TMK. 182/2.maddesine göre;"Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". TMK. 328/1.maddesine göre; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir." TMK. 330/1.maddesine göre; Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur." TMK. 331.maddesine göre; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya kaldırır." İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile çocuğun genel ihtiyaçlarına uygun olarak, ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdiri gerekir. Tarafların 11....
Somut olayda suç tarihinde yürürlükte bulunan 5395 sayılı ÇKK’nın 23. ve 5271 sayılı CMUK'nun 231/6-a maddelerine göre, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içersinde yeniden suç işlemesi halinde hükmün açıklanabilmesi için bahse konu yeni suçun hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşme tarihinden sonra denetim süresi içerisinde işlenmiş olması gerektiği, sonradan işlendiğinden bahisle ihbara konu ... 2....
Dosya içeriğine göre lehe yasa madde uygulaması yapılırken SSÇ lehine olan 6545 sayılı yasanın 59 uncu maddesiyle değişik 103 üncü maddenin birinci fıkrası kabul edilmesine karşın hüküm kısmında "28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giden 6545 sayılı yasa değişikliği öncesi hüküm suça sürüklenen çocuğun lehine olduğu olmakla" şeklinde yazılmış ise de gerekçeli kararın delillerin değerlendirme kısmında sehven yapıldığı belirtilen bu yazım mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak görülmüştür. 3....
Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatı ile ) 2018/48 E, sayılı dosyası ile 02/02/2018 tarihinde velayet değişikliği davası açıldığı, Çarşamba 2....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Velayet hususu kamu düzeni ile alakalı olduğundan mahkememiz tarafından yapılan resen inceleme, dosya kapsamına alınan sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, sosyal inceleme ve uzman raporları, müşterek çocuğun Mahkememizdeki beyanı ve isteği, davacı vekilinin kişisel ilişkinin artırılması talebi hep birlikte değerlendirildiğinde; müşterek çocuğun velayetinin davalı babaya verildiği, çocuğun 2014 yılından beri kardeşi ve babası ile kaldığı, şiddete ve baskıya maruz kalmadığı, babası ile yaşamaya devam etmek istediği, sadece tatil dönemlerinde annesi ile birlikte kalmak istediği, babanın velayete ilişkin görevlerini yerine getirdiği, çocuğun çevresi, isteği, üstün yararı ve çocuğun psiko sosyal gelişimi de dikkate alınarak velayet değişikliği davasının reddine, ancak; küçüğün yaşı, davacının ve küçüğün talebi dikkate alındığında kişisel ilişkinin süresinin aşağıdaki şekilde artırılmasına, usulüne uygun açılmış bir iştirak nafakası davası olmadığından...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (sanıklar ile suça sürüklenen çocuk haklarında); fuhuş, suç işlemek amacıyla örgüt kurma (sanıklar...,... ile ...) HÜKÜM : Sanıklar... ile...'...
çocuğun menfaati ile ilgili olduğunu, çocuğun zararına olabilecek bir ortama sürekli katlanmasını anneden beklemenin doğru olmadığını, taraflar boşanma davası kararında karşılıklı olarak boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemeyeceklerini de kabul ettiklerinden, davacı talepleri yerinde görülmediğinden davanın reddine karar verilmiştir....
Boşanma nedeniyle velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir. Somut olaya gelince; soyadının değiştirilmesi istenen ...'...
Boşanma nedeniyle velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir. Somut olaya gelince; soyadının değiştirilmesi istenen 01.01.2001 doğumlu ...'...
Boşanma nedeniyle velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir. Somut olaya gelince; soyadının değiştirilmesi istenen ...'...