İlk derece mahkemesi; icra takibi dayanağı senetler incelendiğinde "istanbul" yetki kaydının olduğu, senedi düzenleyen ve senet lehtarının tüzel kişi oldukları için HMK 17. maddeye göre yetki kaydının geçerli olduğu, davacılardan T1'ın senette avalist olduğu için bu davacı yönünden de yetki kaydının geçerli olduğu, dolayısıyla İstanbul icra dairelerinin yetkili olduğu, davacıların borca itirazlarını İİK'nın 169/a maddesindeki belgelerden biriyle ispatlayamadığı gerekçesi ile yetki itirazının ve borca itirazın reddine, davalının tazminat talebinin reddine karar vermiştir. Davacı/borçlular vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde saydığı nedenlerle birlikte, mahkemece imzaya itirazları ve mükerrer tahsilata yönelik herhangi bir bilirkişi incelemesi yapılmamasının yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
İcra Müdürlüğü’nün 2015/402 Esas sayılı dosyasından çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin 22/01/2015 günü tebliğ edildiği, borçlunun 04/02/2015 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğu, icra müdürlüğünce itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir. Alacaklı tarafça başlatılan ilamsız takipte borçlu yetki itirazında bulunmuş, dosya yetkili icra dairesine gönderilmiştir. Yetkili icra dairesinden borçluya gönderilen ödeme emri borçluya yeniden itiraz hakkı verir. Borçlunun yetkisiz icra dairesinde yaptığı borca itiraz, yetkili icra dairesinde başlatılan takip yönünden hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağından, mahkemenin, ... İcra Müdürlüğü'ne yapılan 04/08/2014 tarihli itirazdan bahisle, bu tarihten itibaren yetkili icra dairesinde başlatılan takibin durdurulmasına ilişkin kararı isabetsizdir....
CEVAP : Davalı alacaklı T3 vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve dayanaksız şekilde yapılan icra takibine, borca, faize, ferilerine, imzaya itiraz içerikli davayı kabul etmediklerini, davacının her ne kadar imzaya itiraz etmiş ise de dava dilekçesinin sonuç kısmında ödemiş olduğu borca istinaden başlatılan takipte borca ve ferilerine itiraz ettiğini, bu şekilde zımni olarak borcu kabul ettiğini, alacağın tahsiline engel olmak için dava açıldığını, icra dosyasında davacı borçlu T1'e ve borçlu eşi Özden Döğer'e usulüne uygun ödeme emri tebliğ edildiğini ancak Özden Döğer'in takibe itiraz etmediğini, davacının, eşinin imza atmış olabileceğini ileri sürüp, bu hukuki ilişkiden haberdar olmadığını ileri sürmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının ödemeden kaçınmak için bu yola başvurduğunu, zira ilgili icra dosyasında UYAP sorgusunda borçlu Özden Döğer'in üzerinde kayıtlı malvarlığı görünmezken, borçlu T1'in üzerinde 8 gayrimenkul ve 2 araç kaydı bulunduğunu, üzerinde malvarlığı...
Bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hüküm, borçlulardan birinin, onun için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali içindir. Somut olayda, alacaklı tarafından, dava dışı-borçlulardan Şahin Çay aleyhine de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlanıldığı, yetki itirazında bulunmayan takip borçlusu Şahin Çay’a ödeme emrinin Adana adresinde 16.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, anılan borçlunun, icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğine dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gibi, böyle bir iddia ve ispatın da olmadığı, diğer bir ifade ile anılan borçlu yönünden icra müdürlüğünün yetkisinin 22.01.2019 tarihinde kesinleştiği, itiraz eden borçlu Marpet ...Aş.'nin ise, borçlu Şahin Çay yönünden Adana İcra Müdürlüğünün yetkisi kesinleştikten sonra 27.02.2019 tarihinde yetki itirazı ile icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir....
