Hizmet tespiti davası sonucunda verilecek karar ise işçilik alacakları istemli davada bağlayıcı niteliktedir. Bunun nedeni işçilik alacakları istemli davada taraflarca getirilme ilkesinin, sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan hizmet tespiti davasında ise resen araştırma ilkesinin uygulanmasıdır. Başka bir deyişle hizmet tespiti davası sonucunda kesinleşen çalışma süresi, işçilik alacakları davasında da dikkate alınacak olan süredir. 16. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilince daha önce açılan hizmet tespiti davasına ilişkin dava dilekçesinde iş sözleşmesinin 27.05.2008 tarihinde sona erdiği belirtilmesine rağmen dava dilekçesi içeriği ve talep kısmında 1988-2004 yılları arasında SGK’ya eksik bildirilen günlere hasredilerek dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Gaziantep 1....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı işçinin işçilik alacakları için Antalya 3 İş Mahkemesi 2014/969 E. sayılı dosyasından dava ikame edilmiş olduğunu, anılan dosyada yapılan yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporu ve benzer davalardaki bilirkişi raporları gereği alacak tutarlarının düşük hesaplanması, zamanaşımı süresinin yakın olması sebepleri ile, işçilik alacakları davasında ıslah yoluna gidilmeyerek kalan işçilik alacakları bakımından davacı firma ve Ege Pet.Ürü.ve Day.Tük.Mal.San.ve Tic.Ltd.Şti. aleyhinde , Antalya 1 İcra Müdürlüğü 2019/11460 E. sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, iş bu davanın davacı tarafından icra takibine itiraz edilmediğini, icra takibinin durdurulmadığını, takibin davacı firma bakımından kesinleştiğini, bu nedenle davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, işçi aleyhindeki ceza davasının beraat ile sonuçlanarak kesinleştiğini, davalı işçinin işçilik alacaklarının bulunduğunu, davacı firma ile dava dışı Ege...
Somut olaya bakıldığında; davacı kurum ile davalı şirket arasında imzalanmış olan sözleşme ve eklerinde dava konusu işçilik alacakları nedeniyle yüklenicinin sorumlu olacağına dair hüküm bulunduğu görülmüştür. Bu halde, tam sorumluluğa ilişkin hüküm bu kısmıyla doğrudur. Ne var ki, somut olayda davacıdan tahsil edilen işçilik alacakları, dava dışı işçinin sadece davalı şirket nezdindeki çalışmasını değil, dava dışı alt işverenler nezdindeki çalışmalarını da kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise dava dışı işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur....
Söz konusu devir sözleşmesinde, davalı alt işveren ... nezdinde çalışan işçilerin tüm işçilik hakları ile birlikte devredildiğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, davacı asıl işveren Belediyenin söz konusu devre muvafakat etmesi de, işçilik hak ve alacaklarının devri konusunda açık bir onay niteliğinde olmayıp, olayda işçilik alacakları yönünden borcun nakli de söz konusu değildir. O halde mahkemece davalı ... hakkındaki davanın reddi isabetli olmayıp, adı geçen davalı, kendi dönemine ilişkin işçilik alacağı yönünden davacı Belediyeye karşı sorumludur. Bununla beraber davalı ...’in, davacı Belediye ile imzalamış olduğu hizmet sözleşmesinde, işçilik alacakları nedeniyle sorumluluğun tümüyle kendisine ait olacağına ilişkin açık bir hüküm mevcut olmadığından, kendi dönemine isabet eden işçilik alacakları nedeniyle %50 oranda sorumlu olduğunu, kalan %50 sorumluluğun ise davacı Belediye’ye ait olduğunu kabul etmek gerekir....
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar....
Sonuç: Temyiz olunan kararda hüküm fıkrasına 16. bent olarak "Davacının işçilik alacakları brüt olarak hüküm altına alındığından yasal kesintilerin infazda nazara alınmasına," bendinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 28/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
“Davacının terk tarihi itibariyle hak ettiği halde ödenmediği anlaşılıp hüküm altına alınan işçilik alacakları bulunduğuna göre terkin nedeni, ödenmeyen işçilik alacakları kabul edilerek davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesinin hatalı olduğu ” gerekçesiyle bozma kararı verilmiş ise de; davacı tarafça işveren feshine dayanıldığından, ispat yükünün işveren üzerinde olduğu ve davalının davacının talebi üzerine verilen 10 günlük yıllık izin bitiminde yaptığı devamsızlığa binaen haklı nedenle fesih savunmasının da, dosyaya izin belgesi sunulmaması ve davalı tanık anlatımlarıyla da doğrulanmaması nedeniyle ispatlanmadığının anlaşılması karşısında, bozma gerekçesinin ve buna bağlı olarak da direnmenin yerinde olmadığı anlaşılmakla, değişik gerekçeyle direnme kararının bozulup bozulmayacağı hususunun değerlendirilmesi ve temyiz incelemesinin yapılması üzere dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 4. maddesinin birinci ve dördüncü...
Mahkemece, hizmet tespitine ilişkin dosyada verdiği kararın, Dairemizce bozmaya konu yapılmasından sonra; işçilik alacakları istemine ilişkin olarak ayrıca açılmış olan dava dosyasının da, iş bu dava dosyasında birleştirilmesine karar verilmiştir. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş olup; inceleme, davacının hizmet tespiti ve işçilik alacakları istemine ilişkin verilen hükmün temyizi üzerine yapılmaktadır. Dairemizin bozmaya ilişkin kararının esasa yönelik olmayıp, usule ilişkin bulunduğu hususu ile, Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Yargıtay işbölümüne ilişkin 9/2/2012 Tarih ve 2012/1 sayılı Kararı gözetildiğinde, hükmün temyizen incelenmesi, niteliği bakımından Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin iş bölümü alanı içine girmektedir. S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle dava dosyasının Yargıtay 21. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 15.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İnceleme konusu karar, hizmet tespiti ile birlikte işçilik alacakları talebine ilişkin olup, yukarıda sözü edilen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun iş bölümü kararına göre, belirgin biçimde Dairemizin inceleme alanı dışında kalmakta ve hizmet tespiti ile birlikte işçilik alacakları taleplerinin temyiz incelemesi Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz incelemesi Dairemizin görevine girmeyip Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin görevine girdiğinden, dava dosyasının 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 6723 sayılı Kanun ile değişik 60/3. maddesi gereğince Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, 17.01.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Mahkemece hüküm altına alınan işçilik alacakları brüt olarak hesaplanmış olup yasal kesintilerin infazda nazara alınmasına ilişkin olarak hüküm kurulmaması hatalı olup bozma sebebi ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK geçici 3. maddesi atfıyla HMUK 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararda hüküm fıkrasına 10. bent olarak “Hüküm altına alınan işçilik alacakları brüt olduğundan yasal kesintilerin infazda nazara alınmasına,” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 07.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....