Tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü karşısında haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği cezanın kişiselliği prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olup, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere çözümlenmesi gerekmektedir. Ceza verilememesi hali tazminata hükmedilmesinden bağımsız bir konudur ve tazminat yönünden bağlayıcılığı bulunmadığı ve şartları oluştuğu takdirde İİK’nun 89/4. maddesine göre tazminata hükmedilmesi de mümkündür. Somut olayımızda, birinci haciz ihbarnamesine itirazın yapıldığı 27.06.2006 tarihinde sigortalı borçlu ... hakkında sigortaya konu işyerinde kasten yangın çıkarma suçundan dolayı Afyon 2....
Borçlunun üçüncü kişi Bankadaki mevduat alacağı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bankadaki mevduat, menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile haczedilebileceği gibi, İİK'nin 89. maddesindeki uygun olarak düzenlenen haciz ihbarnamesi ile de haczedilebilir. Bu takdirde İİK'nin 89. ve bunu izleyen maddelerde yazılı hukuki sonuçlar doğar. İİK'nin 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi Bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi, haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup, alacaklı İİK'nin 89/4. maddesi uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK'nin 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir (HGK'nin 28.3.2012 tarihli ve 2011/12-849-242 sayılı kararı)....
--------sayılı kararında; "...Eldeki dava İİK'nın 89. maddesine göre açılmış olup davacı takipte haciz ihbarnamelerinin gönderildiği üçüncü kişinin, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğu özel bir menfi tespit davasıdır. Davanın koşulları İİK'nın 89/3 maddesinde düzenlenmiştir. İİK'nın 89/3 maddesi gereği açılan menfi tespit davasında maddenin yer aldığı İİK'da görev yönünden özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olup genel kurallara göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. 6100 Sayılı HMK'nın 2/1 maddesinde mal varlığına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. HMK 2/2 maddesi uyarınca, HMK'da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevli kabul edilmiştir. Bunun yanı sıra bir kısım kanunlarda da özel mahkemelerin görevli olduğuna ilişkin düzenlemeler mevcuttur....
Karar sayılı ilamında " Uyuşmazlık; İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davalarının ticari dava olup olmadığı ve bu durumda hangi mahkemenin görevli olduğu noktasında toplanmaktadır. İİK'nın 89/III maddesine göre “ ... İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir . ” Kanunda İ.İ.K.’nun 89/III maddesine göre üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davalarının hangi mahkemede görüleceğine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Konu hakkında incelenen değişik yer Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında ( Kapatılan) Yargıtay 19....
Şikayetçi, bu bildirimin doğru olmadığı düşüncesinde ise, İİK'nun 89/5. maddesi uyarınca İcra Mahkemesi'nde görülecek ayrı bir davada kanıtlamak şartı ile üçüncü kişinin aynı Kanun'un 338. maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. Bu durumda mahkemece, üçüncü kişinin 14.09.2009 tarihli yazısının İİK 89/2. maddesi hükmüne uygun itiraz niteliğinde olduğu, bu nedenle şikayetçinin alacağının sıra cetveline alınmamasının usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilmek suretiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayet olunan ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı 3 kişinin dayandığı vakıa (açtığı genel menfi tesbit davasının sebebi), davalı takip alacaklısının, davalı takip borçlusuna borcu olmadığını (diğer bir deyişle takip borçlusunun, davacıdan alacağı olmadığını) bildiği halde kötüniyetle işlem yapıp, 3.kişi konumunda olan kendisini borçlu konuma getirmesidir. Bu dava genel bir menfi tesbit davası olup İİK md.72 hükümlerine tabidir. İİK'nun 89.maddesine göre, takip alacaklısı (davalı) haciz ihbarnamesi göndertme hakkını kullanırken, dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Takip alacaklısının bu hakkını açıkça kötüye kullanmasını hukuk düzeni korumaz (MK.md.2.). Mahkeme gerekçesinde, davalılarca yapılan takip ve hacizlerin doğru olduğundan ve davacı üçüncü kişinin, davalı alacaklının kötü niyetli olduğunu ispat edemediğinden söz ederek davayı reddetmiş ise de; bu dava sadece takip alacaklısına karşı değil takip borçlusuna da açılmış bir menfi tespit davasıdır....
