WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, davacının görevini terk ederek belli günlerde özel amaçlarla şehir dışına çıktığı, bu davranışlarını hafta tatili günleri öncesi ve sonrasına denk getirdiği, yöneticiden izin almaksızın çalışma süresi içinde işe devam etmediği, tahsis edilen aracı özel maksatlarla kullandığı, gerçeğe aykırı olarak annesinin rahatsızlığını beyan ederek izin alıp Küba'ya seyahate gittiği gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bozma ilamı sonrası mahkemece, davacının yıllık izinli olduğu dönemde yurtdışına çıktığı belirtilerek işverence feshin geçerli bir sebebe dayandığının ispatlanamaması nedeniyle davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir....

    , komşularla görüşmesinede izin vermediğini, davalının müvekkilinin çalışmasınada izin vermediğini, tarafların yaklaşık 2 ay öncesinde ayrı yaşamaya başladıklarını müvekkilinin çocukları ile davalıya ait binanın 2....

    TMK’nın 182. maddesine göre; "...Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır…" Dosya incelendiğinde; ilk derece mahkemesince davacı kadının eşine saygısız davrandığı, onu terslediği, davalı erkeğin ise ailesiyle birlikte eşini aşağıladığı, tehdit ve hakaret ettiği, eşinin dışarı çıkmasına izin vermediği ve onu kovduğu, bu vakıalara göre erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma karar verildiği, taraflarca kararın kabul edilen boşanma davası ve kusur tespiti yönünden istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmıştır....

    Ortak velayet düzenlemesi yapılabilmesi için gerekli olan bu koşul, bu düzenlemenin çocuğun üstün yararına (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; TMK m. 339/1.343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) aykırı olmamasıdır. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....

    Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, davacının 16/02/2012-30/12/2012 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin raporlu olduğu dönemde yurtdışına gittiği iddiasıyla işverence haksız feshedildiğini, bu dönemde yurtdışına çıkamayacağına ilişkin mevzuat bulunmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacının raporlu iken yurtdışına çıkamayacağına ilişkin mevzuat bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

      Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının mernis sistemindeki adresinin ... olduğu, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a bendine göre bu tür davaların düzeltmeyi isteyen şahıslar tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesine açılması gerektiği, davacının nüfusa kayıtlı olduğu yerin yerleşim yeri olduğuna karine teşkil etmesi dikkate alınarak yetkili mahkemenin davacının nüfusa kayıtlı olduğu yer olan ... olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. ... ise, davacının ikametgahının yurtdışında olmasına rağmen duruşmadaki beyanlardan yurtdışına çıkmadan önceki adresinin Kahramanmaraş olarak beyan edildiği,yurt içi ikametgahı bulunmayan şahıslar yönünden genel hükümlere gidilmesi gerektiği ve davacının yurtdışına çıkmadan önceki adresi araştırılarak yetkili mahkemenin belirlenmesi gerektiği ayrıca yurtdışına çıkmadan önceki adresinin Kahramanmaraş olduğu beyanı dikkate alınmaksızın sırf nüfusa kayıtlı olduğu yer mahkemesinde davacının dava açmaya...

        DAVA KONUSU : Alacak (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketler nezdinde yurt içi ve yurt dışı tır şoförü olarak çalıştığını, aylık asgari ücret aldığını ve her yurt dışı seferi için 500 Euro ücret aldığını, ayda yaklaşık 1,5- 2 sefer yaptığını, aylık ücretinin ödenmemesi, bir kısım sefer ücretlerinin ödenmemesi, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, çalışmalarının SGK'ya eksik bildirilmesi, SGDP ödenmemesi, kazancının gerçek ücret üzerinden bildirilmemesi, yıllık izin kullandırılmaması, işveren yetkilisinin hakareti, eski ve bakımsız araçlar kullandırılarak can güvenliğinin tehlikeye atılması sebepleriyle iş akdinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacının tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve UBGT ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalılardan tahsilini...

        TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı-davalı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin davacı kadının işçi olarak çalışması karşılığı kazandığı tüm gelirine el koyduğunu, kadına sadece yol parası verdiğini, maaş kartına dahi el koyduğunu, kadına hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, kadını hiçbir yere gezmeye, tatile ya da bayramlarda dahi yakınlarına götürmediğini, onu evde hizmetçi gibi gördüğünü, 2007 yılından itibaren karı-koca ilişkisinin kalmadığını, davalının annesinin evliliğe müdahalesine izin verdiğini, annesinin kışkırtması sonucu davacıya kötü davrandığını, 07/04/2019 tarihinde pazar dönüşü kadını azarladığını, fiziksel şiddet uyguladığını, kadına ve ailesine küfür ve hakaret ettiğini, evden kovduğunu, kadında kanser bulguları çıkmasına rağmen "geçmiş olsun, nasılsın" deme gereği duymadığını beyanla, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, müşterek çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, nafakanın...

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 638/2. maddesi gereğince ortağın haklı sebeple şirketten çıkmasına izin verilmesi ve 641. Maddesi gereğince ayrılma payının tahsili istemine ilişkindir TTK. gereğince şirket sözleşmesiyle, ortaklara şirketten çıkma hakkı verilebileceği gibi bu hakkın kullanılması muayyen şartlara da tabi tutulabilir. Her ortak, haklı sebeplere dayanmak şartiyle şirketten çıkmasına müsaade edilmesini veya şirketin feshini mahkemeden talep edebilir. Bir ortağın, ortaklıktan çıkması veya çıkarılması, ancak esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümlere uymak koşuluyla geçerlidir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma HÜKÜM : Çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyet İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Oluşa uygun kabule göre sanığın, mağdureyle buluşmasını müteakip elini tutup öpmek istediği, ancak mağdurenin izin vermemesi nedeniyle eylemine son verdiği olayda, çocuğun basit cinsel istismarı suçunu işlemek isteyen sanığın eylemini tamamlamasına kendisinden yaşça çok küçük olan mağdurenin izin vermemesi dışında ciddi bir engel olmayıp hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkânı bulunduğu halde kendiliğinden eylemine son verdiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK'nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükmü gözetildiğinde hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçuna teşebbüsten ceza verilemeyeceği ancak sanığın, mağdureye...

          UYAP Entegrasyonu