Velayet değişikliği ile birlikte talep edilen iştirak nafakasının velayetin ferisi mahiyetinde olması nedeni ile iştirak nafakasına hükmedilmesi, davacıya ayrı vekalet ücreti hakkı bahşetmez. Davacı lehine iki ayrı vekalet ücreti takdiri hatalı olup davalının vekalet ücretine yönelik istinafı kabul edilerek tek ücreti vekalete hükmedilmiştir. Davacının geçici velayet talebi tensip 10 numaralı ara karar ile reddedilmiş, yargılamanın konusu velayet değişikliği olduğundan ve esas hükümle çözülecek konu hakkında tedbir kararı verilemeyeceğinden ret kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. HKK'nın 329. Maddesi uyarınca küçüğe fiilen bakan anne veya baba diğerine karşı çocuk adına nafaka talep edebilir. Somut olayda, çocuğun davacı yanında kaldığı sabit olduğundan, çocuk lehine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmemesi doğru bulunmamıştır. TMK'nın 329....
Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanundaki cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar yeniden düzenlenmiş olup, bu kapsamda çocuğun basit cinsel istismarı suçunu düzenleyen TCK'nın 103/1. maddesine ikinci cümle olarak eylemin sarkıntılık düzeyinde kalması halinde müstakil ceza yaptırımı içeren düzenlemenin getirilmesi karşısında, sanığın eyleminin sarkıntılık düzeyinde kalıp kalmadığı hususunun tespiti gerektiğinden, eylemin gerçekleştirilme biçimi ve süresinin mağdureden açıklattırılarak sonucuna göre, 6545 sayılı Kanun değişikliği de nazara alınıp lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Velayet Değişikliği Davasının KABULÜ ile, daha önce Mahkememizin 2019/624 esas, 2020/39 karar sayılı kararı ile velayeti anneye verilen 06/07/2017 doğumlu İLKİM KÜÇÜKDURSUN'un annede olan velayetinin değiştirilerek VELAYETİNİN DAVACI BABAYA VERİLMESİNE, Velayeti babaya verilen çocuk ile anne arasında KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASINA, Davacının iştirak nafakasının kaldırılması davasının KABULÜ ile,Mahkememizin 2019/624 esas, 2020/39 karar sayılı ilamında müşterek çocuk için hükmedilen aylık 400 TL iştirak nafakasının müşterek çocuğun geçici velayetinin davacı babaya verildiği 04/02/2022 tarihinden itibaren KALDIRILMASINA, Davacının iştirak nafakası bağlanması talebinin Kısmen Kabulü ile , müşterek çocuğun geçici velayetinin davacı babaya verildiği 04/02/2022 tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 400 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak velayeten davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine," karar verilmiştir....
İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumuna göre takdir edilir. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli ve gelirleri de dikkate alınır. Hâkim, nafaka takdirinde; tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasındaki bir oranlama yaparak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir.TMK. mad. 176/4 hükmüne göre'Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." Aynı şekilde 331. madde uyarınca; "durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır." Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir....
Eldeki davada, TMK 27. maddesi anlamında ad değişikliği yapılmayacak, kişi ile gerçek anne oduğu bildirilen şahıs arasında soybağı kurulacaktır. Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmü ile kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulabilir. Kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı karar) Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kendiliğinden kurulacağından ve tesisi için herhangi bir hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir. Bu dava mevcut ya da tespitini istedikleri hali ile hukuku etkilenecek kişiler tarafından açılabilir. Davacıların annesi ...'...
Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.07.2015 tarihli ve 2015/45 Esas, 2015/179 Karar sayılı kararı ile; sanığın, anne babasıyla yaşayan baldızı mağdurenin evine zaman zaman ziyaret için gittiği, bir süre sonra sanığın kendisini karşılayan mağdureye karşı daha yakın davranmaya başladığı, mağdureyi kendisine doğru çektiği, kimsenin görmediği anlarda mağdureyi dudağından öptüğü ''Çok güzelsin, senden hoşlanmaya başladım.'' şeklinde ifadeler kullandığı, ev halkının görmediği zamanlarda mağdureyi kendisine çekip yanaklarından dudağından öpmeye başladığı, fırsat buldukça bunu yaptığı, mağdureye "Çok güzelsin, senden hoşlanıyorum" gibi sözler söylediği, mağdurenin kendisini geriye çekmesi ve itiraz etmesi üzerine "Bu olanları anlatırsan sana kimse inanmaz, ben de seni döverim" diyerek eylemlerine devam ettiği şeklinde kabul edilen olayda; sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43, 62 ve 53 üncü...
Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.06.2015 tarihli, 2014/351 Esas, 2015/236 Karar sayılı kararı ile sanığın, olay tarihinde işyerine gelen on beş yaşından küçük mağdureye sarılarak elini koynundan içeri sokma, göğsünü elleme ve belinden sarılarak poposunu okşama şeklinde kabul edilen eylemde, mevcut delillerin değerlendirilmesi ile çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi sanık lehine kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 103 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir. II....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle"...velayetin değişikliği davasında kayyım atanması gerektiğini- velayet değişikliği şartlarının gerçekleşmediğini- heyet raporunun hüküm kurmaya yeterli olmadığını- bildirdikleri tanık Nuran'ın istinabe yolu ile dinlenmesi gerekirken hazır edilmediği gerekçesiyle dinlenmemesinin yerinde olmadığını" istinaf sebebi yapmıştır. GEREKÇE: Dava velayetin değiştirilmesi-nafaka taleplerinden ibarettir. HMK'nun 355. maddesi gereğince; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
Bu aşamada çocuk ile davacı arasında, davacı tarafın istediği şekilde, yatılı kişisel ilişki kurulması çocuğun psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine neden olacak ve çocuğun yüksek yararına uygun düşmeyecektir. İlk derece mahkemesince tesis edilen kişisel ilişki davacının babalık duygularının tatmini ve çocuğun bedensel, fikri, ruhsal, eğitsel ve kültürel gelişimi yönünden yeterli olup kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (HMK md.326)....