Davalı borçluya ödeme emri 07.05.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı kiracının takibe itiraz etmemesi üzerine takip kesinleşmiştir. Mahkemece, borçlu takibe itiraz etmediği gibi 30 günlük yasal süre içerisinde takip konusu kira borcunu da ödemediği, bu nedenle temerrüt şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve kiralananın tahliyesine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kesinleşen icra takibi nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. İİK.nun 269/b-4 maddesi hükmü gereğince borçluya gönderilen ihtarlı ödeme emri TBK.nun 315.maddesinde yazılı ihtar yerine geçer. Türk Borçlar Kanunun 315. maddesinde konut ve çatılı işyeri kiralarında temerrüt ihtarında verilecek süre 30 gün olarak öngörülmüştür. Davaya dayanak icra takip dosyasında, davalı borçluya gönderilen örnek 13 ödeme emrinde 30/7 günlük ödeme ve itiraz sürelerinin metin kısmında yazılmadığı, matbu olarak düzenlenen ödeme emrinde A ve B harfli dipnotta yazılı olduğu görülmüştür....
İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde ( İİK m. 269/c) inceleyebilir. Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Davalı ödeme emrine itiraz etmemiş olup kira sözleşmesi ve kira bedeli takip hukuku yönünden kesinleşmiştir....
Bu halde yukarıda değinildiği üzere ödeme emrinin tebliğ işleminin iptali sebebiyle borçluya yeniden ödeme emri tebliği takip işlemlerinin devamı için zorunludur. Yeniden gönderilen ödeme emrinin tebliği üzerine ise borçlunun yasal süre içerisinde itiraz hakkı mevcuttur. Bu nedenle usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte borçlunun ilamsız takibe itirazda bulunmamış olması itiraz haklarının ziyaına sebebiyet vermez. Somut olayda; davalı tarafından dayanılan İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 22/10/2018 tarih 2018/1206 Esas, 2019/619 Karar sayılı dosyasında verilen kararda bir taraftan ödeme emri iptal edilirken, diğer taraftan ödeme emrinin iptali sonrasında borçlunun yeniden tebliğ edilecek ödeme emrine itiraz hakkı mevcut olduğu halde süresi içerisinde itiraz olmadığı yolundaki gerekçeye dayalı olarak takibin durdurulması talebinin reddedilmesi çelişkili olup kararın işbu uyuşmazlığa sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır....
Ancak ödeme emri tebliğ edilmemiş olsa da borçlunun takibi haricen öğrenerek icra dairesinde yaptığı borca itirazı geçerli olup, itirazla takip durduğundan, alacaklı itirazın kaldırılmasını istemekle takibin sürdürülmesi iradesini gösterdiğine göre itirazın kaldırılmasını istemekte alacaklının hukuki yararı vardır. Aksinin kabulü halinde ödeme emrinin tebliğinden önceki safhada borçlunun itirazı geçerli olmayacak ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlu yeniden icra dairesinde itiraz etmek durumunda kalacaktır. Ödeme emri tebliğ üzerine borçlu daha önce itiraz ettiğini düşünerek belki de ilamsız icra takibine hiç itiraz etmeyecek ve bu durum hak kaybına yol açacaktır. Öte yandan ödeme emri tebliğ edilmediği gerekçesiyle itirazın kaldırılması istemi reddedilen alacaklı, ödeme emri tebliğ sonrasında yapılacak ikinci itiraz üzerine yeniden itirazın kaldırılması isteminde bulunmak durumunda kalacaktır....
Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Somut olayımıza gelince; ödeme emrinin davalı borçlu kiracıya 18/10/2021 tarihinde tebliğ olunduğu, takibe itiraz edilmemesi üzerine eldeki davanın 25/11/2021 tarihinde, 30 günlük ödeme süresinin hitamından sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Davalı kiracının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde takibe itiraz etmemesi ve dahi davalı kiracı tarafından gecikmiş itiraz yoluna da gidilmemesi nedeni ile takip konusu borç kesinleşmiş olduğundan, artık 30 günlük yasal süre içerisinde ödeme yapılması zorunludur....
