Bunun üzerine alacaklı vekili takip dosyasının yetkili icra müdürlüğüne intikalini sağlayarak Sakarya 5.İcra Müdürlüğü’nün 2013/4903 Esas sayılı dosyasından borçlu-davalıya yeni ödeme emri tebliğini yaptırmış, bu icra dosyasında da, borçlu süresinde (29.07.2013 tarihinde) borca itiraz etmiştir. Her dava, dava tarihindeki hukuki duruma göre değerlendirilir. İtirazın iptali davasının dava koşullarından birisi de, geçerli ilamsız icra takibi yapılmış ve bu dosyadan çıkarılan ödeme emrine itiraz edilmiş olması koşuludur. Bu davanın açıldığı tarihte bu koşul mevcut değildir. Yetki itirazının kabulü ile Sakarya 5.İcra Müdürlüğü’nün 2013/4903 Esas sayılı icra dosyasında tebliğ edilen ödeme emrindeki borca itiraza karşı açılmış bir dava yoktur. Hal böyle olunca, İstanbul Anadolu 24.İcra Müdürlüğü'nün 2013/10730 Esas sayılı takibin devamı için açılan davanın Sakarya 5.İcra Müdürlüğü'nün 2013/4903 Esas sayılı takibin devamını sağlayacak şekilde sonuçlandırılması mümkün değildir....
Maddesi ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlunun itiraz sebeplerini icra dairesine bildirip yasal ödeme süreleri geçtikten sonra alacaklının merciden itirazı kaldırılması ve tahliye isteyebileceğinin öngörüldüğü anılan kanun maddesi gereğince borçlunun ödeme emri tebliğ edilmeden haricen icra takibini öğrenip icra dairesine itiraz etmesi kanunun emredici hükümleri karşısında hukuki sonuç doğurmayacağı borçluya hiç ödeme emri tebligatının çıkartılmaması ya da tebliğ edilememesi halleri için geçerli olduğu da müstekar içtihatlarla sabittir. O halde mevcut takip dosyasında icra müdürlüğünün kararlarından da anlaşılacağı üzere takip borçlusuna ödeme emrinin tebliğe çıkarılmadığı ve hiçbir tebligatın yapılmadığı sabittir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibinde yetkiye ve borca itiraz ile şikayete ilişkindir. 3. Değerlendirme Borçlunun İcra Mahkemesine başvurusunda ileri sürdüğü yetkiye ve borca itiraz ile şikayet iddialarının yasal 5 günlük süreye tabi olduğunun ve kesinleşen ... Bölge Adliye Mahkemesi 22....
Bu sebeple ,yetkili icra dairesince yapılan ödeme emri tebliği üzerine ,davalı-borçlu /vekili tarafından usulüne uygun şekilde borca yönelik itiraz yapılmadığından,ilamsız takibin duruduğundan söz edilemez.O halde , geçerli bir borca itiraz bulunmadığından ,davacı tarafça itirazın iptaline ilişkin dava açılmasında ,hukuki yarar bulunmamaktadır.Mahkemece buna rağmen,davanın esasına girilerek verilen kararda usul ve hukuka uyarlık bulunmadığından, davalının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1- b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında; "Davanın dava şartı yokluğundan HMK 114/h HMK 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine" karar verilmesi gerekmiştir....
İcra Müdürlüğüne gönderilerek davacı vekiline yeniden 27/03/2021 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği ve süresinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece ibraz tarihinden itibaren 3 yıllık süre içerisinde süresinde icra takibine başlandığı, yetkisizlik kararı ile dosyanın Isparta icra müdürlüğüne gönderildiği ve takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımının gerçekleşmediği dikkate alınmaksızın takibin kesinleşmesinden önceki döneme yönelik zamanaşımı itirazının kabulüne yönelik karar isabetsiz olduğundan, davalının istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının sair itiraz ve şikayetleri incelenerek karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/23955 esas sayılı dosyasına süresinde yapılan borca itiraz nedeniyle takibin durmasına rağmen, Amasra İcra Müdürlüğü tarafından müvekkiline yeniden ödeme emri gönderilmesine dair işlem nedeniyle; icra muamelesinin şikayet edildiğini, borca itiraz nedeniyle 10/09/2018 tarihinde durdurulan icra takibi nedeniyle alacaklı tarafından itirazın kaldırılması ve itirazın iptaline dair karar alınmadan icra takip işlemlerine devam olunmasının yasaya aykırı olduğunu, İstanbul 18....
Somut olayda, alacaklı bankanın takibe başladığı 19/01/2010 tarihi itibariyle zamanaşımı kesilmiş olup, bu tarihten itibaren sebepsiz zenginleşme için öngörülen 1 yıllık yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlamıştır. Ödeme emri tebliği, icra takip işlemi olması nedeni ile 27/01/2010 tarihinde zamanaşımı tekrar kesilmiş olup, yeni bir süre işlemeye başlamıştır. Borçlu şirket , ödeme emrine 29/01/2010 havale tarihli dilekçe ile itiraz ederek takibi durdurmuştur. Takibin itirazla durmasından sonra, alacaklı yeni bir takip işlemi yapma yetkisini kazandığı anda süre yeniden işlemeye başlayacaktır. Borçlunun takibe itirazı giderilmeden alacaklının icra takip işlemi yapması mümkün değildir. Bu nedenle borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmediği sürece hakdüşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri işlemez. Zamanaşımı süresinin işlemeye başlayabilmesi için alacaklının icra takip işlemi yapabilecek durumda olması gerekir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1077- 1482 E.K.sayılı 07/01/2020 kesinleşme tarihli ilamı ile kayıtsız ve şartsız reddedildiği, Mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddia, mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının, icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığı hallerde borca itiraz olarak nitelendirilir. Takibin kesinleşmesinden önce mirasın reddi gerçekleştiğinden davacının borca itirazının kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu borca itiraz niteliğinde olduğundan, borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiş olması sebebi ile Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi yerindedir....
Ancak bu hak düşürücü sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmesi gerekecektir.Somut olayda davalılara (borçlulara) ödeme emri 15.12.2006 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlular süresinde 19.12.2006 tarihinde borca itiraz etmişlerdir. Takip itiraz ile birlikte İİK'nun 66/1 maddesi uyarınca kendiliğinden durduğundan icra müdürlüğünün takibin durduğuna dair karar almasına gerek bulunmamaktadır. Ayrıca borca itiraz dilekçesinin davacıya (alacaklı) tebliğ edilmesi sadece itirazın iptali davasının açılması için gereken 1 yıllık hakdüşürücü sürenin başlangıcı açısından önem arzetmektedir. Dava, İİK'nun 67. maddesine göre usulünce açıldığından davanın esasının görülmesi gerekirken koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
Mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, borca itiraz olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği kabul edilmiş olup, bu ilke, murisin takipten önce ölmesi ve mirası ret süresi geçtikten sonra murisin borçları için mirasçıları aleyhinde takip yapılması durumunda geçerli olup, mirasçılar ödeme emri tebliği üzerine mirası red nedeniyle borçlu olmadıkları itirazını takibin şekline göre icra müdürlüğüne veya icra mahkemesine süresi içinde yapmak zorundadırlar. Bu durumda, davacı borçluların mirasın reddi nedeniyle takibin iptaline yönelik talebi, borca itiraz niteliğinde olup, davacı borçluların mirası reddettiklerine dair mahkeme kararı kesinleşmiş olduğundan borca itirazın kabulüne karar verilmesi yerindedir....