İİK.72 maddesine dayalı genel hükümlere tabi menfi tespit davası niteliğinde olduğuna ilişkin beyan yada açıklama bulunmamaktadır. Davanın sebebi takip alacaklısının, takip dışı davacı 3.kişinin takip borçlusuna borcu olmadığını bildiği halde kötü niyetle onu hataya düşürerek borcun zimmetinde sayılmasını sağlamış olduğu iddiasına dayalı olup İİK. 89 maddesinden kaynaklanan menfi tespit davası niteliğindedir. Davacının bu istinaf sebebi yerinde değildir. Dava dilekçesi incelendiğinde, İİK 89/3 haciz ihbarnamesinin 22/10/2019 tarihinde tebliğ edildiğinde müvekkili firmanın itirazlarını yapmış olduğunu ve sorun olmadığını düşündüklerinin beyan edildiği görülmüştür. Haciz ihbarnamesinden itiraz yaptıklarını belirttiği 07/11/2019 tarihi itibariyle haberdar olmuştur. Somut olayda 3. haciz ihbarnamesi 19/10/2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen dava 15 günlük süre geçirildikten sonra 21/09/2020 tarihinde açılmıştır....
Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda: “dava konusu 08.....2012 günlü haciz sırasında borçlunun hazır bulunduğu ve gelinen iş yerinin kendisine ait depo olduğunu belirterek hacze muvafakat gösterdiği, bu sırada gelen üçüncü kişinin vergi levhası, faturalar ve kira sözleşmesi sunarak istihkak iddia ettiği, haczin İİK’nin 96. maddesi gereğince yapılmış sayılmasına karar verildiği, üçüncü kişinin bu duruma yönelik yasal süresi içinde şikayet başvurusunda bulunarak aynı Kanun’un 99. maddesinin uygulanmasını istediği, ancak haczin borçlunun huzurunda yapılması karşısında İİK’nin 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin . borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu nedenle haczin 96. madde uyarınca yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, somut olayda aşkın haciz yapılmadığı, kıymet takdirine yönelik üçüncü kişinin şikayet başvurusunda bulunamayacağı“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmiştir. ....6100...
İmza vermekten kaçındı." şerhi ile tebliğ edildiği, her ne kadar tebliğ mazbatasında muhatabın tevziat saatlerinde kapalı olduğu belirtilmiş ise de haber verilen kişinin çalışan olarak belirtildiği, bu haliyle yapılan tebligatın usulsüz olduğu, yine dosyada mevcut 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinde ise daimi çalışan şerhiyle tebliğ edildiği, tebliğ alan kişinin şirket yetkilisi olup olmadığı, tebligat almaya yetkisinin bulunup bulunmadığının sorulmadığı ve buna ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediği, tebliğ alanın işyerinde ne sıfatla çalıştığının belirlenmediği, tebellüğ edenin şirket yetkilisi olup olmadığının sorulmadığı, bu haliyle tebliğ işleminin açıkça usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla; İİK 89/1 maddesine göre düzenlenen haciz ihbarnamesinin TK'nın 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihinin 22/03/2021 olarak düzeltilmesine, usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılmış olsa bile hükümsüz sayılacaklarından...
ın gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan cezalandırılmaları ve İİK'nun 89/4.maddesi gereğince tazminata mahkum edilmeleri istemli olarak açılan davanın İİK'nun 349/5 .maddesi gereğince düşürülmesine karar verilmiş; hüküm, yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖNÜŞÜLDÜ: 1- 20.1.2010 tarihli duruşma için müşteki vekili tarafından verilen ve 19.1.2010 tarihli hakim havalesini içeren mazeret dilekçesi hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmeden yargılamaya devam edilerek sanıklar hakkındaki davanın düşürülmesine karar verilmesi, 2- İİK'nun 89/4.maddesine göre "Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini tetkik merciinde ispat ederek üçüncü şahsın 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir...