Üye işyeri sahibi olan fail, kart hamili ile yapmış olduğu faiz anlaşması üzerine işyerinde kurulu POS cihazı üzerinden kart hamilinin kartından -faiz ve anlaşmaya konu ödünç para miktarının toplamından oluşan- bedeli çekerek alacağını teminat altına almakta, sonra çektiği tutardan daha azını (anlaşmaya konu ödünç para miktarını) kart hamiline nakit olarak ödemektedir. Ödünç paranın verilmesi, görünürdeki muvazaalı bir satım akdine dayanmaktadır. Buradaki muvazaa, nispi muvazaa olup; TBK'nın 19. maddesi uyarınca nispi muvazaa hallerinde görünürdeki işlem, tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından geçersiz olacak, tarafların gerçek iradelerini yansıtan alttaki gizli işlem hukuki sonuç doğuracaktır. POS tefeciliğinde tarafların gerçek iradelerini (kastlarını) yansıtmayan görünürdeki satım işlemi geçersiz olmakla birlikte temel de gerçekleştirilmek istedikleri gizli işlem (karz akdi/ödünç sözleşmesi) varlığını muhafaza edecektir....
Kaldı ki Borçlar Kanunu hükümleri de nazara alındığında maddi gerçeği hedefleyen ceza hukukunun, eylemin nitelendirilmesinde görünürdeki işleme değil, tarafların nihai olarak gerçekleştirmek istedikleri (Kast) gizli işleme (Ödünç sözleşmesi) göre sonuca gidilmelidir....
Üye işyeri sahibi olan fail, kart hamili ile yapmış olduğu faiz anlaşması üzerine işyerinde kurulu POS cihazı üzerinden kart hamilinin kartından -Faiz ve anlaşmaya konu ödünç para miktarının toplamından oluşan- bedeli çekerek alacağını teminat altına almakta, sonra çektiği tutardan daha azını (Anlaşmaya konu ödünç para miktarını) kart hamiline nakit olarak ödemektedir. Ödünç paranın verilmesi, görünürdeki muvazaalı bir satım akdine dayanmaktadır. Buradaki muvazaa, nispi muvazaa olup; TBK'nın 19. maddesi uyarınca nispi muvazaa hallerinde görünürdeki işlem, tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından geçersiz olacak, tarafların gerçek iradelerini yansıtan alttaki gizli işlem hukuki sonuç doğuracaktır. POS tefeciliğinde tarafların gerçek iradelerini (Kastlarını) yansıtmayan görünürdeki satım işlemi geçersiz olmakla birlikte temelde gerçekleştirilmek istedikleri gizli işlem (Karz akdi/ödünç sözleşmesi) varlığını muhafaza edecektir....
ödünç verme sözleşmesinin hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, HMK 4....
Kurumu A.Ş.arasındaki ödünç sözleşmesinden doğan alacağın davacıya temlikine ilişkin temlik sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda alacağın temliki sözleşmesine konu alacakla ilgili temel sözleşme 6102 sayılı TTK.nun 4/1-f maddesinde öngörülen “bankalara diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemeler”kapsamında kalmakta olup, mutlak ticari dava niteliğinde bulunduğundan mahkemece işin esasına bakılması gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 17.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı, dava dışı borçlu ile müvekkili arasındaki ödünç sözleşmesi gereğince takip yapıldığını, alacağının gerçek olduğunu ve muvazaa bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosyadaki delillere göre, davalıya ait takipteki alacağın davalı ile dava dışı borçlu arasında ödünç sözleşmesinden kaynaklandığı, alacağın muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, muvazaa nedeniyle sıra cetveline itiraz istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davalı kendisini yargılama aşamasında vekille temsil ettirmemiş olup, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemek gerekirken, aksine hüküm tesisi doğru olmamıştır....
Mahkemece, icra takibinin zamanaşımına uğramış, yazılı delil başlangıcı vasfında olan çeke dayalı olduğu, alacağın dayanağının temel ilişki olan ödünç sözleşmesi olduğunun belirtildiği, yazılı delil başlangıcı vasfında olan belgeye dayalı iddianın her türlü delille kanıtlanabileceği, yetkili yerin HUMK.’ nun 10., İİK.’nun 50., B.K.’nun 73. maddesi gereğince alacaklının ikametgahı yeri olduğundan davalının yetki itirazının reddine, temel ilişki olarak ödünç sözleşmesine dayanıldığından ve çek keşide tarihi ile ihtar ve takip tarihi arasında B.K.’nun 125. maddesi gereği 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalının zamanaşımı itirazının reddine, alacağın davacı tanıkları beyanları ile ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
K A R A R Davacı, 3.3.2004 tarihli ödünç sözleşmesi ile davalıya 23.000 Euro ödünç verdiğini, davalının bu parayı 25.4.2004 tarihinden itibaren, aylık 500 Euro taksit ve faizleriyle geri ödemeyi belirtilen sözleşme ile taahhüt etmiş olmasına rağmen, hiç ödemede bulunmadığını alacağının tahsil için yaptığı icra takibine davalının itiraz ettiğini bildirip, itirazın iptaline ve davalının % 40 tan az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini istemiştir. Davalı vekili davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz olunmuştur. Davacı, davalıya borç olarak verdiği 23.000 Euro'nun ödenmemesi üzerine alacağın icraen tahsili için yaptığı icra takibine davalı tarafın vaki itirazı üzerine itirazın iptali için bu davayı açmıştır. Davacı, alacağının ispati için taraflar arasında Almanca düzenlenmiş 3.3.2004 tarihli belgenin tercümesini icra dosyasına eklemiştir....
Mahkemece,10.000 TL.nin faizi ile davalıdan tahsiline, ıslah edilen kısmın ise zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacının 30.5.2008 tarihinde kendisine ait banka hesabında EFT yapmak suretiyle davalı şirket adına dava dışı şahsa 100.000 TL ödediği sabit olup, dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamı karşısında taraflar arasındaki ilişkinin ödünç sözleşmesi niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekir. İlişki ödünç niteliğinde olduğu için de zamanaşımı süresinin BK. 125.maddesi uyarınca 10 yıl olduğu ve ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul 2011/15406-2012/8306 edilmelidir....
Dava, bu haliyle ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup ödünç sözleşmesi Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olduğuna göre uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemeler görevlidir. Bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde İş Mahkemeleri değil, Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. O halde mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, İş Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....