Hukuk Genel Kurulu’nun,19.11.2014 tarih ve 2013/12- 2240 E.-2014/929 K. sayılı kararında borçluların mirası reddetmeleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz niteliğinde olduğu, itirazın ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması ve imzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazların borca itiraz olarak kabulü gerektiği belirtilmiştir....
Yargıtay 6 HD'nin 2015/9419 esas ve 2016/1212 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere İcra dosyasına itiraz edildikten sonra ödeme emri tebliğ edildiğinde, itirazın geçerli olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda da borçlunun 20.12.2019 tarihli itirazından sonra borçluya 25.12.2019 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmekle itirazı geçerlidir. Bu nedenle şikayetin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, Şikayetin reddine karar verilmiştir....
Borçluya yeni bir ödeme emri gönderilmesi gerektiği anlaşıldığından davacının imzaya itirazları ve borca itirazları yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte davacı Gülsüm'ün dava dilekçesi ile ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini ikrar ettiğini, ödeme emrinin iptalini açmakta hukuki yararının bulunmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Tüm dosya kapsamına göre; borçlu tarafından imzaya ve borca itiraz edilmesinin borçlunun ödeme emrinin iptalini istemesine engel olmayacağı, ödeme emrinin iptali ile imzaya itirazın farklı hukuki sonuçları olduğundan, takibin kesinleşme tarihi ve takibe ilişkin bir kısım hususlar ödeme emrinin tebliği ile sonuç doğuracağından davacının ödeme emrinin iptalini istemesinde hukuki yararının bulunduğu, davacının dava dilekçesindeki beyanlarının ikrara yönelik olmadığı anlaşılmıştır....
Maddesi gereğince itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu aleyhine icra takibine 14.06.2013 tarihinde başlanmış, borçluya ödeme emri 28.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlunun alacaklıya 120.000,00 TL'lik ödemesi icra takibinin başlamasından sonra ancak ödeme emrinin tebliğinden öncedir. İİK'nun 62. Maddesi gereğince borca itiraz ödeme emrinin tebliğinden itibaren yapılabileceğinden, borçlunun önceki tarihli borcun ifa edildiğine ilişkin itirazını ileri sürmesi ancak ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde mümkündür. Bu sebeple borçlunun itirazı dosya hesabına ilişkin olmayıp, ödeme emrinin tebliğinden önceki dönemde borcun ifa edildiğine ilişkin borca itirazdır....
itiraz yönünden davanın süre yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, zamanaşımı itirazı yönünden yapılan inceleme de ise, takip tarihinin 10.09.2018 olduğu, takip talebinde borçlu adının T1 olduğu, takip açıldığında yanlış TC numarasının girildiği, girilen yanlış TC numarasının Gökhan Göksu ' ya ait olduğu, alacaklı vekilinin talebinde belirtmiş olduğu TC numarasının dosyanın asıl borçlusu T1'ya ait olduğu, icra müdürlüğünce 27.01.2022 tarihinde bu yönde tespit yapılarak, asıl borçlu T1'ya ödeme emrinin tebliğe çıkartıldığı ve 29.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, takibin kesinleşmesinden önceki zamanaşımı itirazı borca itiraz olup, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde yapılması gerektiği, yasal 5 gün için geçtikten sonra itiraz edildiği, mahkemece zaman aşımı yönünden de davanın süreden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
İcra Müdürlüğü’nce kendisine gönderilmiş bir ödeme emri bulunmadığını, yine yetkili İcra Müdürlüğünün verdiği takibin durdurulmasına yönelik bir karar olmadan eldeki davanın açılmasının doğru bulunmadığını, davacı ile arasında kira ilişkisi olmadığını, davacının ancak payı oranında ecrimisil talep edebileceğini, taşınmaza yaptığı faydalı masrafların dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, borçlu davalının yetkili icra müdürlüğünün gönderdiği ödeme emrine bir itirazı olmadığı, yetkisiz icra dairesinin gönderdiği ödeme emrine itirazın da yeni ödeme emrine itiraz olarak kabul edilemeyeceği, alacaklının itirazın iptali ve takibin devamını istemekte hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi...........................’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi....
Bu nedenle Mahkemece yetki itirazının reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Başvuru konusu sair şikayet ve itirazları yönünden: Davacı T2 başvurusunda, takibin dayanağı olan senedin bir nüshasının borçluya tebliğ edilmediği şikayetinin yanında takibe yetkiye imzaya ve borca itirazlar ve sair şikayetlerini de ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini istemiş Mahkemece davacının takibin dayanağı olan belgenin bir nüshasının borçluya tebliğ edilmediği şikayeti kabul edilerek ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. Buna göre; davacının takibin dayanağı olan belgenin bir nüshasının borçluya tebliğ edilmediği şikayeti kabul edilerek ödeme emrinin iptali kararı sonucu borçluya icra dairesince yeniden kararda belirtilen eksiklikler giderilerek ödeme emri tebliği gerekeceğinden davacı borçlunun icra dairesince gönderilen iptaline karar verilen ödeme emrine dayalı olarak yaptığı borca itirazının ve sair itirazlarının konusu kalmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin tebliği üzerine yasal 7 günlük süre içeresinde borca ve yetkiye itiraz edildiği, takibin durdurulması kararı üzerine alacaklının şikayet yoluyla icra mahkemesine yaptığı başvuruda, borca ve yetkiye itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verilmiş olsada itirazın takip borçlusu tarafından yapılmadığını, takipte üçüncü kişinin itirazı üzerine takibin durdurulması kararının doğru olmadığını belirterek takibin durdurulmasına ilişkin müdürlük işleminin iptalini talep ettiği, mahkemece...
nun 53. maddesi uyarınca, mirasçı hakkındaki takip, muris hakkındaki takibin devamı niteliğinde olduğundan icra takibinin mirasçıya yöneltilmesinde ve borçlu mirasçı adına ödeme emri gönderilmesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak muris borçlu takip kesinleşmeden öldüğünden, kesinleşmemiş takipte mirasçılara ödeme emri gönderilmeden 24/05/2021 tarihli muhtıranın gönderilmesi doğru değildir. Öte yandan zamanaşımı itirazının incelenmesinde ise; dava tarihi itibariyle davacı borçlular hakkındaki takip henüz kesinleşmediğinden borçluların icra mahkemesine başvurusu İİK.'nın 168/5 maddesi kapsamında zamanaşımı itirazı olup borca itiraz niteliğindedir. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte borca itiraz İİK'nın 169. ve sonraki maddelerine göre yapılıp incelenir. Bononun düzenlenme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK.'...
Davalının borca itiraz ettiği ve bu nedenle takibin durduğu gerekçesiyle itirazın iptali isteminde bulunmuştur. İcra İflâs Yasası'nın 62/1. maddesi uyarınca "borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine itirazını bildirmeye mecburdur" Aynı Yasanın 66/1. maddesine göre "müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur, itiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra müdürü takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder" Somut olayda davalı (borçlu)'ya ödeme emri 01.07.2003 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu itiraz süresi 08.07.2003 günü dolduğu halde 09.07.2003 tarihinde borca itiraz etmiştir. O halde icra takibine davalının itirazı süresinde değildir. Bu haliyle davacı alacaklı icra dairesinden takip muamelelerine devam edilmesini İcra İflâs Kanunu 66. maddesi gereğince isteyebilir. Şu durumda, davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı yoktur. Davanın bu nedenle reddi gerekir....