Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı göz ardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Bugüne kadarki Yargıtay uygulaması gözetildiğinde, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren sözleşmede yer alan bedelin TEFE – ÜFE endekslerindeki artışlar ile altın, döviz fiyat ve kurlarındaki artışlar, işçi ve memur aylıklarındaki artışlar dikkate alınıp denkleştirici adalet kuralları uyarınca, dava tarihine kadar uyarlaması yapılarak, dava tarihinde harici satış senedindeki miktarın ulaştığı değerin (miktarın) hüküm altına alınması esası benimsenmiştir. Somut olayda; davacının davalıya Türk Lirası olarak ödemede bulunduğu davacının beyanıyla sabittir....
Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle davalı yana ödediği ve davalı tarafça da inkar edilmeyen harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir....
İlk derece mahkemesince; dava konusu taşınmazın teslim ve sözleşmenin ifasının mümkün olmadığı, davacı tarafından davalı bankadan kullanılan kredinin bağlı kredi olduğu, davacının gerek davalı şirkete gerekse kullandığı kredi nedeniyle davalı bankaya ödediği tutarların denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihinde ulaştığı miktarı sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edebileceği gerekçesiyle; açılan davanın ıslah dilekçesi ile birlikte kabulüne, davacının davalı şirket ile noterde imzaladığı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile bu sözleşmeye bağlı olarak davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesinin iptaline, davacının kullandığı kredi nedeniyle davalı bankaya 176.596TL borçlu olmadığının tespitine, davacının sözleşme kapsamında davalı şirkete ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı 185.092,10TL'nin ve davalı bankaya ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı 107.652,82TL'nin dava tarihinden...
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, taraflar arasındaki davaya konu ... 18.Noterliğince düzenlenen 25.12.2002 tarihli gayrimenkul satış vadi sözleşmesi geçerli olup, geçerli sözleşmeye dayalı sebepsiz zenginleşmeden doğan alacaklarda BK'nun 96.maddesine göre dava konusu taşınmazın ifasının imkansız hale geldiği 15.02.2010 tarihindeki rayiç değeri bilirkişi marifetiyle belirlenip bu bedelin hüküm altına alması gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile geçersiz sözleşmeler de esas alınan denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenen bedelin hüküm altına alınması doğru görülmemiş, davacı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen harici taşınmaz satış sözleşmesi kapsamında ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca belirlenecek bedelinin tahsili istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "denkleştirici adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder. 2. Bu bakımdan sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar re'sen dikkate alınarak yapılan incelemede; Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasında ... tarihinde adi yazılı şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi akdedildiği, sözleşme kapsamında davacı alacı tarafından davalı satıcı şirkete 618.000,00 TL ödeme yapıldığı, satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın davacıya tapu devrinin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri TBK'nın 29, Noterlik Kanunun 60/3 ve 89. maddeleri uyarınca resmi senet şeklinde düzenlenmesi ve noter huzurunda iki tarafça imzalanması suretiyle geçerlilik kazanır. Sözleşmenin şekil şartı kamu düzeni ile ilgili olup noter tarafından düzenleme şeklinde yapılması zorunludur....
Somut olayda, taraflar arasındaki "gayrimenkul satış sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin 6. maddesinde de hisseli gayrimenkulün 31/12/2012 tarihinde teslim edileceğinin belirtildiği, fakat davalı tarafça taşınmaz pay devrinin davacı adına tapuda devir işlemlerinin tamamlanmadığı, dava dilekçesi ile ödenen bedelin iadesi ile sözleşme ile verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölümlerin kullanılamaması nedeniyle kullanamama bedeli talebinde bulunduğu, 26/04/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile ise, ıslah dilekçesi ekinde sunulan denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplama çerçevesinde güncel alacak ve cezai şart alacağı talebinde bulunduğu, görülmüştür....
Aksi düşüncelerle yazılı şekilde rayiç değer yerine ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplamaya dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece, bozma ilamında rayiç bedelin belirlenip bu bedele hükmedilmesi gerektiği belirtilmiş ise de ilk kararın gerekçesinde ifade edildiği üzere davacı vekilinin dilekçelerinde rayiç bedeli istemediğini açıkladığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca hâkimin taleple bağlı olduğu; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, buna göre davacının talebinden fazlasına hükmetme imkânının bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. Direnme üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/3-991 esas 2018/499 karar sayılı 21/03/2018 tarihli ilamıyla; “ 1-)Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; .........
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/327 ESAS - 2021/559 KARAR DAVA KONUSU : Taraflar arasında haricen düzenlenen gayrimenkul satış sözleşmesine dayalı taşınmaz alımına ilişkin ödenen bedelin ifanın imkansızlaştığı tarihte ulaştığı güncel değeri belirlenerek faiziyle birlikte iadesi istemi KARAR : Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/327 E., 2021/559 K. sayılı dosyasından verilen 26/10/2021 tarihli karara karşı istinaf talebinde bulunulması ile dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderildiği, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin 3. Hukuk Dairesinin 25/02/2022 tarih, 2022/310 Esas, 2022/331 Karar sayılı kararı ile inceleme görevinin 5....
İlk derece mahkemesinin 16/09/2021 tarihli gerekçeli ara kararı ile davanın alacağa ilişkin olduğu, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, mevcut delillerle yaklaşık ispat kuralı şartının gerçekleştiği kabul edilerek, davalının itirazının reddi ile ihtiyati haciz kararının devamına dair verilen kararın usul ve yasaya uygundur. O nedenle davalı bu yöndeki istinaf talebinde haklı değildir. Dava, harici satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak ödenen satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihi itibari ile ulaştığı değerin tespiti ile iadesi istemine ilişkindir. Davaya konu taraflar arasındaki sözleşmenin adi nitelikte olduğu tarafların beyanı ve dosya kapsamı ile sabittir. Dava konusu olayda ; sözleşmenin temelini oluşturan hukuki ilişki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanmaktadır. Kural olarak Borçlar Kanunu sözleşmelerde şekil serbestisini benimsemiştir....