Ödeme emri davalıya 09.09.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı 09.10.2009 tarihinde takibe itiraz etmiş ise de itirazı süresinde olmadığından takip kesinleşmiştir. Ancak 02.09.2009 tarihinde düzenlenen ve 09.09.2009 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinde itiraz süresi belirtildiği halde ödeme süresi verilmediği anlaşılmaktadır. Temerrüt ihtarına konu ödeme emrinin B.K. 260. maddesine uygun olması gerekir. B.K. 260. maddesine uygun olmayan ödeme emri hukuki sonuç doğurmaz. Hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine dayanarak tahliye kararı verilemez. Bu nedenle davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Kararın yukarda açıklanan nedenle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 31.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu işlemlerin dışında mal sahipleri adına mahkemelerde dava açamayacakları gibi, onlar adına ihtilaf konusu vergilere idareye itiraz edemezler ve mükelleflerin yaptığı itirazların reddi halinde, gümrükte temsile yetkili kişiye tebligat da yapılamaz. Yapılırsa kanunen geçerli olmayacağından, dava açma süresini başlatmaz. Bu husustaki tebligat mükellef şirkete yapılmadığından, tarhiyat kesinleşmeyip, ödeme safhasına gelmediğinden, henüz tahakkuk etmemiş, yani kesinleşerek ödeme safhasına gelmemiş bir borç için tanzim ve tebliğ edilen ödeme emri aleyhine açılan davayı reddederek ödeme emrini tasdik eden ... Vergi Mahkemesi kararı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58'inci maddesi 1'inci fıkrası amir hükmüne aykırı bulunduğundan, temyiz talebinin kabulü ile ... Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür....
İcra dosyasına sunulan 18.08.2004 tarihli itiraz dilekçesinde itiraz eden vekilleri icra takip talebinde ve ödeme emrinde belirtilen şirket ile müvekkil şirketin aynı şirket olmadığını, takibe konu edilen faturayla müvekkil şirketin ilgisi bulunmadığını, ödeme emrinin yanlışlıkla müvekkil şirkete tebliğe gönderildiğini belirterek itiraz etmişlerdir. Ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen şirket ile itiraz eden şirket isimlerinin aynı sözcüklerle başladığı, ancak şirket isimlerinin tamamının yazılış şekline bakıldığında ödeme emrinde yazıldığı şekliyle itiraz dilekçesinde yazılı olandan farklı bulunduğu görülmektedir....
Davanın temelini oluşturan icra takibi sırasında çıkarılan ödeme emrinin muhatabın adresinde tanınmadığı gerekçesiyle bila- tebliğ geri döndüğü görülmüş ise de, borca ve takibe itiraz eden davalı (kefil) ... vekili, icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde ödeme emrinden yeni haberdar olduklarını, tebligat ellerine geçmediği için ödeme emrinden haberdar olur olmaz itirazda bulunduklarını bildirmiş ve icra dairesinin 16/07/2007 tarihli işlemi ile icra takibinin durdurulmasına karar verilmiştir. Hal böyle olunca, ödeme emri normal yolla tebliğ edilmemiş olsa bile, davalı vekilinin 16/07/2007 tarihinde ödeme emrinin içeriğini öğrendiğini ve bu tarihte itiraz hakkı doğduğunun kabulü gerekir....
CEVAP : Davalı vekili, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini, takibin durduğunu, itiraz ile birlikte ödeme emri takip dayanağı belgelerin kendisine tebliğ edilmediğinden bahisle şikayette bulunduğunu, şikaye ilişkin yapılan yargılama neticesinde ödeme emrinin tebliğ tarihin 11.08.2020 olarak düzeltilmesine ve ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verildiğini, takip dosyasından usulüne uygun tebliğ edilen ödeme emrinin varlığından söz edilemeyeceğini, davanın ön şartı gerçekleşmediğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....