarak çalışma iddiasını kabul etmediğini, tarafına ceza kesilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, -Komşu iş yeri tanıklarının ifadelerinde dava konusu dükkanın 10 yıl önce kapandığını, herhangi bir iş yapmadığını beyan ettiklerini, -Yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. DEĞERLENDİRME/GEREKÇE: Dava , SGK tarafından düzenlenen ödeme emrinin iptali istemine davasıdır. Davacı tarafından hakkında tanzim edilen 2019/016197 ve 2019/016198 takip nolu ödeme emirlerinin iptali talep edilmiştir....
K A R A R Davacı tarafından Sakarya 1.İş Mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle;Davalı kurumun tarafından 1999 yılına ait prim borçlarını eksik yatırdığından bahisle sigorta prim borçunun faiziyle birlikte ödenmesine dair ödeme emri gönderdiğini, süresi içeresinde ödeme emrine itiraz ettiğini, kurumun itirazının üzerine itirazlarını kısmen kabul kabul ettiğini belirterek yeni ödeme emri gönderdiğini, kurumun alacaklarının zamanaşımına uğradığını belirterek ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle:Davanın 7 günlük hak düşürücü sürede açılıp açılmadığının mahkemece incelenmesini talep ettiğini, ödeme emrinin borçlu alacaklıya 01/04/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun borca yönelik iptal davasının 05/05/2017 tarihinde açtığını bu nedenle davanın reddini talep etmiştir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 18/11/2020 NUMARASI : 2020/449 2020/618 DAVA KONUSU : İPTALİ İSTEMLİ KARAR : Davacı vekili tarafından ödeme emrinin iptali istemli istemiyle açılan davada, davanın kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacılar vekili ve davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması ve başvurusunun süresinde olduğunun anlaşılması üzerine, Üye Hakim Zühal Haksever tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra, dosyadaki mevcut delil durumu ve yasal hükümlere göre istinaf başvurusunun, duruşma açılmaksızın dosya üzerinde inceleme yapılmak suretiyle karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşılmakla işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....
ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ TARİHİ : 31/05/2022 NUMARASI : 2022/49 2022/140 DAVA KONUSU : İş (Kurum İşleminin İptali İstemli) KARAR : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; kurumun 2012/12053 takip nolu ödeme emrinin iptalini, borcun zaman aşımına uğradığını, ödeme emrinin yasal unsurları taşımadığını, faizin ne kadar olduğunun belli olmadığını, davacıların işveren vekili olmadıklarını, iş yerini yönetmediklerini, çalışan kişiler olduklarını takibin ve ödeme emirinin iptaline karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava ettiği, Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yersiz ve haksız açıldığını, ödeme emirlerinin yasal unsurları taşıdığını, davacıların işveren vekili olduklarını, Bucak Noterliğinin 06/01/2010 tarihli vekaletname ile davacıların işveren adına her türlü mali işleri yapmaya yetkili olduklarını, borcun zaman aşımına uğramadığını, müvekkili yönünden reddini savunduğu, İlk derece mahkemesinin...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; 2009/014853, 014854, 014868, 014869, 015362, 015363, 015365, 015366, 2013/010328, 2010/011271, 011272, 011319, 011320 sayılı ödeme emirlerinde 2009 yılı kasım ayında ilişkin, 2012/015856, 015857 sayılı ödeme emirlerinde 2009 yılı haziran ayına ilişkin sigorta primi ve işsizlik sigortası primi borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin iptaline, -İdari para cezasına ilişkin 2010/011268, 2012/015854, 2012/015855, 2013/010327, 2013/018169 sayılı ödeme emirlerinin iptaline, - 2012/013326 sayılı ödeme emrinin 18.357,18 TL sinin, 2012/013327 sayılı ödeme emrinin 3.255,87 TL sinin, 2012/013447 sayılı ödeme emrinin 5.449,95 TL sinin, 2012/013448 sayılı ödeme emrinin 488,06 TL sinin, 2012/015857 sayılı ödeme emrinin 67.667,86 TL sinin , 2012/015856 sayılı ödeme emrinin 6.059,83 TL sinin, 2012/015853 sayılı ödeme emrinin 171,68 TL sinin, 2012/016528 sayılı ödeme emrinin 18.332,27 TL sinin, 2012/016529 sayılı ödeme emrinin 1.552,05 TL...
tarih ve ... seri, ... sıra nolu alındı ile süresi içinde ödendiği anlaşıldığından, dava konusu ödeme emrinin ödenmiş olan bu kalemlere ilişkin toplam 2.684,02 TL'lik kısmında hukuka uyarlık görülmediği, dava konusu ödeme emrinin 272.684,89 TL'lik kısmının ödenmesi gerektiği hususunun bilindiği ancak ödenmediği sonucuna varıldığından dava konusu ödeme emrinin 272.684,89 TL'lik kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının harç tahsil müzekkerelerinin iptali istemine gelince; harç tahsil müzekkerelerinin tek başına idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olarak kabulü mümkün olmadığından, davacının harç tahsil müzekkerelerinin iptali yönündeki isteminin incelenmeksizin reddinin gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne, dava konusu ödeme emrinin 2.684,02 TL'lik kısmının iptaline karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, 18.02.2010 tarih ... sayılı ödeme emrinin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....
Dosya kapsamı incelendiğinde, dava dışı limited şirketin 2008/4-2011/6 dönem ve aralarına ilişkin prim borçlarından dolayı, şirket ortağı olan davacıya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilememesi nedeniyle davacının aracına ve taşınmazına ihtiyati haciz konulduğu, söz konusu haciz işleminin iptali ve borçlu bulunmadığının tespiti istemli açılan işbu davada, mahkemece, şartları oluşmadığından bahisle ihtiyadi haciz kararının kaldırılmasına, dava dışı şirket hakkında haciz veya mal varlığı araştırmasına gidilmeksizin doğrudan davacıya ödeme emri gönderilmesi yerinde olmadığı gerekçesiyle de ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmış ise de, ödeme emrinin iptali yönünden verilen karar yerinde görülmemiştir. 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesi kapsamında davacıya tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunmaması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilerek işin esasına girilmesi gerekmektedir....
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı hakkında uygulanan idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin davacıya 02/09/2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. Maddesine göre; Kurum alacakları yönünden tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılacak davalar iş mahkemelerinde görülecektir. Somut olayda davacı, 6183 sayılı Yasa uyarınca aleyhine yapılan icra takibinin ve devamındaki ödeme emrinin iptali ile, ödeme emrinde belirtilen miktarda borcu olmadığının tespitini istediğine göre; uyuşmazlığın belirgin bir biçimde 5510 sayılı Yasanın 88. ve 6183 sayılı Yasanın 58. maddelerinden kaynaklandığı açıktır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın çözüm yerinin İdari Yargı olmayıp, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi olduğu ortadadır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....