Hukuk Dairesi'nin 11/06/2020 tarih, 2019/1871 esas ve 2020/1129 karar sayılı kararı ile esastan reddedildiği, dosyanın temyiz incelemesinde olduğu anlaşılmıştır. Alacaklının talebi üzerine borçluya ikinci kez ödeme emri tebliği, borçluya yeniden itiraz hakkı tanır. Ancak, borçlunun ilk ödeme emri tebliği üzerine borca ve fer'ilerine yönelik itirazları ile senet vasfına yönelik şikayet sebepleri ile icra mahkemesine başvurmasından sonra, ikinci kez ödeme emri tebliği üzerine aynı nedenlere dayalı olarak itiraz ve şikayette bulunması derdestlik teşkil eder (Hukuk Genel Kurulu'nun 16/04/2019 tarih, 2017/12- 363 esas ve 2019/462 karar sayılı ilamı). Bu durumda icra dairesince gönderilen 04/12/2018 tarihli ödeme emrinin tebliğinden sonra davacının yukarıda dava dilekçesinde 1, 3 ve 4 nolu bentlerde özetlenen borca, çek tazminatı ve komisyonuna ve senetteki tanzim tarihi yanındaki düzeltmenin geçersizliği nedeniyle senet vasfına yönelik şikayette bulunduğu İstanbul 15....
İlk derece mahkemesi tarafından; "...davacı şirket bakımından tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı borçlunun ticaret sicilinde gösterilen adresine Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilen tebligatın usulüne uygun olduğu, usulsüz tebligat şikayeti reddedildiğinden yetkiye ve borca itirazının da ödeme emri tebliğ tarihi olan 08/10/2020 tarihinden itibaren 5 gün içinde yapılmadığı anlaşıldığından yetkiye ve borca itirazının da reddine karar vermek gerektiği, davacı T1 bakımından tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ödeme emri tebliğ tarihine göre davacının yetki itirazı süresinde ise de itiraz tarihi itibariyle yetki itirazında bulunmayan diğer borçlu SMDN Mücevherat...Ltd.Şti. Yönünden Ankara İcra Dairelerinin yetkisinin kesinleştiği anlaşıldığından davacı borçlunun yetki itirazının HMK'nın 7/1....
davalı alacaklıya takip konusu bonoların düzenlenmesini gerekli kılan bir borcu bulunmadığını, bonolar üzerinde tahrifat bulunduğunu belirterek ödeme emrinin ve ödeme emri tebligatının usulsüz olması nedeniyle iptaline, takipten haberdar olma tarihinin 10/12/2020 olarak kabulüne, takibin imza itirazı ve borca itiraz nedeniyle durdurulmasına ve iptaline, icra dosyasından konulan hacizlerin fekkine, haksız takip yapan davalı alacaklının asıl alacağın % 20'sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına, alacağın % 10'u oranında para cezası mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı borçlu vekili 20/09/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine Ayvalık İcra Dairesinin 2016/2426 esas sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrine çek ve senet suretinin tebliğ olunmadığını, ödeme emri ve takip talebinde alacaklı tarafın adres bilgilerinin yazılı olmadığından ödeme emrinin iptaline karar verilmesini, Ayvalık icra Daire ve Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, Bakırköy İcra Daire ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetki itirazının kabulüne karar verilmesini, takibe konu çeklerin kambiyo vasfının bulunmadığını, çekteki tarihte tahrifat yapıldığını, çeklerin ön yüzündeki karalamaların keşideciye ait olmadığını, takibe konu çeklerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, imzaya itirazlarının kabulüne karar verilmesini, borcun tamamına itiraz ettiklerini, alacaklıya müvekkilinin hiç bir borcunun bulunmadığını, takibin teminatsız olarak dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasını, itiraz ve şikayetlerinin kabulü ile icranın geri bırakılmasına...
ve yetki itirazının kabulüne karar verildiği görülmektedir....
içinde bildirmesinin mecburi olması karşısında, yasal süre içerisinde davacı borçlu tarafından imzaya ve borca itiraz edilmediğinin tüm dosya kapsamında sabit olduğunu, davacı borçlunun icra dosyası kapsamında ve Beyşehir İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/54 Esas sayılı dosyasında kıymet takdiri işlemlerini de yaptırdığını ve ödeme emri ile icra dosyasından bilgisinin mevcut olduğunu, belirtilen nedenlerle yasal beş günlük hak düşürücü süre içerisinde davacı tarafından itiraz edilmediğini, ayrıca, itirazın yasal hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı düşünülse dahi, İİK'nın 169/a maddesinin "...Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder..." hükümlerine haiz olması neticesinde, davacının iddiasını ve davasını İİK'nın 168, 169, 169/a ve devamı maddelerinde düzenlenen belgelerle de ispatlayamadığı ve davacı tarafın tahrifat iddiasının da senetlerin yapılan gözlemi neticesinde yerinde...