Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayetçinin alacağının sıra cetvelinde 10. sırada olduğu, kendinden önceki alacaklıların alacağına itiraz edilmeyip 3.sıradaki müvekkilinin alacağına itiraz edildiğini, sıra cetveline itiraz etmekte şikayetçinin hukuki yararının olmadığını, kendi yaptıkları takipte ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, takibin kesinleştiğini, ödeme emrinin usulsüzlüğünün borçlu tarafından ileri sürülebileceğini belirterek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Genel haciz yolu ile yapılan ilamsız icra takibinde, borçlu, icra mahkemesine başvurusunda; takip talebi ve ödeme emri içeriğinde borcun sebebinin gösterilmediğini, dolayısıyla bu durumun İİK'nun 58. ve 60. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece; icra müdürlüğüne yapılan itiraz ile takibin durdurulduğu, borçlunun icra mahkemesinde itiraz nedenlerini tekrarlaması ve ödeme emrinin iptalini talep etmesinde hukuki menfaati bulunmadığından bahisle şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Davacı ve dava dışı borçlular hakkında davalı alacaklı tarafından Ilgın İcra Müdürlüğü'nün 2020/1060 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlunun ödeme emrini tebliğden önce ödeme emrinin sonradan tebliğ edilmesi şartı ile dosya numarasını bildirerek takip konusu borca itiraz edebileceğini, böyle bir itirazın geçerli olduğunu, ödeme emrinin hiç tebliğ edilmemiş olması hallerinde borçlunun takibi haricen öğrenerek itirazda bulunması durumunda itirazın geçerli olmadığının kabul edildiğini, oysa davalı borçluya ödeme emri tebliği ile ilgili eksiklik tamamlandığını, de herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, ödeme emrinin davacı borçlu T1 28/11/2020 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiğini, davacı borçlu T1 vekilinin 25/11/2020 tarihli dilekçe ile dosyaya yetkiye ve borca itiraza ilişkin dilekçe ibraz ettiğini, 10/12/2020 tarihli tensip karar tutanağı ile davacı borçlu vekilinin ödeme emrinin tebliğ tarihinden önce borca itiraz etmiş olması...
Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; borçlular T1 ve T2 ödeme emrinin tebliğ edildiği 07/08/2018 tarihinde henüz reşit olmadıkları, takip ehliyetlerinin bulunmadığı, bu nedenle adı geçen borçlulara çıkartılan ödeme emrinin hüküm ve sonuç doğurmayacağı, küçüğü velisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından, ödeme emrinin veliye tebliği zorunlu olup bu husus, kamu düzenine ilişkindir....
tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (iş mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabileceği bilgidirilmiştir. 6183 sayılı Yasa hükümleri kamu düzenine ilişkin olup şeklidir. 58. maddede ki Ödeme emrine itiraz süresi olan 7 günlük hakdüşürücü süre öğrenme ile değil ancak ödeme emrinin tebliği ile başlayacağından ödeme emri davacı tarafa 7.12.2005 tarihinde tebliğ edilip dava 13.12.2005 tarihinde 7 günlük hak düşürücü süre içinde açıldığından mahkemece davacının borçlu şirketin hak edişlerinden 10.8.2005 tarihinde kesinti yapılması nedeniyle takibi 10.8.2005 tarihinde öğrendiği 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın 13.12.2005 tarihinde açıldığı, gerekçesiyle reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Davacı, kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli başlattığı icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine icra mahkemesine başvurarak kiralananın tahliyesini istemiştir. Mahkemece kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı sözlü kira sözleşmesine dayanarak 2.6.2011 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2010 Temmuz ile 2011 Haziran ayları arası kira bedelinin tahsilini istemiş, ödeme emri davalıya Tebligat Kanunu 21. maddesine göre 13.6.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 03.10.2011 tarihli itiraz dilekçesi ile tebligattan 26.9.2011 tarihinde haberdar olduklarını ve borcu bulunmadığını belirterek itiraz etmiş ve ödeme emrinin usulsüz olduğundan bahisle ödeme emrinin düzeltilmesi için ... 19. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/1375 esasında şikayette bulunmuştur. Mahkeme gerekçesinde istemin reddedildiği belirtilmiştir....
