Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinde "a) İkrazatçı: Devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişileri", 5. maddesinde "ikrazatçılıkla uğraşacak gerçek kişilerin bir beyanname ile Müsteşarlıktan faaliyet izni almak zorunda oldukları", 9. maddesinde de "Bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca ikrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek ittihaz edilmesi ve Kanun Hükmünde Kararname uyarınca alınan ikrazatçılık izni iptal edildiği halde, ödünç para verme işlerine devam edilmesi, tefecilik sayılır." hükmü yer almaktadır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: DAVA; ödünç sözleşmesinden kaynaklandığı belirtilen alacak için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır. Dosyanın incelemesinde; ödünç sözleşmesinden kaynaklandığını belirttiği alacağının tahsili için Sakarya 2. İcra Dairesi'nin 2019/5822 E. sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, davalının ödeme emrine süresinde itiraz etmesi üzerine eldeki davayı açtığı, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Davacı, 27/02/2019 ve 29/03/2019 tarihli, her biri 100.000,00 TL bedelli EFT dekonlarına konu para gönderme işlemlerinin ödünç verme işlemi olduğunu belirtmektedir....

    Eldeki davada her ne kadar haksız fiil hükümleri ileri sürülmüş ise de, davanın niteliği itibariyle 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında davalı bankanın tacir olan davacının bankadaki hesabındaki bedelin kusuruyla üçüncü kişilere ödendiği ve bunun tazmini talep edildiğinden Bankacılık Kanunu kapsamında davalı bankanını kusuruna dayanılmış olup, her iki tarafında tacir olduğu ve ticari işletmesinden kaynaklana dava olması nedeniyle davanın 6102 Sayılı TTK'nın 4. maddesi kapsamında ticari dava olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.Hakimler ve Savcılar Kurulu 'nun 25.11.2021 tarih ve ----- Karar sayılı kararı ile; "...1) 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden, 2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. Maddelerinden, 3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2022/138 Esas KARAR NO: 2023/313 DAVA: Rehin Karşılığında Ödünç Verme İşinden Kaynaklanan (TMK M. 962 - 969) (Sözleşmenin Hükümsüzlüğü/İptali) DAVA TARİHİ: 23/02/2022 KARAR TARİHİ: 31/03/2023 Mahkememizde görülmekte olan Rehin Karşılığında Ödünç Verme İşinden Kaynaklanan (TMK M. 962 - 969) (Sözleşmenin Hükümsüzlüğü/İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacının 28/12/2022 tarihli duruşmaya gelmediği, taraflar tarafından davanın, 28/12/2022 tarihinde takipsizliği nedeniyle işlemden kaldırıldığı, aradan 3 aydan fazla zaman geçtiği halde yenilenmediği görülmekle; davanın açılmamış sayılmasına; karar vermek gerekmiştir....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: DAVA; ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır. Dosyanın incelemesinde; davacının, ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için Sapanca İcra Dairesi'nin 2020/277 E. sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, davalının ödeme emrine süresinde itiraz etmesi üzerine eldeki davayı açtığı, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya ödünç olarak gönderilen 30.000,00 TL'nin davalı tarafından ödenip ödenmediği noktasındadır....

        teklif verdiğini ve açık arttırmanın davacı ve müvekkilinin verdikleri teklif ile müvekkili uhdesinde kaldığını, davacının teklifi ve iradesiyle ihalenin kazanıldığı, işlemlerin tamamlanması için bir miktar harç ve vergi yatırılması gerektiğini, gönderilen bedelin de müvekkilinin "davacı adına" yatırması için gönderilen tutar olduğunu, davacının bu işlemlerin ardından açık arttırma sonucunda ödenmesi gereken tutarı ödemediğini, taşınmazın satışının ikinci ihaleye kaldığını, ikinci kez açık arttırmaya çıkan taşınmazın 3.şahısa satıldığını, ikinci açık arttırmanın sonuçlanmasının ardından davacının hemen taşınmaz için göndermiş olduğu dava konusu tutarı iade istediğini, davacının iddia ettiği şekilde bir ödünç verme sözleşmesinden söz etmenin mümkün olmadığını, davacının, ödünç sözleşmesinin kurucu şartı olan geri verme vaadinin zamanına ilişkin dahi bir iddia ileri süremediğini, bu hususun da davacının, havaleyi ödünç verme amacıyla gerçekleştirmediğini gösterdiğini belirterek davanın...

          Yasal Mevzuat İncelendiğinde; 765 sayılı Türk Ceza Kanunun’da tefecilik sucuna ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. 08.06.1993 tarihli ve 2279 sayılı “Ödünç Para Verme İşleri Kanunu” bu husustaki ilk yasal düzenlemeyi oluşturur. Bu kanunun 17. maddesi tefeciliği suç olarak düzenlemiştir. Ardından 30.09.1983 tarihli “Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile bu yasa yürürlükten kaldırılarak, 15. maddesinde tefecilik sucuna ilişkin yeni bir düzenleme getirmiş ancak kanunlaşmadığından yürürlüğe girmemiştir. 5237 Sayılı T.C.K.nun 241. maddesi tefeciliği suç olarak yeniden düzenlemiştir. Buna göre “kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” Bu suç tanımına ilişkin madde gerekçesinde "Madde metninde tefecilik fiili suç olarak tanımlanmıştır....

            Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 30/09/1983 tarih ve 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/a bendinde, ikrazatçı, ''Devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişiler'' olarak tanımlandıktan sonra; 9. maddesinde ise tefecilik, "İkrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle ödünç para verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek ittihaz edilmesi ve Kanun Hükmünde Kararname uyarınca alınan ikrazatçılık izni iptal edildiği halde, ödünç para verme işlerine devam edilmesi“ şeklinde tarif edilmiş, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında ise, yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında önemli miktarlardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp verilemeyeceği...

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/03/2022 NUMARASI : 2022/31 ESAS DAVA KONUSU : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Dörtyol 3....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/03/2022 NUMARASI : 2022/31 ESAS DAVA KONUSU : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Dörtyol 3....

              UYAP Entegrasyonu