Davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan Taşeronluk Sözleşmesinde, davacı tarafından davalıya ariyeten dorse verileceğini düzenleyen bir hüküm bulunmadığı gibi; davacı ile davalı arasında yazılı olarak akdedilmiş bir "ariyet sözleşmesi" de bulunmamaktadır. TBK 379. Maddesinde yerini bulan kullanım ödüncüne göre ,ödünç sözleşmeleri bir şekil şartına bağlanmamış olup, ispat hukuku açısından yazılı olması gerekmektedir. Ödünç sözleşmesi uyarınca ödünç alan kendisine belli bir süre kullanması için bedava olarak bırakılan şeyi bir süre kullandıktan sonra geri verme yükümlülüğü altındadır. Ödünç alan/ davalı, taraflar arasında yazılı sözleşme olmaması nedeni ile ödünç konusunu özgülenmiş amaca uygun kullanıp ödünç verene karşı genel ilkeler uyarınca sorumludur....
Dolayısıyla davaya konu icra takibi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 386 ve devamı maddelerinde düzenlenen tüketim ödüncü sözleşmesine dayalı alacağa ilişkindir.Tüketim ödüncü 6098 sayılı TBK'nın 386. maddesinde; "Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı TBK'nın 392. maddesinde ödüncün geri verilme zamanı; "ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir" şeklinde belirlenmiştir. Ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir ödeme günü, ihbar süresi belirlenmemiş veya istenildiği zaman muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödünce konu paranın ilk istemden başlayarak altı hafta içinde geri verilmesi gerekir....
Her ne kadar tercümesi ibraz edilen Davaya konu 13/08/2013 tarihli sözleşme; Kredi sözleşmesi başlığını taşımakta ve davacı Kredi veren davalı ise Kredi alan olarak nitelendirilmekte ise de sözleşme içeriği ve dosya kapsamındaki Tahkim kararı ve tüm dosya kapsamı ile ; taraflar arasında 2007 tarihinden itibaren ticari ilişkinin süregeldiği, bu kapsamda, Taşıma hizmeti sözleşmesi , Ticari Yönetim sözleşmesi ,Ödeme Senedi, Fesih ve uzlaşma senedi gibi bir çok sözleşme akdedildiği ve bu kapsamda davalıya Avans verilen meblağların takvime bağlandığı anlaşılmıştır....
ile davacı arasında geçerli bir pay devir sözleşmesi bulunmadığı, davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin ödünç sözleşmesi olarak kabul edilebileceği, davacının davalı şirkette ortak sıfatı bulunmadığından kar payı talep edemeyeceği, Davacının ödünç sözleşmesi kapsamında davalı şirketten kalan tutarı ve davalı bakımından ticari iş niteliğinde olan bu sözleşme nedeniyle ticari işlere uygulanan faizi talep edebileceği, davacının 11.01.2021 dava tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak ve faizinin aşağıda detaylı olarak hesaplandığı, dava konusu havale ticari iş olduğundan, davacının avans faizi isteyebileceği, davacının 11.01.2021 dava tarihi itibariyle davalı şirketten 59.248,96 TL asıl alacak ve ( 1.448,31 - 3.110,57 *634,05 ) - 5.192,93 TL olmak üzere toplam 64.441,89 TL tutarınca alacağının bulunduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.Bilirkişi tarafından alınan ek rapor da özetle; Davacının davalı şirkette pay sahibi olmak üzere şirket hesabına 150.000 TL gönderdiği ancak...
Türk Borçlar Kanununun 386. maddesinde, ödünç sözleşmesinin tanımı "tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelikte ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği bir sözleşmedir." şeklinde yapılmıştır. Davacı, davalıya ödünç olarak gönderdiği paranın iade edilmediğini ileri sürerek talepte bulunmuştur. Davacı ödünç olarak verdiği miktarı TBK'nın 102 maddesi kapsamında banka havalesi yolu ile göndermiştir. Davacının iddiası karşısında davalı, savunmada bulunmamıştır. Takibe itirazında, borca ve faizine itiraz etmiştir. Davaya konu edilen dayanak banka dekontu incelendiğinde, hesaba gönderilen miktarın dava dışı üçüncü kişi ye borç olarak verildiğine ilişkin bir ibare bulunmaktadır. Yargıtay uygulamalarında havale işlemi bir ödeme aracı olarak kabul edilmektedir. Dolayısı ile havale edilen bir miktar bedelin borç olarak verildiğini iddia eden bunu ispatla yükümlüdür....
Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davada her iki tarafın da tacir sıfatına sahip olmadığını, davanın ödünç sözleşmesine dayalı alacak davası olduğunu, taraflar arasında ödünç sözleşmesi bulunup bulunmadığının analizinin ticaret mahkemesinin değil asliye hukuk mahkemesinin görevinde olduğunu belirterek, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf talebine karşı davalının beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır. Dava; ödünç verildiği iddia edilen çekin bedelinin tahsili için açılan alacak davasıdır. Keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 13/04/2015 olan, 50.000 TL bedelli Finansbank Esenler Şubesine ait, keşidecisi İl-Ba tekstil Gıda ve İnş. San. Tic. Ltd....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/789 Esas KARAR NO : 2022/370 Karar DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 06/12/2021 KARAR TARİHİ : 18/05/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin "..." adresinde mukim ve sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak üzere Sermaye Piyasası Kurulu’nca yetkili kılınmış aracı kurum olduğunu, bu faaliyetler kapsamında davalı ... ile müvekkili şirket arasında 31.10.2018 Tarihli "Sermaye Piyasaları Alım Satım Çerçeve Sözleşmesi", "Vadeli İşlemler ve Opsiyon Sözleşmelerinin Alım Satımına İlişkin Aracılık ve Yatırım Hesabı Sözleşmesi" ve "Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım Açığa Satış ve Ödünç Alma Verme İşlemlerine İlişkin Çerçeve Sözleşme" sözleşmelerinin akdedildiğini, davalının hesap ekstreleri incelendiğinde en son 22.01.2019 tarihinde...
. - DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 14/10/2020 KARAR TARİHİ : 09/12/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 09/01/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA VE SAVUNMA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkil şirketle ait D420471232142041 motor seri nolu 06 ... 34 plakalı, 2017 model, Volvo S90 marka, aracın dayşlıya, satışına, yönelik olarak deneme kullanım maksadıyla davalı tarafla "Ödünç Araç Kullanım Sözleşmesi" yapılmış olduğunu, araç, 25.06.2018 tarihinde davalıya teslim edilmiş olduğunu, dava konusu araç, davalının nezninde ve zilyedliğinde iken, 17.10.2018 tarihinde, maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiş olduğunu, bu Ödünç Araç Kullanım Sözleşmesi'nin, “Kullananın Sorumluluğu” başlıklı madde 6'da; “Kullaran, taşıtı teslim alma anından geri verme anına kadar, en ufak ihmali neticesinde dahi taşıtın harap olmadığından taşıtta normal yıpranma dışında...
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına, taraflar arasında yazılı bir ödünç sözleşmesi bulunmamasına, ödünç sözleşmesinin yazılı olması şart değil ise de, ispatın yazılı şarta bağlı olması, açıklama bulunmayan havalenin borcun ödendiğine karine olup aksini davacının ispatlamasının gerekmesine, davalı savunmasının karinenin öne sürülmesi olup bağlantısız birleşik ikrar niteliğinde olmamasına, davacının ödünç para verdiği iddiasını yazılı olarak ispatlayamamış olmasına göre mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına, taraflar arasında yazılı bir ödünç sözleşmesi bulunmamasına, ödünç sözleşmesinin yazılı olması şart değil ise de, ispatın yazılı şarta bağlı olması, açıklama bulunmayan havalenin borcun ödendiğine karine olup aksini davacının ispatlamasının gerekmesine, davalı savunmasının karinenin öne sürülmesi olup bağlantısız birleşik ikrar niteliğinde olmamasına, davacının ödünç para verdiği iddiasını yazılı olarak ispatlayamamış olmasına göre mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....