Davacı borçluya örnek 7 ödeme emrinin 23/08/2021 tarihinde TK 21 maddesi uyarınca tebliğ edildiği, davacı borçlunun 26/08/2021 tarihli borca itiraz dilekçesini PTT kanalıyla gönderildiği, itiraz dilekçesinin İcra Müdürlüğünce 02/09/2021 tarihinde dosyasına havale edildiği, borca itiraz dilekçesinde ödeme emrinin 23/08/2021 tarihinde tebellüğ edildiğinin bildirildiği, davacı borçlunun bu tarih itibariyle takipten haberdar olduğu, davacının İİK'nın 62 maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 günden sonra itiraz ettiği, İİK'nun 16.maddesi ve TK'nuna göre usulsüz tebligat şikayetinin öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde mahkemeye yapılması gerektiği, davacı vekilinin kabulünde olduğu gibi davacının usulsüz tebligattan 26/08/2021 tarihinde haberdar olduğu kabul edilse bile bu tarihten itibaren de 7 günlük süre içerisinde davanın açılmadığı, davanın 7 günlük süreden sonra 09/09/2021 tarihinde açtığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine ilişkin kararın yerinde olduğu...
Ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Çünkü ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK.13.5.2009 tarih ve 2009/12-185 E.- 2009/182 K). İcra müdürlüğünce, itiraz dilekçesi tarihinin, önceki bir tarih olarak bildirilmesine itibar edilemez. Somut olayda, borçluya örnek 7 ödeme emrinin 11.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 12.05.2015 tarihli itiraz dilekçesinin, icra müdür yardımcısı ...tarafından havale edilip imzalandığı, ancak tutanağa geçirilmediği, ayrıca itiraz dilekçesinin, UYAP sistemine 25.05.2015 tarihinde ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süreden sonra kaydedildiği görülmektedir. Bu durumda borçlunun itirazının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir. O halde mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
Somut olayda; davalı Kurum tarafından prim alacaklarının tahsili amacıyla davacıya ödeme emrinin 03.12.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 14.12.2009 tarihinde eldeki davayı açması karşısında ve anılan ödeme emrinde itiraz yolu olarak iş mahkemelerine dava açılabileceği ihtarında bulunulmayıp, aksine sadece vergi itiraz komisyonundan bahseden 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ihtarında bulunması nedeniyle, davacının idari itirazda bulunup bulunmadığı araştırılıp; Kurumun davacının itirazını usul yönünden reddederek itiraz merciinin iş mahkemeleri olması gerektiği yönünde kanun yollarını açıkça gösterici işlem tesis etmeyip, bir anlamda davacıyı yanıltıcı şekilde itirazını değerlendirmeye alması halinde, Kuruma ödeme emrinin tebliğinin ardından yaptığı başvurunun hatalı mercie (görevli olmayan yere) yapılan başvuru ve dolayısıyla sonrasında açtığı davanın 7 günlük süresi içerisinde açılmış bir dava olarak kabulü gerekeceğinin, idari itiraz yoluna başvurulmaması...
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borca itiraz, İİK.nun 168/5. maddesine göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. Öte yandan, İİK.nun 19. maddesi "gün olarak tayin olunan müddetlerde ilk gün hesaba katılmaz. Bir müddetin sonuncu günü resmi bir tatil gününe rastlarsa, müddet tatili takip eden günde biter. Müddet, son günün tatil saatinde bitmiş sayılır." hükmünü içermektedir. Somut olayda, takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 30/09/2014 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz süresinin son gününün 06/10/2014 günü olduğu ancak Kurban Bayramı dolayısıyla resmi tatil olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda tatili takip eden ilk iş günü olan 08/10/2014 tarihinde yapılan itiraz süresindedir. O halde mahkemece, borçluların süresinde olan itirazlarının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....