"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava,...'ın ölümüyle sonuçlanan olayın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın davalı Kurum yönünden kabulüne davalı ... Gemi Kiralama ve Tic. Ltd. Şti. yönünden husumet yokluğundan reddine karar vermiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....
Mahkememizce kaza tarihindeki yönetmelik hükümleri gözönünde bulundurularak davacının sürekli ve geçici maluliyet durumunun tespiti bakımından Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı'ndan raporu aldırılmış, 14/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının meydana gelen trafik kazası nedeniyle bedensel özür oranının %10,3 olduğunun, tıbbi iyileşme süresinin 50 güne kadar uzayabileceğinin bildirildiği görülmüştür. Davalının itirazı üzerine bir kez de İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu'ndan davacının sürekli ve geçici maluliyet durumunun tespiti yönünden rapor düzenlenmesi istenilmiş, ATK'nın 25/01/2021 tarihli raporunda özetle; davacının meydana gelen trafik kazası nedeniyle bedensel özür oranının bulunmadığının, tıbbi iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği görülmüştür....
"İçtihat Metni" Davacı, mursinin, geçirmiş olduğu iş kazası sonucu maluliyet oranının % 12,2 olduğuna iş kazası geçirdiği tarihten ölüm tarihine kadar kazanılan maluliyet maaşının tespitine ve fazlaya dair hakkı saklı kalmak koşuluyla 1 TL 'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davacı ve davalılardan kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....
Bu düzenleme ile işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan T1na karşı rücuan sorumlu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla, işverenin ve üçüncü kişilerin iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespiti amacıyla; iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerekir. Eldeki davada, Mahkemece hükme esas bilirkişi raporları ile eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verildiği görülmektedir....
Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 29.08.2012 tarihli cevabi yazısından davacılara iş kazası ölüm gelirinin bağlanmadığının belirtildiği, Mahkemece davacılara gelir bağlanmama nedeninin araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, maddi tazminat isteminde bulunan davacı eş ve çocuklara iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmama nedenini Kurumdan sorarak, gelen yanıta göre gerekirse davacılara ... Başkanlığını hasım göstererek iş kazası sigorta kolundan kendilerine ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespiti davası açmaları için önel vermek, süresi içerisinde davanın açılmaması halinde ise davacı eş ve çocukların sigortalının vefatı nedeniyle destekten yoksun kaldıklarının sabit olması karşısında, Kurumdan davacılara bağlanabilecek olan iş kazası ölüm gelirinin ilk peşin sermaye değerini tespit ettirerek, bu gelirin rücuya kabil kısmını tazminat alacağından tenzil etmek, oluşan usuli kazanılmış hakları gözeterek bir karar vermekten ibarettir....
Bu durumda olanların gelir ve aylıkları yazılı istek tarihini takibeden aybaşından itibaren başlar." hükmünü içermekte ve bu madde hükmüne göre davacıya tahsis talep tarihini takip eden ay başından itibaren ölüm aylığı tahsisi gerekmekte ise de, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 97. maddesinin 1. fıkrasının “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malûllüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar.” düzenlemesi karşısında, tahsis talep tarihinden geriye yönelik beş yıllık dönem içindeki ölüm gelirlerinin istenebileceği belirgin bulunmakla ve anılan Yasanın yürürlük tarihi de gözetildiğinde, davacının ölüm geliri başlangıç tarihinin 01.10.2008 tarihi olduğunun ve ayrıca, bağlanan gelirde 5510 sayılı Yasanın 54’üncü maddesinin de dikkate alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde...
Bir olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın nihayetinde 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması sonucu doğabileceği gibi, diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir. Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın asıl amacı, 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmasının teminine yöneliktir. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir....
nün yer altı maden işçisi olarak 20 yıldan fazla süre ile çalışmış ve meslek hastalığına yakalanmış olduğunu, şahsın ölümünden önceki şikayetlerinin dosya kapsamında mevcut olan ölümden öncesine ait tüm tedavilerinin meslek hastalığı olan akciğer hastalıklarına bağlı olduğunu, bu durumda meslek hastalığının ilerleme göstermediğine dair görüş ve ölümün mesleki olmadığına dair kanaat ve kabulün dosya kapsamına uygun olmadığını, ölüm anına ilişkin ve ölüm sebebine ilişkin otopsi yapılmamış olmasından dolayı tıbbi belgelerin davacı aleyhine yorumlanamayacağını, meslek hastalığının ilerleyici özelliği olmadığı yönündeki görüşün doğru olmadığını, dosya kapsamında sigortalının meslek hastalığı ve komplikasyonları dışında tedavi gördüğüne dair bir delil bulunmadığını, sigortalıda tespit edilen Koah ve Pnömoni'nin mesleki çalışma şartlarına bağlı olduğunu, kurulda görevli tek göğüs hastalıkları uzmanının uzmanlık alanının tüberküloz olup, meslek hastalıkları ve Pnömokonyoz konusunda hiçbir uzmanlığı...
Ne var ki, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 97. maddesinin 1. fıkrasının “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malûllüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar.” düzenlemesi karşısında, tahsis talep tarihinden geriye yönelik beş yıllık dönem içindeki ölüm aylıklarının istenebileceği belirgin bulunmakla ve anılan Yasanın yürürlük tarihi de gözetildiğinde, davacının ölüm aylığı başlangıç tarihinin 01.10.2008 tarihi olduğunun gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır....
Bir olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın nihayetinde 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması sonucu doğabileceği gibi, diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir. Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın asıl amacı, 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmasının teminine yöneliktir. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir....