Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece toplanan delillere göre: “takip borçlusu ile üçüncü kişinin borcun doğumundan ve takip tarihinden sonra anlaşmalı olarak boşandığı, haczin başka dosyadan ödeme emrinin tebliğ edildiği, ticaret sicilde borçlu adına kayıtlı yerde yapıldığı İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri dosyaya sunamadığı“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

    Somut olayda, şikayetçi üçüncü kişinin, hacze konu taşınmaz hakkında açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabulü ile taşınmazın tapu kaydının iptaline ve şikayetçi adına tesciline karar verildiği kararının 20.12.2015 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Haciz tarihi olan 26/05/2014 tarihinde, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olduğu tapu kaydından anlaşıldığından ve mahkeme kararında haczin kaldırılması yönünde bir hüküm de olmadığından, şikayetçi, icra mahkemesine başvurarak haczin kaldırılmasını talep edemez. O halde mahkemece istemin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi dahi, haczin kaldırılması sonucunu doğurmaz. Tescil kararı hacizden sonra kesinleştiğinden ve bu kararda tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm de bulunmadığından haczin kaldırılması istemi ancak 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir. (Yargıtay 12. HD 2016/32884 Esas 2018/944 Karar sayılı ilamı). Somut olayda; taşınmaz üzerine konulan haciz tarihinden sonra, Bakırköy 10.Asliye Hukuk mahkemesince 2009/157 esas 2009/352 karar sayılı Mahkemesi’nin kararı ile tapu kaydının iptali ve tescile karar verildiği ve verilen kararın 09/02/2012 tarihinde kesinleştiğinden davacının haczin mahkeme ilamı gereğince kaldırılması talebi yerinde görülmemiştir....

      Davalı (üçüncü kişi) vekili, üçüncü kişinin alacaklıdan mal kaçırmak için kurulmadığını, eski bir şirket olduğunu, borçlu ile organik bağ içinde olmadığını, icranın geri bırakılması kararından sonra yapılan dava konusu haczin geçersiz olduğunu, haciz adresinin 01.11.2009’da boş olarak kiralandığını ve mahcuzların da davacı şirkete ait faturalı eşyalar olduğunu belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu) vekili, dava konusu haczin icranın geri bırakılması kararının verilmesinden sonra yapıldığını, borçlu ve üçüncü kişi şirketler arasında bağ bulunmadığını, alacaklı tarafça genel mahkemede açılan alacak davasının İİK’nun 33/a-2. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, davacı 3. kişinin, borçlunun ortak murislerinden kalan mirasını hükmen reddettiğini, muristen kalan taşınmazlara borçlunun borcundan dolayı konulan hacizlerin kaldırılması gerektiğini ve alacaklı tarafça yeterince satış avansı yatırılmadığından haczin İİK 106. maddesi gereğince düştüğünü, icra müdürlüğünün hacizlerin kaldırılması taleplerinin reddine verilen kararının kaldırılması istemi ile şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, kararın davacı tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Takipte borçlu sıfatı bulunmayan üçüncü kişinin, mülkiyeti kendisine ait taşınmaza konan haczin kaldırılmasını icra mahkemesinden şikayet yolu ile isteme hakkı vardır. Zira 4721 sayılı TMK'nun 705/1. maddesi; "Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur....

        Davalı (alacaklı) vekili, haciz mahallinde çevreden sorularak borçlunun oturduğu belirlenen yerde haczin yapıldığını, bu sırada borçluya ait belgelerin ele geçtiğini, öte yandan üçüncü kişinin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli belgeleri de sunamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin borçlu ile üçüncü kişinin birlikte oturduğu adreste yapıldığı, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri sunamadığı“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Davalı (alacaklı) vekili, haciz mahallinde çevreden sorularak borçlunun oturduğu belirlenen yerde haczin yapıldığını, bu sırada borçluya ait belgelerin ele geçtiğini, öte yandan üçüncü kişinin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli belgeleri de sunamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu haczin borçlu ile üçüncü kişinin birlikte oturduğu adreste yapıldığı, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri sunamadığı“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;Takipte taraf olmayan 3.kişinin hacizlerin kaldırılmasını istemeyeceği gerekçesi ile aktif husumet yokluğundan şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Dava dilekçesindeki ileri sürülen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE; Uyuşmazlık, 3. kişi tarafından İİK.nun 106 ve 110.maddelerine göre haczin kaldırılması talebine ilişkindir. Adana 4.İcra Müdürlüğünün 2015/2599 esas sayılı dosyası incelendiğinde, davacının takipte taraf olmadığı görülmüştür. Takip dosyasında taraf olmayan 3. kişi, dosyadaki taşınır haczinin kaldırılmasını şikayet yoluyla isteyemez. Bu konuda aktif dava ehliyeti yoktur. Üçüncü kişi ancak istihkak iddiası ve prosedürüne göre haczin kaldırılmasını isteyebilir. Her ne kadar şikayet eden vekili tarafından şikayete konu menkullere ilişkin Mersin 1....

            TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Ödeme emirlerine konu borcun özel usulsüzlük cezalarına ait ve düşük tutarlı olduğu, iş yerinde tebligat yapılan kişinin şirketle bir bağı bulunmadığı, tebligat yapılan kişinin T.C. kimlik numarasının tespit edilmediği, şirket tasfiyeye girdikten sonra bütün tebligatların tasfiye memuruna yapılması gerektiği, bu nedenle şirkete yapılan e-tebligatın da hukuka aykırı olduğu, dayanağının hukuka aykırı olması nedeniyle dava konusu haczin kaldırılması gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir....

              Davacı üçüncü kişinin talebinin, haczedilen malların kendisine ait olduğu, müdürlükçe buna göre işlem yapılması gerektiğinden bahisle hacizlerin kaldırılmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Takip dosyasında taraf olmayan üçüncü kişinin, haciz işleminin uygulanma şeklini şikayet konusu yapması mümkün değildir. Bu nedenle, mahkemenin bu yöndeki kararında bir isabetsizlik görülmemiş, davacı tarafın istinaf dilekçesinde belirtmiş olduğu diğer hususların ise istihkak davasında ileri sürülebilecek hususlar olduğu anlaşılmış, bu nedenle bu yöndeki iddialarının da yerinde olmadığı değerlendirilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu